Genel Müdür Ersin Özince, İş Bankası Olağan Genel Kurul toplantısı öncesinde düzenlediği basın toplantısında 2009 yılı finansal sonuçlarını değerlendirdi ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özince, banka mali bünyesinin sağlıklı ve sürdürülebilir gelişmesini devam ettirdiğini belirterek, “Kriz ortamına rağmen Türkiye’nin geleceğine olan güvenimizi koruduk. 2009 yılında yurtiçinde açılan 60 yeni şubemizi hizmet ağına ekleyerek, 2 bin 500’e yakın genç bankacıyı işe aldık. Bankamız bu yatırımla hizmet gücünü artırmasının yanı sıra sektördeki istihdam daralması sürecini değiştirecek bir etki yarattı” dedi.
AKTİFLER SON ON YILDA 23 KAT BÜYÜDÜ
İş Bankası aktiflerinin son 10 yıl içinde yıllık ortalama yüzde 37 oranında büyüdüğüne ve banka aktif toplamının bu süre içinde yaklaşık 23 kat arttığına işaret eden Özince, “Aynı dönemde, bankacılık sektörü aktifleri yıllık ortalama yüzde 27 oranında artarken, sektörün aktif toplamı yaklaşık 10 kat artmıştır. Son on yıl içinde bankamızın kullandırdığı krediler ortalamada yıllık yüzde 40 oranında büyümüş, kullandırdığımız kredilerin toplamı 10 yılda yaklaşık 27 kat artmıştır. Aynı dönemde, bankacılık sektörü kredi toplamı yıllık ortalama yüzde 33 oranında artarken, sektörün kredi toplamı yaklaşık 16 kat artmıştır” dedi.
Özince, “Toplam aktifler bakımından Türkiye’nin en büyük özel bankası konumumuzu sürdürürken, son üç yıllık dönemde aktif büyüklüğümüzü yüzde 50’nin üzerinde artırmış olduk” diye konuştu.
MENKUL KIYMETLERİN PAYI ARTTI
Toplam aktiflerin kompozisyonundaki değişmeyi de yorumlayan Özince, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Ekonomik koşullar nedeniyle kredi büyümesinin sınırlı seviyede kalması ve sorunlu kredi bakiyelerinde artış görülmesi nedeniyle düşen faiz ortamında menkul değerler cüzdanı bankalar için kârlı bir alternatif olmaya devam etti. 2009 yılında Bankamızda da bu eğilime paralel şekilde menkul değerler cüzdanının aktifler içindeki payı 9 puanlık bir artışla yüzde 35 seviyesine yükseldi. Kredi portföyünün payı ise aynı dönemde yüzde 49’dan yüzde 43 seviyesine geriledi. Önümüzdeki dönemde ekonomideki canlanmanın tekrar başlaması ile birlikte, bankacılık sektörünün asli işlevi olan kredi işlemlerine yoğunlaşacağını ve menkul kıymetler portföyünün payının aktifteki payının geçtiğimiz 10 yıl içinde sergilediği trende uygun şekilde gerilemeye devam edeceğini söyleyebiliriz.”
“KREDİLERİN BÜYÜMESİNE ÇOK İHTİYAÇ VAR”2009 yılında bankalardan kredi talebinde düşme meydana geldiğini vurgulayan Özince, “Reel sektörün yatırım eğiliminin halen zayıf olması ve istihdam piyasasındaki olumsuzluklar nedeniyle kredi hacmindeki artışın tedrici olacağını tahmin ediyoruz. Bu çerçevede, bu yıl bankacılık sektörünün kredi hacminde ortalama yüzde 12 civarında bir artış olmasını bekliyoruz. İş Bankası’nın kredilerinde ise yüzde 14’lük büyüme öngörüyoruz. Sermaye yeterlilik rasyomuz yüksek, o yüzden kredi hacmindeki büyümeyi rahatlıkla kaldıraçlayabiliriz” dedi.
