Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de istihdam edilenlerin yüzde 54’ü hizmet sektöründe faaliyet gösteriyor. Turizm sektörü ise ülke ekonomisi için kilit önemde. Dönem dönem yaşanan krizler Türkiye için turizmde milyarlarca dolarlık kayba neden oluyor. Milyonlarca çalışan gelir kaybına uğruyor. Uzun süredir her hafta bir mesleği deneyimlediğimiz İşin Peşinde köşesi için bu haftaki durağımız da koronavirüsün tüm dünyada darbe vurduğu turizm sektörü oldu. Turizmcilere göre Türkiye’de sektörü en olumsuz etkileyen faktörlerden biri aç-kapa dönemleri olmuş. Zira bu uygulama işletmeciler için büyük bir maliyet oluştururken çalışanlar için de iş sürekliliğini aksatıyor. Turizm sektörünün sezona nasıl giriş yapacağı tartışılıyor ama sektördeki çalışanların ilk talebi rahat rahat işe gidip gelecekleri bir ortam.
MESAİ ERKEN BAŞLIYOR
Kapanma dönemi içerisinde turizm tesisleri belirli kurallarla faaliyetlerini sürdürüyor. Ben de Türkiye’nin sembol noktalarından biri olan ve turizm denince ilk akla gelen
simgelerden Ayasofya’nın hemen arkasında bulunan bir butik otelde çalıştım. Turizm çalışanlarının bu zorlu dönemde yaşadıklarına yakından tanıklık ettim. Butik otellerde sabah erken saatlerde yapılan kahvaltının ardından turistler şehri daha fazla gezebilmek için turlara katılıyor. O yüzden mesai erken başlıyor. İlk olarak günlük iş rutinini anlatan Hagia Sofia Mansions-Curio Collection by Hilton Genel Müdürü Ahmet Aslan, “Mesaiye restoranda başlayacaksın. Artık açık büfe ile hizmet veremiyoruz. O yüzden misafirlerin siparişlerini dikkatli dinlemek ve hızla getirmek şart. Tabakları çok fazla malzeme ile doldurmak lazım. Ama bittikçe yenisini getir”diyor.
GİTTİKÇE AĞIRLAŞIYOR
Ben de iş kıyafetlerimi giydikten sonra hemen mutfağa girip çalışmaya başlıyorum. Butik oteller çok büyük alanlara sahip olmadığı için, çalışırken ve malzemeleri taşırken dikkatli olmak gerekiyor. İlk misafirlerin, kahvaltı siparişleri getirmek için mutfakla restoran arsında gidip geliyorum. İlk turlarda sıkıntı olmasa da iş yoğunlaştıkça malzemeleri taşımak siparişleri akılda tutmak giderek zorlaşıyor.
TELAŞ YANSIMIYOR
Mutfağa girip çıkarken ufak bir sipariş için bile çok fazla kişinin çalıştığını fark ediyorum. Bir omlet için bir dakika içerisinde çok hızlı bir operasyon dönüyor. İçerdeki telaş ise misafire asla yansımıyor. Turizm sektöründe altın kurallardan birisi bu. Misafire daima pozitif yaklaşmak... Tabi bunu yapmak göründüğü kadar kolay değil. Sonuçta çalışanlar da insan. Üstelik bazı misafirlerin olumsuz davranışları da yok değil. Ancak gördüğüm kadarıyla turizm çalışanları burada ciddi bir sabır ve profesyonellik gösteriyor.
ODAYA SİPARİŞ
Restoranda saatler ilerliyor. Çay ve kahve siparişleri de bittikten sonra masaları hızla toplayıp oda temizliğine geçiyorum. Ama arada restorana yeni bir sipariş geliyor. Üstelik odaya. İçeride hazırlanan siparişleri odaya götürmem isteniyor. Tepsiyi alıp yola koyuluyorum. Ama burası bir butik otel ve odalar sokağa yayılmış üstelik hakla açık bir sokak. Ben elimde tepsiyle yürürken bir Rus turist kafilesinin arasında kalıyorum. Onlar da merakla tepside ne olduğuna bakıyor. Neyse ki tepsiyi düşürmeden odaya teslim ediyorum. Mesai arkadaşlarımın anlattığına göre odada kahvaltı yapmak salgın döneminde daha çok tercih edilmeye başlamış.
HEPSİNİN GÖZÜ MASKESİZ GÜNLERDE
Turizm çalışanları gerçekten çok organize bir yapı oluşturmuş. Misafir daha kapıdan içeri girmeden büyük bir telefon trafiği dönüyor. Önceden bir istek bildirilmişse hemen hazırlanıyor. Hem yabancı hem yerli misafir için büyük bir özveri gösteriyorlar. Bazı işletmeler çalışanlarına öncelik veriyor ama sektörün genelinin rahatsız olduğu bir konu var. O da sektörde çalışanlar için sürdürülebilir adımlarda geç kalınması... Son dönemdeki tartışmalardan da oldukça rahatsızlar. Onlar artık rahatça işe gelip gidebildikleri, gelir kaybı yaşamadıkları, maskesiz ve bol bahşişli günleri özlediklerini belirtiyor.
RİSKİ ÜZERİMİZE ALIYORUZ
SALGIN döneminde İstanbul’daki çok sayıda otel de faaliyetlerine ara vermiş durumda. Hem artan maliyetler hem de misafir sayısındaki azalma sektör için büyük bir sıkıntı oluşturuyor. Şimdi ise milyonlarca turizm çalışanı vaka sayılarının azalmasını ve turizmin yeniden canlanmasını bekliyor. Özellikle havayollarının eskisi gibi olmasını beklediklerini söyleyen Ahmet Aslan, “Kısıtlamalardan sonra biraz daha hareketli günler bekliyoruz. Şu anda turizmciler riski üzerine alarak çalışıyor. Ama asıl ümidimiz büyük emek vererek, önlemler alarak çalıştığımız bu günlerin geride kalması. Artık turistleri gülümseyerek maskesiz bir şekilde karşılamak istiyoruz. İş oda satmakla bitmiyor. Turizm çok büyük bir ekonomi oluşturuyor. O ekonomiyi ayakta tutmak için misafirleriyle en iyi şekilde iletişim kurmalıyız. Ayrıca çalışanlara işinde sürekli bir istihdam sağlamalıyız” ifadelerini kullanıyor.
NE KADAR KAZANIYORLAR?
Turİzm sektöründe işe yeni başlayan bir çalışan 3 bin lira gibi bir ücret alıyor. Bu, yapılan işe göre 5 bin liraya kadar çıkıyor. Mutfak tarafında ise bunun biraz daha üzerinde ücretler var. Ancak çalışanlarla konuştuğumda asıl meselenin bahşişler olduğunu anlıyorum. Sektör, salgın döneminde ücretlere iyileştirme yapamadı. Üstüne bir de bahşişler azaldı. Neredeyse maaş kadar kazanç getiren bu kalemin ortadan kalkması onlar için kanayan bir yara olmuş durumda.
YATAK İŞİ YORUYOR
Restorandan sonra oda temizliği mesaisi başlıyor. Küçük ve tek odaları temizlemek kolay ama odalar büyüdükçe işin zorluğu da katlanıyor. Oda temizliğinde en zor bölüm bence yatak çarşaflarını değiştirmek. Kendi evlerimizdeki kadar kolay değil. Malzemeler çok daha ağır. Eğer kalan misafir odayı biraz dikkatsiz kullanmışsa odadaki mesai da artıyor. Günün sonunda yorgunluk katlanıyor.