Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2010 12:57
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bugün itibariyle iç talepteki canlanmanın enflasyon üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını açıkladı.
Yılmaz, TÜSİAD-
Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu'nun (EAF) düzenlediği, “Kriz Sonrası Yeni Finansal Düzen” başlıklı konferans sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
“İç talepteki canlanmayı
Merkez Bankası, enflasyon artacağı yönünde bir endişe olarak görüyor mu?” sorusu üzerine, Yılmaz, bugün itibariyle iç talepteki canlanmanın enflasyon üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını belirterek, “Dolayısıyla iç talebin bugün geldiği nokta itibariyle enflasyona bir tehdit oluşturduğunu düşünmüyoruz” dedi.
Yılmaz, Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun, gecelik faiz oranlarını borçlanmada yüzde 5,75'den yüzde 1,75'e düşürmesi ile vermek istedikleri bir mesaj olup olmadığının sorulması üzerine, Türkiye'de şu anda bir görüş birliği, konsensüs olduğunu ifade ederek, şöyle dedi:
“O konsensüs da şu; şu anda makro ekonomik politikaların yürütüldüğü çerçevenin değiştirilmesi konusunda bir çalışma veyahut da istek, arzu yok. Yani ne diyoruz? Yapısal reformlara devam diyoruz, dalgalı kur rejimi devam edecek diyoruz. Bu çerçevede de şu anda gelişmiş ülkelerin merkez bankaları tarafından ortaya konulan genişlemeci para politikasının etkisiyle artan sermaye hareketleri üzerine getirilmesi düşünülen bir kambiyo kontrol düşünülmüyor. Ama bu şu sonucu ortaya çıkarmıyor da değil; bu gelen para akılları bizim paramızın değerlenmesine neden oluyor, ülkemizin rekabet gücü üzerinde de bir olumsuz etki yapıyor. Bu ayrıca finansal istikrar açısından da bir sorun yaratabilir diye düşünüyoruz. O nedenle şu anda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olarak, nitekim bu sadece bizimle de ilgili değil, bütün dünyada kriz sonrasındaki finansal mimari ile ilgili olarak yapılması düşünülen ya da alınması gereken tedbirlerin de bir parçası...”
“FİNANSAL İSTİKRARI ANA PLANA ÇIKARIYORUZ”
“Faiz oranları dışında makro düzenleyici tedbirler de alarak gerek finansal istikrarı gerekse Merkez Bankasının diğer amacına hizmet edecek ne tür tedbirler alınabilir?” sorusunu soran Yılmaz, şöyle devam etti:
“Dünkü aldığımız kararlar buna yönelik. Dolayısıyla finansal istikrarı ön plana çıkarıyoruz. Sermaye girişleri var. Bu sermaye girişlerinin bir bakıma finansal istikrarı tehdit etmemesi için alınmış bir tedbirdir. Ne yapıyor yabancı? Dövizini getiriyor, satıyor. Biz bunun karşılığında piyasaya TL veriyoruz. Bu TL'yi alan yabancı ya bono tahvil piyasasına gidiyor ya borsaya gidiyor ya da kısa vadeli para piyasasında kalıyor. Kısa vadeli para piyasasında kaldığı zaman bankalarımızla swap işlemleri yapıyorlar. Bu swap işlemleriyle bankalarımız içeride
kredi veriyorlar. Şu anda aldığımız bu karar ile yabancıların satarak elde ettikleri TL'yi kısa vadeli para piyasasında park etmek yerine daha uzun vadeye gitmelerini, daha uzun vadeli swap yapmalarını ve biraz daha kalıcı olmalarını amaçlıyoruz. Bu bizim aldığımız aldığımız makro düzenleyici bir tedbir. Bu tabi cari açık üzerinde de önemli etki yapacak diye düşünüyoruz. Olumlu etki yapacak. Bu cari açığın azaltılmasına yönelik bir tedbir...”