İş Bankası’nın 2009 kredilerini de değerlendiren Özince, “Ekonomik aktivitedeki yavaşlama, zayıf kredi talebi ve dış ticaret hacmindeki daralma nedeniyle 2009 yılında sadece yüzde 2 seviyesinde büyüyen kredi hacmimiz 48,3 milyar Türk Lirası’na ulaştı. Döviz kurlarının 2009 yılında bir miktar gerilemesi nedeniyle Yabancı Para kredilerimizin hacmi olumsuz yönde etkilendi. Kredi hacmindeki gelişimi destekleyen bir diğer kredi kalemi de bireysel krediler oldu. Bu grup içerisinde konut kredileri yüzde 14 ile en hızlı artan kredi türü oldu. Bu gelişmeler neticesinde, 2009 yılında kredi dağılımının kurumsal ve bireysel krediler lehinde değiştiğini gözlemledik. Yılsonu itibariyle kredilerimizin yüzde 44’ünü kurumsal nitelikli krediler, yüzde 25’ini ticari müşterilerimize kullandırılan krediler, yüzde 9’unu bireysel kredi kartları, yüzde 22’sini ise diğer bireysel krediler oluşturdu. Bugüne kadar uzun vadeli kaynaklar ile finanse etmeye özen gösterdiğimiz konut kredilerinin toplam kredilerimize oranı ise yüzde 9 seviyesinde gerçekleşti. Türk Lirası kredilerin toplam krediler içindeki payı yıl içinde 2 puan artış göstererek yüzde 71’e yükseldi” dedi.
180 BİN MÜŞTERİ KREDİSİ YENİDEN YAPILANDIRILDI”İş Bankası’nda sorunlu kredilerin sektör ortalamasının altında olduğunu hatırlatan Özince bu konuda şunları söyledi:
“Takipteki kredilerin detayına bakıldığında, sorunun daha ziyade KOBİ segmentinde yer alan ticari kredilerin yanı sıra kredi kartı ve bireysel kredilerden kaynaklandığını görmek mümkündür. Krizin etkilerini yönetebilme konusunda daha güçlü konumda olan büyük ölçekli kurumsal firmaların bu dönemde taahhütlerini yerine getirme konusunda önemli sorunlar yaşamaması, sektördeki sorunlu kredi hacminin sınırlı seviyelerde tutulabilmesine yardımcı oldu. Sorunlu kredilerin büyük ölçüde tabana yayılmış küçük tutarlı kredilerden kaynaklanıyor olması bankaların operasyon yükünü bir miktar artırmış olsa da, tahsilât performansına olumlu yönde katkıda bulundu. Takipteki krediler açısından Bankamızda da sektöre benzer gelişmeler yaşandı. Bu çerçevede, bir önceki yıl yüzde 4,4 düzeyinde olan tahsili geciken alacaklarımızın toplam kredilere oranı 2009 sonu itibariyle 1 puanlık bir artışla yüzde 5,4’e çıktı. Bu yıl da önceki yıllarda olduğu gibi takipteki alacaklar için teminatların niteliğini dikkate almaksızın yüzde100 nakit karşılık ayırma politikasını sürdürdük.”
Özince, 2009 yılında 170 bini bireysel krediler 10 bini de ticari krediler olmak üzere toplam 180 bin müşterinin 1.7 milyar TL’ye ulaşan kredisini yeniden yapılandırdıklarını kaydederken, sorunlu 134 bin kredinin 64 bin adetinin de kredi kartı kaynaklı olduğunu söyledi.
“KREDİYİ HAK ETMEK İÇİN KREDİBİLİTE GEREKİYOR”Reel sektörle en yakın işbirliği içinde olan banka olduklarını belirten Özince, 2010 yılına yönelik olarak da “2009 yılının son çeyreğinden itibaren gerilemeye başlayan takipteki kredi oluşumunun 2010 yılında da aynı trendi sergileyerek normal seviyelere inmesini bekliyoruz. Takipteki alacakların büyük ölçüde bireysel ve küçük ölçekli kredilerden oluşması nedeniyle tahsilâtların 2010 yılında da güçlü bir seyir izleyeceğine inanıyoruz” dedi. Özince, bu konudaki soruları yanıtlarken de, “Bankalarda kredi var, ama her kredi arayan kredi bulabilir mi ve kredi talebine olumlu yanıt verilir mi bilmiyorum. Bankalar kredibilite doğrultusunda kredi verir. Krediyi hak etmek için kredibilite kesin gerekli olan bir şey. Kredibilite konusunda bankaların daha sıkı davranacakları açık. Kredibilite bizim için kredilendirmede birinci koşul olacak. Ancak kredi müşterilerimiz arasında kredibilitesi bozulan kuruluşların da yeniden kredibilite kazanması konusunda da elimizden gelen çabayı göstereceğiz ve her zaman olduğu gibi olumlu yaklaşacağız” şeklinde karşılık verdi.
