Bakan Şimşek, AK Parti İl Başkanlığınca Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi'nde düzenlenen “Ortak Akıl Çalıştayı”nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 1992-2002 döneminde faize ödediği paranın 52 milyar liraya çıktığını belirterek, şimdi bu rakamın 42,2 milyar liraya düştüğünü anımsattı.
2001 yılında devletin dış borç stokunun 88 milyar lira olduğunu hatırlatan Şimşek, “Bizim dönemde şu anda 3. çeyrek sonu itibarıyla 4,2 milyar
liraya inmiş. Bu devletin net dış borcu.
Döviz rezervini çıkartıyorsunuz, net borç öyle ortaya çıkıyor. Aslında biz haziranda sıfırlamıştık. Fakat kurun etkisiyle bir de Merkez Bankası müdahaleleri oldu. Sonuçta gelinen nokta bu. O nedenle hakikaten ülkemiz çok mesafe kat etti” diye konuştu.
Türkiye'deki kamu yatırımlarının 10 yıl önce 8 milyar lira olduğunu, bugün ise 37 milyar lirayı aştığını ifade eden Şimşek, şöyle devam etti:
“Diyeceksiniz ki, daha fazlasını yapıyoruz. Eskiden hava alanlarını da devlet yapıyordu, otoyolları da enerjiyi de, santralleri de devlet yapıyordu. Halbuki biz modeli değiştirdik. Özel sektörün yatırımlarını buraya koysak fırlamış gider. Diyelim ki 2002'de devletin bir projesi var, bunun tamamlanma ortalama süresi 8-9 yıldı. Şimdi bunu 3 yıla indirdik. Artık projeler başlayınca bitiyor.”
Şimşek, eskiden Türk Lirası'nın alay konusu olduğunu, ancak şimdi biraz daha makul daha saygın bir noktada bulunduğunu ifade etti. Şimşek, liranın yeni logosunun daha anlaşılır, özgün ve akılda kalan bir yapıya dönüştüğünü belirtti.
Türkiye'nin dış ticaret hacminin de 88 milyar dolardan yaklaşık 376 milyar dolara geldiğini anlatan Şimşek, ülkenin dünya ticaretinden giderek daha fazla pay almaya başladığına dikkati çekti.
Bakan Şimşek, “Dünya hızla gidiyor. Çin büyüyor, başka ülkeler büyüyor. Ama bakın dünya ticaretindeki payımız eskiden 0,7 iken şimdi yüzde 1 noktasına geldi. Ama bu yetmez, artırmamız lazım. Eskiden 1 milyar üzerinden sadece 9 ürün ihraç ediyormuşuz. Şimdi 32'ye çıkmışız. Eskiden kaç ülkeye 1 milyar dolardan fazla ihracat yapabiliyorduk? 8 ülkeye. Şimdi 30 ülkeye 1 milyar dolardan fazla ihracat yapılıyor” dedi.
İstanbul Finans Merkezi Projesi
Bütün ülkelerin yarış içerisinde olduğunu ve son yıllarda küresel doğrudan yatırımların Türkiye'ye gelmesini de bir güven oylaması olarak değerlendiren Bakan Şimşek, şunları söyledi:
“Herkes bize de yatırım yapılsın, bizden de ihracat yapılsın denmiyor mu? Bu da çok güzel bir şey. Rekabet iyidir. Beraberinde verimliği getirir, refah artışı getirir. O yüzden dünyada bir yarış var. Herkes yatırımlar bize gelsin istiyor. Türkiye maalesef 1980-2002 döneminde yaklaşık 15 milyar
dolar küresel yatırım çekmiş. Halbuki son 9 yıl içerisinde Türkiye yaklaşık 110 milyar dolar civarında küresel sermaye çekmiş.”
Bankacılık sektöründe de iyileşme yaşandığını ve geçmişte bankaların topladığı tasarrufu hazineye borç olarak verdiğini belirten Bakan Şimşek, ancak son 9 yılda bankaların özel sektöre
kredi vermeye başladığını ve toplam kredi hacminin 49 milyar liradan 683 milyar liraya çıktığını bildirdi.
Bir çok ülkede bankaların battığını ifade eden Şimşek, Türkiye'de hiç bir bankanın sermaye sorunun bulunmadığını, onları daha güçlü şekilde denetleyerek düzenlemeleri doğru yaptıklarını kaydetti.
Hedeflerinin İstanbul'u uluslararası finans merkezi haline getirmek olduğunun altını çizen Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü ülkemizin en büyük sorunlarından bir tanesi bizim tasarruflarımız düşük. Hızlı koşmaya çalışıyoruz. Hızla büyümeye çalışıyoruz. Ama bizim enerjiye, sermayeye ihtiyacımız var. Fakat bizim tasarruflarımız yetersiz kalıyor. Bu tasarrufları çeşitlendirmek için bu tasarrufları artırmak için İstanbul'u finans merkezi haline getirmek önemlidir. O nedenle bu projeyi hayata geçiriyoruz.”
