ANKA
Oluşturulma Tarihi: Mart 13, 2009 13:07
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, ekonomik krize yönelik alacakları önlemler arasında elektrik faturasındaki yüzde 2’lik TRT payının kaldırılmasının da yer aldığını dile getirerek, “TRT’nin yüzde 2’lik payının kaldırılması konusunda Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda görüş birliğine varıldı” dedi.
Bakan Çağlayan bir dizi ziyaret ve incelemelerde bulunmak üzere geldiği Muş’ta gazetecilerle kahvaltılı basın toplantısında bir araya geldi. Çağlayan burada yaptığı konuşmada, ekonomik krize karşı hazırlanan tedbir paketi kapsamında girdi maliyetlerinin azaltılmasının önemine değindi. Çağlayan alınacak tedbirler içinde TRT’nin yüzde 2’lik payının kaldırılması konusunda Ekonomi Koordinasyon Kurulu’ndaki (EKK) bakanlar arasında görüş birliği bulunduğunu dile getirdi. Bu çerçevede maliyetlerin azalması ile ilgili her türlü çabayı gösterdiklerini kaydeden Çağlayan, bu önlemlerin zamanlamasının da çok önemli olduğunu kaydetti.
Çağlayan, yüzde 2’lik TRT payının toplam enerji faturası içinde yaklaşık olarak 700-800 milyon lira civarında olduğunu söyledi. Çağlayan ayrıca TRT payının kaldırılması ile ilgili düzenlemenin gelecek günlerde açıklanacak tedbir paketleri içinde yer alabileceğini tahmin ettiğini ifade etti. Çağlayan, “Umut ediyorum ki bunun da zamanlamasını en iyi şekilde yapar ekonomiye katkısını bir an önce sağlamış oluruz diye düşürüyorum” dedi.
VERİLEN PARALARIN DİREKT EKONOMİYE GİTMESİ LAZIMMemur ve emekliye verilmesi gündeme gelen para çeki ile ilgili uygulamaya da sıcak baktığını belirten Çağlayan, “Burada bu verilen paraların direkt ekonomiye gitmesi lazım. Kanın damarlara pompalanması lazım. Çünkü damarın kana ihtiyacı var” dedi. Bu verilecek paranın değerini kaybetmemesi için kısa sürede harcanması gerektiğini vurgulayan Çağlayan, “Mesela 1 lira verdiniz. Bunu 1 ayda harcarsan değeri 1 liradır. Ama sen bunu ikinci ayda harcarsan bunun değeri 80 kuruşa düşer. Üçüncü ayda harcarsan bunun değire 50 kuruşa düşer ki, bunun en kısa sürede ekonomiye dönmesi lazım. Bu kriz ortamına münhasır bir uygulamadır” diye konuştu. Çağlayan bu uygulama için EKK’da karar alınması ve kanuni düzenleme yapılması gerektiğini de belirtti.
KANAAT ÖNDERLERİ YOL GÖSTERSİNÇağlayan, kriz ortamında güven ve istikrarın önemine işaret ederek, insanların yarınlarından endişe etmemeleri gerektiğini kaydetti. Çağlayan, “Bu konuda da Türkiye’de kanaat önderlerinin yönlendirmesi çok önemlidir. Bu konuda TOBB Başkanı, TESK Başkanı, tüketici dernekleri başta olmak üzere bir takım örgütlerin kanaat önderlerinin bu konuda vatandaşa güven telkin edecek çalışmalar yapması gerekir. Tecrübeli iş adamlarının bu konuda söyleyecekleri de önemlidir. İnsanlarımızın gündemine ‘şok şok, kriz’ diye gösterirsek, kendi ayağımıza kurşun sıkmaya devam ederiz. Kendi geleceğimizi sıkıntıya sokarız” diye konuştu.
Hiçbir zaman basına ‘şunu şöyle yapın, bunu böyle yapın’ demediğini dile getiren Çağlayan, medyanın da bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini vurguladı. Çağlayan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da kriz konusundaki konuşmalarının eleştirildiğini kaydederek, “Başbakan çıkıp ‘Eyvah bittik, yandık, öldük’ derse ülkenin ne hale geleceğini herkesin iyi tasavvur etmesi, iyi düşünmesi lazım. Hükümet tabii ki bu konura yaptıklarını söyleyecek ve millete moral verecek” dedi.
YIL SONU İTİBARİYLE KRİZDEN ÇIKILACAĞI KANAATİNDEYİMÇağlayan, İhracatçı
KOBİ’lere verilmeye başlanan Cansuyu Kredisi başvurularının 999 milyon 378 bin 905 dolara ulaştığını da belirtti. Çağlayan, krizden ne zaman çıkılacağının sorulması üzerine, “Ben 2009 yılının sonu itibariyle bu işten çıkılacağı kanaatindeyim. Bunu söylerken Türkiye’nin stratejik ve tedarik noktasındaki konumu bunu bize gösteriyor. Dünyada kimse zaten 2010’a karan krizin süreceğini düşünmüyor” dedi. Krizden çıkış noktasında otomotiv inşaat sektörüne verilecek desteklerin önemine vurgu yapan Çağlayan, bu iki sektörün sanayi ve ticaretin birçok noktasını tetiklediğini, bunu diğer ülkelerin de uyguladığını belirtti.
IMF İLE GÖRÜŞMELER BELLİ NOKTAYA GELDİIMF tarafından dün yapılan açıklamanın görüşmelerin belli bir noktaya geldiğini gösterdiğini belirten Çağlayan, Hükümetin IMF ile anlaşmama gibi bir plan ve programının olmadığını dile getirdi. IMF ile anlaşma sürecinin bir pazarlık süreci olduğunu ifade eden Çağlayan, “IMF bir taraftan ülkelerin milli gelirlerinin en az yüzde 2’si kadar o ülkelerin para harcamasını tavsiye etti. Bir taraftan bunu söyleyen IMF’nin Türkiye’ye farklı şeyler söylememesi lazım” dedi.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya uygulanacak teşviklerin “şok” teşvikler olması gerektiğini belirten Çağlayan, “Bu bölgenin gençleri terör için işsizlik varsa çok rahat malzeme olarak kullanılabiliyorlar. Yani burada istihdam edilen her bir kişi potansiyel teröre alet olmaktan kurtarılmış bir insan olarak düşünmek lazım. Boş insan her şeyi yapar” diye konuştu.