Güncelleme Tarihi:
GÜMRÜK ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, yeni Türk Ticaret Kanunu’nun bazı rötuşların ardından 1 Temmuz’a yetişeceğini söyledi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın önceki gün yaptığı, “Yeni TTK’da yapılması gereken değişikliklerin 1 Temmuz’a yetişmemesi durumunda yürürlük tarihi ötelenebilir” açıklamasının ardından dün kanunun hedeflenen tarihe yetişmesi için çalıştıkarını vurgulayan Yazıcı, “Hedef kitlenin hayatını kolaylaştırmak, rekabet gücünü artırmak, onu küresel ticari arenada daha güçlü bir pozisyona kavuşturmayı hedefleyen bir kanundan söz ediyoruz. Buna engel olacaksa bunlar ayıklanır” dedi. Kanunun Meclis’ten ittifakla geçtiğini hatırlatan yazıcı, “Üç beş maddeyle değil 1535 maddeyle uğraşıyoruz. Bu kanun, sanayici ve hedef kitlesinin tamamı için çok güzel, kumaşı düzgün, astarı mükemmel, dikimi güzel bir elbise. Biz prova ettik, potluklar var. Potlukların teğellerini yaptık. Biz bunları büyük ihtimalle yetiştireceğiz. Doğru olan da bu” diye konuştu.
Rötuşları da paylaşacağız
Kanunla alakalı uygulama sorumluluğunun Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın üzerinde olduğunu hatırlatan Yazıcı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sayın Babacan onu hangi düşünceyle söyledi bilmiyorum. Geçen hafta toplandık ama tam bitiremedik. Pazartesi günü Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nda bunu yeniden görüşeceğiz. Bu konunun uygulanmasıyla alakalı hedef kitlesinin, sanayi ve ticaret odalarının, iş dünyasının dile getirdikleri konuları toparladık. Müzakere ediyoruz. Meclis 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe girecek demiş. Biz de ‘bu tarihte yürürlüğe girecek’ diyoruz. Yetişir çünkü, üzerinde çalışılan maddelerde diğer siyasi parti gruplarıyla paylaşılacak. Rötuşlar yapılacak.”
Bakan Yazıcı, Kanun ile hedef kitlenin hayatının kolaylaştırılması, rekabet gücünün arttırılması, küresel ticari arenada Türk müteşebbislerin daha güçlü bir pozisyona kavuşturulmasının hedeflendiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: “Sorun yaşadığımız maddeler üzerinde çalışacağız fakat bunlar önümüze hükümette bir siyasi karar oluşturulur, başka birtakım gerekçeler ortaya çıkarsa o ayrı bir konu.”
Dünya ticaretinin yüzde 11’ini Akdeniz ülkeleri temsil ediyor
AKDENİZ Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği’nin (ASCAME) “Akdeniz’in Politik ve Ekonomik Geleceği” konulu konferansında konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, ASCAME üyesi 23 ülkenin 2010 yılında 1 trilyon 63 milyar dolarlık ihracat ile 15 trilyon dolarlık dünya ihracatının yüzde 11’ini gerçekleştirdiğini belirterek şu bilgileri verdi: “ASCAME üyesi ülkeler, 2 trilyon dolarlık ithalat ile de dünya ithalatının yüzde 13’ünü oluşturuyor. Türkiye, 2011 yılı 135 milyar dolarlık ihracatının 36 milyar dolarını, yani yüzde 27’sini Akdeniz’e kıyısı olan ülkelere, 241 milyar dolarlık ithalatının yüzde 17’lik kısmını oluşturan 41 milyar dolarını bu ülkelere gerçekleştirdi.”
Gelişmiş ekonomiler Akdeniz’deki dönüşümü umursamaz tavırla izliyor
İSTANBUL Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş gelişmiş piyasa ekonomilerinde yaşanan ekonomik kriz bahanesiyle, bu ülkelerin bölgede yaşanan tarihi dönüşüme destek vermede umursamaz bir tavır içinde olduklarını savundu. Yalçıntaş, şunları söyledi: “ASCAME, 30’ncu yılının kutluyor. Birliğe 2007 yılında Başkan seçildim ve 2009 yılında ikinci kez bu göreve layık görüldüm. Artık görevimi Lübnanlı meslektaşım Muhammed Choucair’e bırakacağım. 2008 yılından beri dünyayı etkisi alına alan küresel mali kriz bir süredir özellikle Akdeniz’in kuzeyine nefes aldırmıyor. Benzer şekilde Akdeniz’in güney kıyıları da Arap Baharı olarak adlandırılan siyasal ve sosyal hareketlerin tesiri altında. Kamu-özel sektör işbirliklerine imkan sunan Invest-In-Med gibi projelerle ASCAME olarak, kuzey-güney eşitsizliğinin azaltılması için çalışıyoruz. Siyaset ile ticaret el ele verince Akdeniz, hepimizin arzu ettiği bir barış ve kardeşlik gölü olacak.”
Halk artık sürücü koltuğuna geçti
LÜBNAN Ekonomi ve Ticaret Bakanı Nicolas Nahas da Arap Baharı ile birlikte bir ivmenin harekete geçtiğini belirterek, şunları söyledi: “Bu bir ölçüde vakit alacak. Halk artık sürücü koltuğuna geçti. Akdeniz için Birlik bir forum olmalı ve sürece yardımcı olmalı. Geçmişte ilişkiler dengesizlik üzerene yerleşmişti. Başkaları tarafından yönetilen halklar birçok konuda politik gerilimler yaşıyordu. Her ülke, aynı düzeyde değildi. Şimdi bütün ülkeler aynı düzeyde görülmeli. Eğer politikada eşitlik sağlarsak, ekonomi arkasından gelir. Ekonomi yenilik kapasitesine, vasfına, halkın becerilerine bağlı. Yatırım ve para getirmek önemli ama esas mesele beşeri sermaye bakımından sistemin içinde ne olduğu. Kötü zamanlar olabilir ama halkın sürücü mahallinde kalmasını sağlamalıyız. Finansal krizin bu değişimde etkisi var ama çok önemli olduğu kanaatinde değilim. Biz ekonomik krizden önce birçok süreçten etkilendik. Sosyal ve ekonomik kalkınma esas amacımız olmalıdır.”