Güncelleme Tarihi:
OFİS pazarında önümüzdeki 3 yıl içinde önemli oranda büyüyecek. İnşaat halindeki gayrimenkul projelerinin tamamlanası ile toplam kiralanabilir ofis alanının 3.8 milyon metrekareden 6.5 milyon metrekareye ulaşması bekleniyor. Ofis pazarı Avrupa yakasında Levent-Maslak hattı, Mecidiyeköy ve Seyrantepe-Kağıthane bölgelerinde ağırlık kazanıyor. Anadolu yakasında ise İstanbul Finans Merkezine ev sahipliği yapan Ataşehir ilçesi öne çıkarken, Ümraniye, Maltepe ve Kartal’da gelişimini sürdürüyor.
PAZARIN YÜZDE 80’İ İSTANBUL’DA
Türkiye’nin en gelişmiş ofis pazarı olan İstanbul’un ülke çapındaki yüksek kalitede ofis arzının yaklaşık yüzde 80’ini sağladığını belirten gayrimenkul danışmanlık şirketi JLL Türkiye’nin Başkanı Avi Alkaş, “İstanbul’daki A sınıfı ofis pazarı son 5 yıllık süreçte yaklaşık yüzde 78’lik bir artış gösterdi. Pazarın 2017 yılı itibariyle yaklaşık yüzde 70’lik ek bir büyüme ile 6.5 milyon metrekareye ulaşması bekleniyor. Şu an inşaat halinde olan ofis arzı alt bölge bazında değerlendirildiğinde, Merkezi İş Alanı’nda (MİA) yüzde 38’lik, MİA dışı Avrupa’da yüzde 49’luk, Asya yakasında Finans Merkezi’nin etkisiyle yaklaşık yüzde 130’luk artış yaşanacak” dedi.
TALEP TEK KATA
Son yıllarda kurumsal firmalar tarafından en çok, tek katta bin metrekareden büyük kiralanabilir alan sunan ofis binalarının tercih edildiğini söyleyen Alkaş, “Ayrıca gelişen verimlilik ve yüksek konfor standartlarına yönelik talebin, gerçekleşen ofis kiralama işlemlerini şekillendirdiği görülüyor. Bu kapsamda, dikey olarak tasarlanmış ofislerle kıyaslandığında, aynı orandaki kiralanabilir alanda daha fazla çalışanın yerleştirilmesine olanak tanıyan ve böylece ofis alanlarının daha verimli kullanılmasını sağlayan yatay-açık ofislerin, 2015 yılında da tercih edilmeye devam etmesi bekleniyor” dedi.
YABANCI TALEBI VAR AMA...
Yabancı yatırımcıların Türkiye’deki ofis pazarına ilgisinin uzun zamandır ilgilendiğini belirten Alkaş, yatırımların önündeki en büyük engelin, uluslararası yatırımcıların taleplerini karşılayacak yapılar konusunda sorun yaşandığını söyledi. Ruhsat ve yapı kullanma izin belgesi ile uyumlu, tek mal sahipli, A sınıfı ofis binalarının sayısının yetersiz olduğuna dikkat çeken Alkaş, “ Pazardaki yerel oyuncular değerlendirildiğinde, ofis geliştiricilerinin konut satış uygulamalarına benzer bir yöntemle, inşaat süreci devam ederken, ek finansman yaratmak için ofis alanlarını birim bazında sattıkları görülüyor. Bu yöntem geliştiriciler açısından avantajlı gibi görünse de, uzun vadede çoklu mal sahipliği yaratması nedeniyle yabancı yatırımların önünü kesen en önemli etken olarak değerlendiriliyor” dedi.
Metroya yakın ofisler seçiliyor
OFİS taleplerin metroya yakın noktalarda yoğunlaşıyor. Metro duraklarına yakın ofisler yüzde 30 daha hızlı dolarken, kiralama bedelleri de yüzde 40 ile yüzde 150 oranında artıyor. Türkiye’deki ofis kullanıcılarının, dünyadaki değişen eğilimlerle uyumlu bir şekilde, çalışma alanı stratejilerini oluştururken çalışanlarını odak olarak kabul ettiklerini belirten Avi Alkaş, “ Yer seçimi konusunda metro duraklarına yakınlık, çalışan verimliliği ve ofis alanlarının verimli kullanımı birlikte değerlendirilerek karar veriliyor. Ofislerde çalışanların kullandığı özel alanlar azalırken; kullanıcı dostu, yüksek teknoloji ile desteklenmiş toplantı odaları ve kafeteryalarla, çalışanların bir araya gelerek iletişim ve işbirlikleri geliştirebilecekleri ya da konsantrasyon isteyen işlerde yalnız kalabilecekleri alanların oranında artış olduğu gözlemleniyor” dedi.