MEVDUAT YÜZDE 14 ARTTIBankanın mevduatın da gelişmeleri değerlendiren Özince şu bilgileri verdi:
“2009 yılında mevduatın toplam pasifler içindeki payı 1 puan gerilemesine rağmen, mevduat bankanın en önemli kaynağı olmaya devam etti. Mevduatta 2009 yılında da özel bankalar arasındaki liderliğimizi koruduk. 2009 yıl sonu itibariyle Türk Lirası, Yabancı Para, vadesiz ve toplam mevduat kategorilerinde en büyük özel banka olduk.2009 yılında mevduatımız sektöre paralel bir biçimde yüzde 14 oranında artarak 72 milyar TL seviyesine ulaştı. Bu artışın elde edilmesinde yüzde 19 oranında büyüyen Yabancı Para mevduatımız önemli katkı sağladı. Bu yıl da mevduatımızı büyütürken maliyet, kârlılık ve aktifteki plasman imkânlarını göz önünde tuttuk.”
2009 yılı boyunca Merkez Bankası’nca alınan faiz indirim kararları sonucunda mevduat faizlerinin gerilemesinin kârlılığın artmasına neden olan temel unsurlardan biri olduğunu vurgulayan Özince, “2009 yılında Yabancı Para mevduatımızın daha hızlı artması neticesinde, toplam mevduat içinde Türk Lirası mevduatın payı 2 puan gerileyerek yüzde 62’ye indi.2009 yılında öz kaynaklarımızdaki yüzde 43 büyüme ve risk ağırlıklı aktiflerimizin önemli bir bölümünü oluşturan kredilerin yatay bir seyir izlemesi sonucunda, Bankamız sermaye yeterlilik rasyosu 3 puan civarında artış göstererek yüzde 18,3 seviyesine yükseldi” dedi.
FAİZ GELİRLERİNDE YÜZDE 35 ARTIŞBilançonun gelir kalemlerindeki gelişmeleri de aktaran Özince, “2009 yılında faiz getirili aktiflerimizin menkul kıymetler portföyü tarafından büyümesi ve Merkez Bankası’nın yıl içinde yaptığı hızlı faiz indirimlerinin kaynak maliyetlerine olumlu yönde yansımasının etkisiyle net faiz gelirlerimizde yüzde 35 oranında artış gerçekleşti.Kredi tarafında önemli bir büyüme kaydedilememiş olması ve kredi işlemlerinden kaynaklanan komisyonlardaki gerileme nedeniyle net ücret ve komisyon gelirlerimizdeki artış yüzde 4 seviyesinde kaldı” diye konuştu.
Özince, ücret ve komisyon gelirlerindeki sınırlı artışta, ekonomik kriz nedeniyle bankacılık işlemlerinin azalması, kredi talebindeki düşüşün de etkili olduğunu söyledi.
“BRÜT KAR İLE NET KAR MAKASI DARALACAK”Özince, bankanın brüt karlılığındaki performansının sorunlu kredilere ayrılan yüzde 100 karşılıklar nedeniyle net kar rakamına aynı şekilde yansıyamadığını hatırlatarak şu değerlendirmede bulundu: “Sektör genelinde takipteki krediler için ayrılan karşılık oranı 2009 yılı sonunda yüzde 83,5 seviyesinde gerçekleşirken, Bankamız daha önceki yıllarda olduğu gibi 2009 yılında da takipteki kredileri için yüzde 100 karşılık ayırma politikasını sürdürdü.Bu çerçevede, olumsuz ekonomik gelişmelere rağmen, 2009 yılına özgü koşulların da etkisiyle brüt kârımız geçen yılın yüzde 53 üzerinde 5,2 milyar Türk Lirası seviyesinde gerçekleşti.Kredi portföyündeki bozulmaya bağlı olarak takibe intikal eden ve temerrüde düşen krediler için ayrılan karşılıklar, ihtiyatlılık prensibi çerçevesinde ayırdığımız serbest karşılıklar ve vergi karşılıkları sonrasında elde edilen net kâr bir önceki yıla göre yüzde 57 oranında artarak 2,4 milyar Türk Lirasına ulaştı. Önümüzdeki yıllarda brüt kar ile net kar arasındaki makası daha da daraltacağımızı, brüt karlılıktaki performansı aynen net karda da göstereceğimize ve net karın giderek yükseleceğine inanıyorum”.
