Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKAN Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ali Babacan, elektrik, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasında kapsamın genişletileceğini açıkladı. Vergi ve sigorta primi borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin dün Başbakan Tayyip Erdoğan ile bir görüşme yapan Babacan, buna ilişkin düzenlemeyi en geç kasım ayında tamamlamayı hedeflediklerini, elektrik, su ve emlak vergi borçlarının da yapılandırma kapsamında olmasının planlandığını belirtti.
Bankalar kendileri yapar
Başbakan’la yaptığı görüşme ve Bakanlar Kurulu toplantısı öncesinde NTV/CNBC-e ortak yayınında NTV Ankara Temsilcisi Murat Akgün’ün sorularını yanıtlayan Babacan, yeniden yapılandırma konusunda şu bilgileri verdi: “Burada bir tek Ziraat ve Halk bankasıyla ilgili düzenlemeye gerek yok. Bir kanun çıkartmaya gerek yok. Onlar, bankalar kendi kanunları çerçevesinde tek tek bu işleri yapabiliyorlar. Yeniden yapılandırmayı yapabiliyorlar. Onun haricinde vatandaşla kamu arasındaki borç alacak ilişkilerinin mümkün olduğunca geniş bir şekilde kapsasın istiyoruz. Bunun içerisinde emlak vergileri, su var, elektrik var.”
Taksitlendirme kolaylığı
Söz konusu düzenlemenin kapsamına ilişkin bir diğer soruyu, “İşte ne kadar borçları varsa geciken, zamanında ödenemeyen ne varsa” diye yanıtlayan Babacan, 2009’un hem Türkiye, hem dünya için zor bir yıl olduğunu, borçlarını ödeme konusunda iyi niyetli ve ödeme arzusu olduğu halde yaşanan kriz nedeniyle bunları ödeyemeyenler bulunduğunu anımsattı. Babacan, yapılacak düzenlemeye ilişkin ise “Sadece alacağın ana parası ne ise o ana parasının değerini koruyup, bir de böyle bir taksitlendirme kolaylığı olsun diyoruz. Yani işin özü bu. Parametreleri, detayları yakında belli olur” diye konuştu.
Akaryakıt ve doğalgaza zam yok
Babacan, borçların yeniden yapılandırılmasının yanı sıra yakıt zamlarına ilişkin de bir müjdeli haber verdi. “Elektrik, doğalgaz fiyatları sanayinin de rekabet gücü açısından çok önemli girdi kalemleri” diyen Babacan, maliyet fiyatlarında anormal değişiklik olmazsa akaryakıt ve doğalgaza zam yapmayı düşünmediklerini kaydetti. Babacan, 2011 yılı bütçesinin buna göre hazırladığını belirtirken, Mali Kural için de “Kenarda bekliyor. Çok da yazıldı, çizildi. 2011 bütçesine bakınca Mali Kural olsaydı da daha farklı bir bütçe olmayacaktı” diye konuştu.
Birileri IMF’deki koltuktan kalkmalı
ÖNCELİKLERİNİN güven ve istikrar olduğunu dile getiren Ali Babacan, Uluslararası Para Fonu’da (IMF) olacak değişiklikleri şöyle değerlendirdi: “IMF’nin yönetim yapısında 2. Dünya Savaşı’nın galibi ülkelerin ağırlığı var. 10 ülkelik bir gruptayız, masada bizim adımıza Belçika oturuyor. IMF’de bizim hissemiz ilk başa göre 2 kata yakın artıyor. Hisse yapısı değişiyor, kotalar değişiyor. Bunu IMF Başkanı ile görüştük. Birilerinin de o koltuktan kalkması gerekiyor. IMF’de en çok hissesi olan ABD’liler. Kore’de Avrupa ülkelerinden ikisi İcra Kurulu’ndaki koltuktan kalkması kabul etti. Hangi iki ülke belli değil. Avrupalılar kendi arasında karar verecek. IMF hep ekonomisi bozulan ülkelere para veren bir kurum olarak çalışıyordu. Artık yeni IMF gelişmiş ülkelerin durumuyla ilgili de rapor hazırlayacak.”
‘Doğru kur’u 50 ekonomiste sorun hepsi farklı yanıt verir
HAFTA sonu Güney Kore’de katıldığı G-20 Zirvesi ve orada alınan kararları da değerlendiren Ali Babacan, kur konusuna ilişkin şunları söyledi: “Türkiye ekonomisindeki güven arttığı sürece paramızın itibarı da dünyada artıyor. ‘TL değerli’ deniyor ama dolar ve Euro gibi büyük para birimlerinin her türlü para birimine göre değer kaybı söz konusu. Bizden çok daha fazla parası değerlenen ülkeler var. G-20 öncesinde beklentiler çok yüksek değildi. Ama sonuçta beklentinin üzerinde bir konsensus oluştu. Kurun değeri sadece rezerv miktarıyla alakalı değil, çok sayıda faktör var. ‘Doğru kur nedir’ diye Nobel ödülü almış işin bilimini kavramış olan 50 ekonomiste sorun, hepsi ayrı cevap verecektir. Rezervlerle kur çok da etkilenmeyebiliyor. Serbest piyasa mekanizmasına güveniyoruz. Rezervle ilgili alımlar bir miktar etkiler ama asıl ekonominin dinamikleri önemli. Biz Merkez Bankası’nın rezervlerinin artması gerektiğini söylüyoruz ama bunu daha çok döviz alsın TL’nin değeri düşsün diye söylemiyoruz.”