Güncelleme Tarihi:
Tadı, aroması, kalibresi ve raf ömrü sebebiyle talep gören Sermayecik çileği üreticisini yüzünü güldürmeye devam ediyor. Altınova ilçesine bağlı 100 haneli köyün başlıca geçim kaynağı olan çilek, yarım asırdır çiftçiler tarafından özenle yetiştiriliyor. Sermayecik Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Resul Çiftçi, bu yılda çilekten bekledikleri verimi aldıklarını belirtti. Yediveren çeşit ürettikleri için hasadın uzun sürdüğünü ifade eden Çiftçi, “2021 yılında Sermayecik köyünde 550 ton çilek rekoltesini yakaladık. Biliyorsunuz bizim hasar süremiz çok uzun. Mayıs aynın başında hasada başlıyoruz, aralık ayının ilk haftasına kadar hasadımız devam ediyor. Bu periyotta belli dönemlerde çok iyi fiyatlar da yakalıyoruz. Zaten Sermayecik çileğinin en güzel özelliği yediveren çilek olması ve hasat süresinin uzun olması. Hasat süresinde de ülkede çilek rekoltesinin azaldığı bazı dönemlerde bizde daha fazla ürün olduğundan bu sene çok iyi fiyatları yakaladık 30-35 liralara kadar çilek sattığımız oldu. Yıl ortalaması, 13-15 lira arasında üreticinin eline para geçmiştir” diye konuştu.
KÖYDEN ŞEHRE GÖÇÜ ÖNLEDİ
Çevre köylerde nüfusun sınırlı olduğunu anlatan Çiftçi, Sermeyecik’te ise daha fazla gencin bulunduğunu ifade etti. Üretimin bunda etkili olduğunu söyleyen Çiftçi, şöyle konuştu: “Burada çilek üretiminden gelir elde ettiği, kazandığı için hala genç nüfus var. Genel olarak zaten köylerde şehre bir göç var. Sermeyecik’te bu muhafaza ediliyor. Bizim onun için Sermayecik'te çilekle beraber, rekolteyi attırmaktan ziyadede mevcudu muhafaza etmeye çalışıyoruz aslında. Bunu da muhafaza ediyoruz. Geçen sene de 500 ton civarıydı bu sene de 550 ton civarı. Çok fazla artış yok. Bu mevcudu muhafaza etmek çok önemli. Biz de bunu muhafaza etmeye devem ediyoruz.”
50 yıl önce gelen çilek fideleri köyün çehresini değiştirdi. Köyün çilekle tanışma hikayesini anlatan Çiftçi, “Amcam rahmetli Davut Çiftçi’nin Bursa’nın bir köyünde Kur'an kursu arkadaşını ziyarete gittiğinde orada bunun üretildiğini görmüş. Amcama köyüne giderken 'al fidelerden köyüne götür, bu güzel bir bitki, gelir de getirir' diye vermişler. Öyle getirmiş. Bizim dedemler, bunu bahçeye ekmişler, o zaman bakmışlar yaptıkları diğer işlerden çok karlı ve öyle başlamışlar. O zamanlar burada köyden üretilip kayıklarla İstanbul’a gidiyormuş. Süreç tabii ondan sonra kendini geliştirmiş” diye konuştu.
"AĞIRLIKLI İSTANBUL’UN ÖZEL MEKÂNLARI ALIYOR"
Yaklaşık 10 yıldır San Andreas çeşidini kullandıklarını ve bunun büyük talep gördüğünü ifade eden Çiftçi, ürünün tadı, aroması, kalibresi, raf ömrünün uzun olması gibi bir çok özelliği sebebiyle tercih dildiğini dile getirdi. Ürünü almak için İstanbul’dan müşterilerin geldiğini söyleyen Çiftçi, “Müşterileri özel, Yalova’mız bu konuda yakınıyor bize. Haklılar aslında. Biz Yalova’ya vermek istiyoruz ama İstanbul’un ünlü marketleri, otelleri, manavları, pastaneleri bunlar daha ziyade köyden gelip alıyorlar. Yalova’ya da geliyor, ama daha ağırlıklı İstanbul’un özel mekânları alıyorlar” ifadesini kullandı.