“2010 DA BÜYÜME GERİ GELECEK, MAKUL KARLILIK KORUNACAK”Özince, 2010 yılına yönelik değerlendirmeler de yaparak şunları söyledi:
“Faiz indirimlerinin sonuna gelindiği yönündeki yaygın kanaate katılmakla birlikte, önümüzdeki dönemde tedrici de olsa ekonomideki büyümeye paralel olarak,özellikle bireysel ve kurumsal segmentte beklediğimiz kredi büyümesi sayesinde net faiz gelirlerimizi muhafaza ederek geliştirebileceğimizi düşünüyoruz. Takipteki kredilere intikal bakımından koşulların daha olumlu olacağı, kredi portföyü kalitesinde önemli ölçüde bozulmaya neden olabilecek bir gelişme yaşanmasının beklenmediğini, kredi ve bankacılık hizmetleri açısından artması beklenen talep paralelinde komisyonlu iş hacminin de artacağını, bu çerçevede komisyon gelirlerinin kârlılığa katkısının da artacağını öngörüyoruz. Bu hususlar paralelinde 2010 yılının bankalar açısından hem büyümenin geri geldiği, hem de kârlılığın makul bir düzeyde korunabildiği bir yıl olmasının beklendiğini ifade edebilirim.”
İŞTİRAKLERİN BİLANÇO İÇİNDEKİ PAYI AZALDIÖzince, İş Bankası bilançosu içinde iştiraklerin, sabit kıymetlerin ve diğer kalemlerin payının 1999’da yüzde 29’lara yakın bir oran oluşturduğunu, 2009 sonu itibariyle bu rakamın yüzde 7’ye kadar indiğini söyledi. İş Bankası’nın finans, cam, telekomünikasyon ve hizmet ana gruplarında faaliyet gösteren 31 şirkette doğrudan ortaklığı bulunduğunu belirten Özince, “İş Bankası 85 yıllık tarihinde toplam 290 şirkete iştirak etmiş; zaman içerisinde 259 şirketteki ortaklığını devretmiştir. İş Bankası’nın doğrudan ve dolaylı olarak kontrol ettiği şirket sayısı ise halen 106’dır. Kriz koşullarına rağmen 2009 yılında grubumuza bağlı şirketlerde çalışan sayısında önemli bir azaltmaya gidilmemiş ve 300 milyon
dolar seviyesinde yeni yatırım gerçekleştirilmiştir” dedi.2009 yılında iştiraklerden 122 milyon TL nakit, kalanı bedelsiz
hisse şeklinde olmak üzere toplam 325 milyon TL temettü elde ettiklerini kaydeden Ersin Özince İş Bankası’nın portföyünde yer alan iştiraki kuruluşların 2009 yılında, aktif toplamlarının 28,7 milyar TL’ye, net kar dahil özkaynakların da 9,6 milyar TL düzeyinde gerçekleştiğini söyledi.
2010’DA 60 YENİ ŞUBE AÇILIŞI VE 1000’E YAKIN PERSONEL ALIMI PLANLANIYORBanka’nın çalışan sayısının geçen 10 yılı aşkın sürede yaklaşık yüzde 42 oranında artarak 22 bin.473 kişiye ulaştığını söyleyen Özince, “Bankamız, küresel krize bağlı durgunluğun dünya ölçeğinde yaşandığı 2009 yılında, büyümesini ve altyapısını geliştirmeyi kesintisiz olarak sürdürdü. 2008 sonunda 1028 yurtiçi şube ile faaliyet gösteren Bankamız bu yıl ülke genelinde 60 yeni şube açmış, 10 şube faaliyet gösterdikleri piyasa dışındaki piyasalara taşınarak kapatılmış. Sonuçta şube sayısı 50 şube artışıyla 1078 şubeye ulaşmıştır. Bankamız, bu yatırımla, hizmet gücünü artırmasının yanı sıra sektördeki istihdam daralması sürecini değiştirecek bir etki de yaratmış oldu” dedi.
Türkiye’nin hala bankacılık işlemleri açısından taşıdığı potansiyelin çok gerisinde olduğunu ifade eden Özince, “Bu nedenle piyasalardaki imkânları dikkatle değerlendirerek şube açılışlarına önümüzdeki yıllarda da devam edeceğiz. Bu yıl içinde de geçen yılkı şube sayısına yakın yeni şube açmayı ve personel konusunda 1000’e yakın yeni kişiyi istihdam etmeyi planlıyoruz” dedi.