Güncelleme Tarihi:
Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan enerji krizi, tüm dünyanın gündemini kısa sürede değiştirdi. Enerji politikalarının değişimine yönelik sinyaller artarken; nükleer enerji ve kömür santrallerine ilişkin açıklamalar da dikkat çekmeye başladı. Almanya merkezli araştırma enstitüsü Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü İklim Politikası Araştırma Direktörü Wilfried Rickels, “Fosil yakıt kullanımında kısa süreli de olsa artış bekliyoruz ancak Rusya’ya enerjide daha az bağımlı olma isteği, yenilenebilir enerji yatırımlarını çok daha artıracak” yorumunu yaptı.
NÜKLEERDE BEKLENTİLER
Savaşın başlamasıyla birlikte özellikle nükleer ve kömür yatırımları tekrar değerlendirilmeye alındı. Nükleerde Belçika, kapatmayı planladığı reaktörü açık tutmaya karar verirken; Polonya, bir sahil kasabasında yeni reaktörler inşa etmeyi gündemine aldı. ABD, kapatılması planlanan nükleer santrallere 6 milyar dolar ayıracağını duyurdu. İngiltere’den yapılan açıklamada ise 8 nükleer reaktörün inşasının planlandığı belirtildi. Nükleer enerjinin gelecekte enerji portföylerinin bir parçası olmaya devam edeceğini söyleyen Rickels, “Yine de yenilenebilir enerji teknolojileri, ucuz olmaları, merkezi olmayan bir sistem sağlamaları nedeniyle hakimiyetini sürdürecek” dedi.
‘CCS ÖNE ÇIKACAK’
Rusya-Ukrayna krizinin “brown-green energy” tartışmalarının yanı sıra hatırlattığı başka bir konu ise Paris İklim Anlaşması oldu. 2015 yılında birçok ülke tarafından imzalanan tarihi anlaşmaya göre, tarafların dünya genelinde karbon emisyonunu 2050’ye kadar sıfıra indirmesi gerekiyor. Ancak ülkelerden arka arkaya gelen kömür adımları, bu hedefe ulaşılıp ulaşılamayacağı sorusunu akla getiriyor. Rickels’a göre ülkelerin fosil yakıt hamleleri, karbon yakalama ve depolama (CCS) gibi teknolojileri çok daha ön plana çıkarabilir. Fosil yakıtlarla devam etme kararlarının geçici olacağını düşünen Rickels, “Örneğin Yunanistan yakın zamanda, linyit kömürü madenciliğini 3 yıl daha sürdüreceğini ve kömürden çıkışı 2023’ten 2028’e ertelediğini duyurdu. Bu sürecin uzaması halinde tüm tesisler karbon yakalama ve depolama sistemlerini kullanmalı” yorumunu yaptı.
KÖMÜRDE HAREKETLİLİK
AB’nin Rusya’ya yönelik açıkladığı yaptırım paketi kapsamında, kömür ithalatına getirdiği yasak, sadece Yunanistan’da değil; Avrupa’da kömür yataklarındaki faaliyetleri hızlandırmaya başladı. Polonya’dan yapılan açıklamada kömürden elde edilen enerjinin 2049 ve sonrasında işlemesine yönelik pozitif mesajlar geldi. Almanya ve Çekya ise kömür santralleri konusunda henüz net bir adım atmaktan kaçınıyor. Balkan ülkeleri de yüzünü kömüre çevirmeye başlamış durumda. Çin’in kömür tüketimi 2021’de yüzde 4,6 oranında artmıştı. 2022’de ise kömüre dayalı enerji tüketimindeki artışın devam ettiği öne sürülüyor. ABD’de kömür tüketimindeki canlanma ise son 10 yılda en dikkat çekici dönemini yaşıyor.
Wifried Rickels, Türkiye’nin tüm bu gelişmeler göz önüne alındığında iklim değişikliğini de dikkate alması gerektiğini belirterek, “Türkiye yakın gelecekte iklim değişikliğinden etkilenen ülkeler arasında yer alacak. Sıcak hava dalgaları gibi hava koşullarıyla başa çıkılabilmesi için Türkiye’nin bir uyum stratejisine ihtiyacı var. AB iklim politikasının parçası olmak ve sınırda karbon düzenlemesi kapsamında AB ile ticareti kolaylaştırmak için karbon fiyatlandırması hedeflenmeli” dedi. Türkiye’nin önemli ticari partneri AB’de devam eden enerji krizinin Türkiye’yi de etkileyebileceğini söyleyen Kiel Institute Ticaret Uzmanı ve Konstanz Üniversitesi Uluslararası Ekonomi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Yalçın ise “Türkiye’de enerji ithalatının maliyetleri artıyor. Bunun nedeni, küresel enerji fiyatlarındaki artışın yanı sıra dolar/TL kuru” diye konuştu.
'YEŞİLE GEÇİŞ HIZLANACAK'
İklim ve enerji düşünce kuruluşu Ember’ın Avrupa Program Lideri Charles Moore ise şunları söyledi: “Enerji krizinin temiz enerjiye geçişi hızlandıracağına inanıyoruz. 2030 ve 2050 iklim hedeflerine ulaşılmasının daha mümkün olduğunu düşünüyoruz. Enerji krizinden önce rüzgar ve güneş, Türkiye dahil pek çok ülkede elektrik üretmenin en ucuz biçimleriydi. Bugün de kömürdeki artışın kısa sürmesi ve yeşil enerjiye geçişin planlandığı gibi gitmesi muhtemel görünüyor.”