Ülkenin uzun vadede geleceğini belirleyen en önemli faktörlerden birinin beşeri sermayenin kalitesi olduğunu vurgulayan Şimşek, Türkiye'nin doğal kaynaklarının yetersiz olduğunu, bu yüzden ülkenin geleceğini insanlarının üzerine kurgulanması gerektiğini söyledi. Şimşek, bu bilinçle hareket ettiklerini ve son 10 yılda milli eğitim ve yüksek öğretime ayrılan payı 10,3 milyar liradan 56 milyar liraya çıkarttıklarını kaydetti.
Cari açık
Türkiye'nin en büyük sıkıntısının cari açık olduğunu anlatan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok büyük cari açığımız var ve bunu daha makul düzeylere çekmemiz lazım. Peki bunu nasıl başaracağız? Tabii ki, rekabet gücünü ve tasarrufları artırarak yapacağız. Enerjide dışa bağımlılığı azaltarak yapacağız. Ama en önemli konulardan birisi bizim bilgi yoğun, teknoloji yoğun ürün üretmemiz lazım. Bunu yapmamız için de ARGE yapmamız lazım. Türkiye maalesef düşük ve orta altı teknoloji hem ihracatta hem de üretimde yüzde 60-70 bir paya sahip. Bu, dünya ile rekabette zorlanan kar marjı düşük ürünler demek. Hem ihracatta hem üretimde çok düşük. Şimdi bizim esas yüksek ve orta üssü teknolojiyi yüzde 70'lere çıkartmamız lazım. Tersini yapmamız lazım. Bunu başarmamız için de bizim ARGE yapmamız lazım. Bakın açık bir örnek; bir kamyon domates eşittir bir tane iPad. 1800 kilo domates. Bir yıl boyunca bakıyorsunuz üretiyorsunuz, topluyorsunuz, gönderiyorsunuz onun değeri bir tane iPad. Bakın bu iPad'i üreten firmanın değeri 500 milyar dolar. Bütün her şey dönüp dolaşıyor ARGE'ye, inovasyona geliyor. Onun için bir gecelik kolaycı çözümler peşinde değiliz. Bugün eğitime yatırdığımız para 40 yıl sonra semeresini verecek. Göreceksiniz.”
Devletin en çok ARGE'sinin gittiği yerin savunma sanayi olduğunu ifade eden Şimşek, “Kıbrıs harekatını biliyorsunuz. Satın aldığınız ekipmanı dahi kullanamıyorsunuz. 2002 yılında Türkiye savunma sanayi bütün araç gereç, mühimmat ihtiyacının yüzde 75'i ithaldi. Şimdi yüzde 48'e kadar indi. Bugün TAİ'de dünyada 17 ayrı uçak tipine parça üretiliyor. Daha önce orası boş bir hangardı. Şu anda 4 bin tane mühendis, teknisyen harıl harıl çalışıyor. O nedenle biz ARGE'yi ciddi şekilde artırdık. Daha da artırmamız lazım çünkü çözüm burada” şeklinde konuştu.
“En büyük destek istikrar”
Hazırlanan yeni teşvik sisteminden de bahseden Şimşek, özellikle cari açığı azaltmak için buna büyük önem verdiklerini belirtti.
Daha önce 5084 kapsamında 54 il ve bölgeye teşvik verdiklerini ve o teşviklerle büyük sıçrama yaşandığını kaydeden Şimşek, 2009 yılında ise bu teşviki bölgesel, sektörel boyutlarını ön plana çıkarttıklarını hatırlattı.
Yeni teşvik sistemine son şeklinin verileceğini ve kendisinin şu anda detaylara girmesinin doğru olmayacağını belirten Şimşek, şöyle dedi:
“Başbakanımız tarafından nihai şekli verilecek. Ama şunu bilmenizde büyük fayda var; Kahramanmaraş gerçekten büyük sıçrama kaydetti. Tabii ki teşvikin desteği oldu. Aslında en büyük destek istikrardır. 1980'li yılları hatırlayın. Güneydoğu'ya destek verildi ama bir mesafe katedilemedi. İstikrar, güven, bunlar sihirli sözcükler. Faiz tek hanede olacak. Memleket büyüyecek. Tabii ki sektörel teşvik, bölgesel teşvikler önemlidir. Amacımız cari açığı azaltmaktır. Amacımız, bölgeler arası kalkınmışlık farkını azaltmak. Amacımız, terörle mücadele. Amacımız, Türkiye'nin katma değeri yüksek alanlara sermayesini kaydırması. Eminim yeni teşvik sistemi açıklandığında her ilimiz, her bölgemiz ve Türkiyemiz için güzel unsurlar olacak.”
Toplantıya, TBMM Başkanvekili Mehmet Sağlam, AK Parti milletvekilleri Sıtkı Güvenç ve Nevzat Pakdil, Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, KSÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Fatih Karaaslan, KMTSO Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Karaküçük, AK Parti İl Başkanı Fatih Mehmet Erkoç da katıldı.
Maliye Bakanı Şimşek, daha sonra AK Parti İl Teşkilatı, Belediye ve Valilik ziyaretlerinde bulundu.