Güncelleme Tarihi:
Yazıcı, şirketlere yönelik düzenlenen yeni TTK'ya ilişkin bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, bugün yürürlükte bulunan TTK'nın 1957 yılında çıktığını hatırlatarak, Türkiye ticaretinin 55 yaşında bir araçla yürütülmeye çalışıldığını, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek yeni TTK için 11 yıl çalışıldığını kaydetti.
Kanunun yılbaşından bu yana tartışıldığını, aksamaya yol açabilecek, beklenen hedeflere ulaşmaya engel olabilecek düzenlemeler varsa bunların kamuoyunda tartışılmasını istediklerini ifade eden Yazıcı, iş adamlarının, mali müşavirlerin ve avukatların bu kanunu okumasının şart olduğunu dile getirdi. Yazıcı, aksi taktirde kanun yürürlüğe girdikten sonra uygulama noktasında bunun aksaklıklara neden olabileceğini, bürokrasi önünde dosya birikimine yol açabileceğini, bunun işlemlerin maliyetini artıracağını söyledi.
Kanunun getirdiklerini anlatmak, eleştirileri almak için 13 ilde interaktif bir tartışma ortamı oluşturduklarını anlatan Yazıcı, şöyle konuştu:
“Ben bu tartışmalar başladığında basın bana soru yönelttiğinde 'henüz haklı bulduğum bir nokta yok' demiştim. Ama bu söylenenleri eliyoruz. Eleğin altına inmeyenleri bir daha eliyoruz. Üzerinde kalanlar ayıklayacağımız konular. Böyle birtakım alanlar, eleğin üzerinde kalanlar var.
Teknik düzeyde arkadaşlar çalışıyor. Hem Adalet Bakanlığı, hem benim bakanlığım çalışıyor. Tasarıyı hazırlayan uzman kuruluşla müzakere edeceğiz. Siyasi parti gruplarıyla ittifak sağlayarak, yapacağımız düzenleme de o kadar fazla boyutlu değil, bunları bir çırpıda Meclisten geçirmeyi sağlarız.”
Kanunun Türk ticareti için otoban işlevi göreceğini, ticaret yapanların hızlı, güvenli seyrine imkan tanıyacağını ve hiçbir kanunun “şirketler, insanlar zarar görsün, rekabet gücü, geliri azalsın” diye çıkarılmayacağını ifade eden Yazıcı, Türkiye'de kayıt dışılık oranı ne kadar sıfıra yaklaşırsa kayıtlı olanların vergi yükünün o kadar azalacağını vurguladı.
“Ekonomik suça ekonomik ceza”
Hayati Yazıcı, yeni yasaya yönelik eleştiriler arasında hapis cezalarının bulunduğunu, yasayla 30 civarında ceza tiplemesinin söz konusu olduğunu hatırlatarak, cezaların çoğunun ön ödemeye tabi olduğunu, bazı fiillerde hapis öngörülmüş olsa bile yargılama sürecinde onunla ilgili de ön ödemeler bulunduğunu belirtti. Söz konusu alana tekrar bakacaklarını kaydeden Yazıcı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ekonomik suça ekonomik ceza' gibi değerlendirmeler oluyor. Bu biraz beylik bir laf gibi geliyor. Kusura bakmayın, bu nereden baktığınıza bağlı. Ben de şu örneği veriyorum; omzunuzda bir çanta var, içi para dolu. Birisi geldi çantayı aldı gitti. Bu suç nedir? Ceza hukukçusu kapkaç, gasp der. Niteliği itibarıyla ekonomik suç. Sana vurmadı, dövmedi çantayı aldı gitti. Senin vücut bütünlüğünde bir arıza, eksilme yok, mal varlığında eksilme var.
Bu da ekonomik bir suçtur. Bu kanunda evrak ve belgelerde sahtecilik, kayıtlar üzerinde sahtecilik yapılmışsa ona ilişkin öngörülen hapis cezası vardır. Arkadaşlarımız zaten 'o kalksın' demiyor. Sahteciliğin mutlaka cezası, o fiile uygun hapis yaptırımı olması lazım. Sahtecilik yaparak, ekonomik de olsa ekonomik suç olarak nitelemeyiz. Ama bu alana da yeniden bakacağız.”
Yasayla kurulması zorunlu olan internet sitelerinde hiçbir halde ticari sır olarak nitelenen müşteri bilgileri, üretim bilgileri ve benzeri durumların yayınlanmayacağının altını çizen Yazıcı, kanunun uygulamasıyla alakalı 20 civarında ikincil düzenleme yapıldığını, 3 tüzük, 6 yönetmelik ve 11 genelge üzerinde çalışmaların devam ettiğini anlattı.
Ortakların şirketten para alamaması
Bakan Yazıcı, yasaya yönelik eleştiriler arasında yer alan şirket ortağının şirketten para alamaması konusunda ise iş dünyasıyla pek anlaşamadıklarını ifade etti. Yazıcı'nın ortakların şirketten para almasını anlatırken “Niye alsın?” demesi üzerine, bazı katılımcıların “Niye almasın ki” şeklinde yanıt vermesi üzerine Yazıcı, şöyle konuştu:
“1 ay seyahate çıkmak şirket faaliyetinle alakalıysa, zaten harcırah verecekler gideceksin. