Güncelleme Tarihi:
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, enflasyon açısından, parasal tarafta sıkılaştırmaya devam edeceklerini belirterek, “Bu parasal sıkılaştırma ne kadar yapılacak? Fiyat istikrarı için gerektiği kadar yapılacak” dedi.
Başçı, İstanbul Altın ve Mücevher Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, yakın zamanda bankaların Merkez Bankası'nda tutmaları gereken Türk Lirası ve döviz cinsi zorunlu karşılıkların bir kısmının altın olarak tutulması opsiyonunu sağlayarak, altın rezervini bir miktar artırdıklarını kaydetti.
Yakın dönemdeki gelişmeleri 2011 yılı Ağustos ayı öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılması durumunda, Ağustos 2011 öncesinde durumun oldukça enteresan olduğunu belirten Başçı, 2011 Ağustos ayı öncesinde gelişmekte olan ülkelerde durumun iyi olduğunu, gelişmiş ülkelerde toparlanmanın biraz yavaş kaldığını, bol miktarda para basıldığını, bu paralarında gelişmekte olan ülkelere aktığını anlattı.
Erdem Başçı, Türkiye'nin parasal sıkılaştırma olarak değil, makro ihtiyati tedbirlerle sıkılaştırma yaptığına işaret ederek, şunları söyledi:
“Zorunlu karşılık artışları yoluyla Merkez Bankası'nın fonlamasına sektörün duyduğu ihtiyacı artırdı. BDDK önemli derecede sıkılaştırıcı önlemler aldı, ağustostan önce. Ağustostan sonra ne oldu Avrupa'da? Çok derin bir kamu borcu krizi ve bunun Avrupa bankacılık sistemine yansımaları ortaya çıktı. Türkiye hemen buna hızlı bir şekilde uyum sağladı. Dedi ki; bu ortamda makro ihtiyati açıdan sisteme teşvik vermemiz lazım. Çünkü kredi büyümesi üzerine bu defa aşağı yönlü riskler var. Parasal tarafta ise sıkılaştırma yapmak lazım. Çünkü döviz kurları haddinden fazla yükseliyor ve Türk Lirası değer kaybediyor. Böyle bir ikili politika stratejisinde değişikliğe gitti. Daha önce yaptıklarının tam tersini yapmaya başladı 2011 Ağustos sonrasında.
Sınırlı oranda zorunlu karşılık indirimleri ile Merkez Bankası'ndan bankaların fonlama ihtiyacında bir azalışa gidildi. BDKK karşılıklarda indirim kararları aldı. Ocak itibariyle bu da yürürlüğe girdi. Merkez Bankası zorunlu karşılıklara tanınan opsiyonlar sayesinde Merkez Bankası'ndan sektörün fonlama ihtiyacını yine azalttı. Fakat bununla birlikte parasal sıkılaştırmaya gitti, ağustostan sonra. Bu kombinasyon, mevcut ortamda doğru kombinasyon. Fakat yakın zamanda biraz olumlu gelişme Avrupa'da gözlenince bir miktar sermaye akımlarında iyileşme emareleri var. Bankalarımız yurt dışından biraz daha kolay borçlanabilme imkanına kavuştular.”
Parasal sıkılaştırma, fiyat istikrarı için gerektiği kadar yapılacak
Böyle bir durumda önümüzdeki dönemde Merkez Bankası'nın ne yapacağına ilişkin geçen haftalarda sinyalin verildiğini dile getiren Başçı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Zorunlu karşılıklara tanınan opsiyonlara ilişkin ince ayar niteliğinde kararlar ile yine Merkez Bankası'ndan sektörün fonlanma ihtiyacında bir azalış sağlanacak. Demek ki aynı çizgide devam ediyoruz. Makro ihtiyati alanda teşvik vermeye devam ediyoruz, bu ekonomiye destek anlamında. Fakat kontrollü parasal sıkılaştırmaya da devam edeceğiz. Parasal tarafta da sıkılaştırmaya devam edeceğiz enflasyon açısından. Kontrollü parasal sıkılaştırma nedir? Onu şu şekilde tarif ediyoruz; zaman zaman ek parasal sıkılaştırma yapıyor Merkez Bankası ve bunun güçlü, etkili ve geçici olacağını söylüyor.
Bunu yaparken sektöre olan etkilerinin daha makul seviyelerde kalması açısından da bir fonlama ihtiyacını azaltıyor bir yandan. Merkez Bankası'na olan bağımlılığını sektörün azaltıyor, diğer taraftan da sıkılaştırmanın sınırının ne kadar güçlü olacağını bir yerde faiz koridoruyla belirlemiş oluyor. Bu parasal sıkılaştırma ne kadar yapılacak? Fiyat istikrarı için gerektiği kadar yapılacak. 'Gerektiği kadar' ne demek? Enflasyonu bizim yüzde 5 hedefine indirene kadar görünüm oraya gelene kadar bunu yapacak, zaman zaman bu tür sıkılaştırmaları uygulayacak. 'Gerektiği kadar' ne demek? Bir gereken miktarda yapacak sıkılaştırmayı, güçlü derken ne kadar güçlü? Bunu koridorun yüksekliği ile ayarlıyoruz. İki, gereken süre boyunca yapacak. Yani enflasyonu düşürmek için ne gerekiyorsa yapacak Merkez Bankası. Bunu yaparken de bankacılık sektörüne hasar vermeyecek. İkisini aynı anda yapacak. Böyle bir imkana sahibiz. Çünkü iki boyutta politika yapıyoruz. Tek boyutta politika yapmıyoruz. Böyle bir avantajımız var. Şartlar değiştiğinde politika araçlarımızı farklı şekilde kullanıyoruz.”
Yastık altı altın...
Başçı, Merkez Bankalarının kredi riski görmeye başladığını ifade ederek, altında öyle bir riskin bulunmadığını, kendilerinin ne kadar çok altının rezervleri dışındaki payını artırırlarsa, o kadar rezervlerin kalitesinin artmış olacağını belirtti.
İkinci nedenin de her zaman zikredilen yastık altı tasarrufların ekonomiye kazandırılması konusu olduğuna işaret eden Başçı, şunları kaydetti:
“İki amacı var bunun. Özellikle yastık altı tasarruf diyorum. Çünkü tasarruf amacıyla tutulan altın ile ziynet olarak tutulan altını birbirinden ayırmak gerekir. Tasarruf altında tutulan altın bankalarda veya kasalarda değerlendirilmesi yerine banka mevduatı olarak yatırılabilir ve bir miktar nema da elde edilebilir ve güvende olur. Bankalar ne yapacak? Bu altını getirip Merkez Bankası'na emanet edecekler. Zorunlu karşılıklarına saydıracaklar. Merkez Bankası'nın kasasına girecek, rezerve girecek. Bu anlamda olumlu bir fayda sağlayacak. Diğer merkez bankaları ise altın satın almak yoluyla rezervlerini çeşitlendiriyorlar.
Altın mevduatına ne olmuş diye son bir yıllık dönemde diye baktığımızda dolar bazında ölçersek, yüzde 270 oranında artarak, 8 milyar 670 milyon dolar seviyesine ulaştı en son veriler itibariyle katılım bankaları ve diğer ticari bankalar toplamı. Merkez Bankası'nın altın rezervi ise 206 tona ulaştı. Yaklaşık 11 küsur milyar dolar tutarında, bunun 87,2 tonu zorunlu karşılıklardan geliyor. Tabi altın mevduatının kendisine de zorunlu karşılık uyguluyoruz. Altın mevduatına da zorunlu karşılık uyguladığımızdan oradan bir miktar geliyor.”
Türk Lirası'nın değerini savunacağız
Kendilerinin Türk lirasının değerini savunacaklarını, TL cinsinden yatırımları teşvik edeceklerini belirten Başçı, “Geriye dönecek olursak Türk lirası tarafına ülkemizde fiyat istikrarı kalıcı bir şekilde tesis edildikçe Türk lirası cinsinden yatırımların payında 2001 yılından bu yana gözlemekte olduğumuz artışın da devam etmesini bekliyoruz ve bu olacaktır. Dolayısıyla bir miktar yeni bir yatırım aracı olarak altın tasarruf sahiplerinin risklerinin dağıtımına imkan sağlarken, banka mevduatı açısından olarak söylüyorum bunu, aynı zamanda da makul düzeyde bir getiri elde edilebiliyor. Bu anlamda olumlu yeni bir yatırım evresi olması açısından olumlu. Fakat Türk lirası ile bir rekabete girerse biz Türk lirasını savunuruz. Altına karşı da savunuruz. Bizim temel önceliğimiz fiyat istikrarı” diye konuştu.