Güncelleme Tarihi:
2011’de Suriye’de iç savaşın başlaması ile Hatay’ın zor bir döneme girdiğini ifade eden Antakya Ticaret Odası Başkanı Hikmet Çinçin, “Olaylar Hatay ekonomisine ve sınır vilayetlerine yük getirdi. Suriye’yi kullanarak bütün Ortadoğu’ya ulaşıyorduk. Suriye-Türkiye ticaret hacmi savaş öncesinde 2 milyar dolardı. Hatay’ın 107 milyon dolar dolardı. Ancak oradan 20 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşıyorduk. Ancak savaş durumu bu yolun kapanmasına neden oldu. Daha sonra İskenderun’dan Mısır’a gitmeye başladık. Oradan malları dağıtıyorduk. Ancak bu kez Türkiye ve Mısır’ın arası bozuldu. O yol da kapandı. Bu sefer Süveyş kanalını kullanmaya başladı. Ancak bu yoldan da ihraç süreleri uzadı. Maliyetler arttı. Ürünler bozuldu. Rekabet gücümüz azaldı. En büyük alıcılarımızdan Rusya’daki devalüasyon da bizi zorlamaya başladı. Sonrasında Rusya ile uçak krizi yaşandı. Hatay ekonomisi oldukça sıkıntılı bir döneme girdi. Bu sefer lojistik sektörü yine satranç oynamaya başladı. Başka ülkeler üzerinden Rusya’ya ulaşmaya çalıştık. Tüm bu yaşananlar moralimizi bozmadı desek yalan olur” diye konuştu.
EN BÜYÜK İNSANİ KRİZ
Bu sıkıntılar ile boğuşurken Hatay nüfusunun 1.5 milyon’dan yaklaşık 2 milyona geldiğini hatırlatan Çinçin, “400 binden fazla mülteci ülkemize geldi. Bu insanları da ağırlamak zorundayız. Bunlar bizim misafirimiz. Ancak Hatay’ın bütün altyapısını kullanıyorlar. Çok büyük maliyetleri var. AB ve dünya bankasının sağlayacağı hibelerden Hatay olarak yararlanmamız gerekiyor. İkinci dünya savaşından sonra yaşanan en büyük insani kriz ile karşı karşıyayız. Bu tür insani krizlerin 16 yıl sürdüğü hesaplanıyor. Eğer bu hesaplama burada da geçerli olursa daha 10-11 yıl bu sıkıntılarla boğuşacağız anlamına geliyor” dedi.
300 MİLYON DOLAR KAYIP
Gelen mültecilerin bir çoğunun eğitimi olmadığına vurgu yapan Hikmet Çinçin, “Hepsine eğitim vermek ve Türkçe öğretmek zorundayız. Eğer yapmazsak hem anadilini hem de Türkçe’yi öğrenmemiş bir nesil olacak. Tüm kuruluşların buna destek olması gerekiyor. Bunların hepsi toplandığında Hatay ekonomisine katma değer oluşması gerekiyor. Bu savaş sürekli devam etmeyecek. Suriyenin yeninden inşası için gerekli olan yatırımın 40-50 milyar dolar olması gerektiğini söylüyorlar. Eğer bu ülke yeniden inşa edilecekse en büyük payı Türkiye ve Hatay’ın alması gerekiyor. Yaşanan olaylardan dolayı sadece Hatay’ın günlük 300 milyon dolar kaybı var. Tüm sınır illerimiz ticaret azalmış durumda” ifadelerini kullandı.
DOĞU VE GÜNEYDOĞU’NUN DÜNYAYA AÇILAN KAPISIYIZ
HATAY’ın en büyük ilçelerinden İskenderun’un kozmopolit yapısı, üretim ve dış ticaretteki başarısı ile önemli ilçeler arasında yer aldığını söyleyen İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Levent Hakkı Yılmaz, “Bölgemiz, farklı din, mezhep ve inanışa sahip insanların yüzyıllardır dostluk ve barış içinde yaşadığı ender yerler arasında bulunuyor. TÜİK verilene göre İskenderun nüfusu 246 bin. Hatay’ın ikinci büyük ilçesi konumundayız. 16 ilden daha büyüğüz bu anlamda. Bölgemizin lokomotif sektörleri arasında demir-çelik, lojistik, filtre ve tarım sektörleri yer alıyor. Ayrıca bölgemizin su ürünleri sektöründe de potansiyelinin yüksek olduğu ifade edilebilir” dedi.
YÜZDE 31’İ İSKENDERUN’DAN
Bölgenin ağır sanayi olarak niteledirilen demir-çelik ve filtre sektörlerinin Türkiye çapında merkezi konumunda olduğunu söyleyen Yılmaz, “Türkiye Çelik Üreticileri Derneği istatistiklerine göre ülkemizin 50.4 milyon tonluk ham çelik üretim kapasitesinin 16 milyon tonluk yani yüzde 31.7’lik bölümü İskenderun Körfez bölgesinden karşılanıyor. Bölgemizde üretilen demir çelik ürünleri Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrupa’da bulunan 74 farklı ülkeye ihraç ediliyor. 2015 itibariyle bölgemizden yapılan demir çelik ihracatı 575 milyon dolara ulaştı” diye konuştu. Otomotiv sektörünün önemli bir kolu olan filtre üretim merkezinin de İskenderun Körfez Bölgesi olduğunu söyleyen Levent Hakkı Yılmaz, “Ülkemizde filtre sektörünün toplam üretim kapasitesinin ve üretim yaklaşık yüzde 65’lik bölümü İskenderun’dan karşılanıyor. Ayrıca bölgemizdeki firmaların Türkiye’nin filtre sektörü cirosundaki payı da yüzde 58 civarındadır. Sanayi sicil verilerine göre ülkemizde filtre üreticilerinin yüzde 20’si bölgemizde bulunuyor. Bu firmalar ortalama 2 bin 500 kişiye istihdam sağlıyor. Son beş yıllık veriler incelendiğinde ise bölgemizden yıllık olarak yapılan filtre ihracatının 35-40 milyon dolar arasında değiştiği görülüyor” dedi .
EN KISA YOLA KAVUŞACAĞIZ
İskender’un Körfezi’nin Akdeniz’in en doğusunda bulunan ve Avrupa’yı Ortadoğu’ya bağlayan önemli bir kapı konumunda olduğunu söyleyen Yılmaz, “Bölgemiz ekonomik ve demografik merkezleri birbirne bağlayan coğrafi konumu ile uluslararası ulaşım açısından önemli bir geçiş noktasıdır. Bölgemizde bulunan sınır kapılarının Ortadoğu ülkelerine açılması İskenderun Limanı’nın stratejik konumu ve bölgemizin demiryolu ağı bir arada düşünüldüğünde bölgemizin lojistik sektöründeki potansiyelinin oldukça yüksek olduğu görülecektir. Bölgemizde yükleme ve boşlatma yapılan birçok liman ve iskele bulunuyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun dünyaya açılan kapısı olan limanımız son teknoloji makine ve ekipmanlara sahip. Limanımız yıllık yük elleçleme kapasitesinin 1 milyon teu. Yaklaşık 50 bin dönümlük araziye kurulması düşünülen Hassa Organize Sanayi Bölgesi ve Amanos Tüneli gibi yatırımların tamamlanması ve diğer sektörlere entegre edilmesiyle bölgemizin ticari hayatının büyük ölçüde artacağı öngörülüyor” ifadelerini kullandı. Yılmaz, ayrıca Ordu’dan başlayıp İskenderun’a inen Karadeniz-Akdeniz bölünmüş yol projesinin tamamlanmasıyla da Akdeniz’de üretilen tüm malların Karadeniz üzerinden Kafkas ülkelerine ve Karadeniz’de üretilen tüm malların da Akdeniz’e nakliyesinde en kısa yola kavuşulacağını söyledi.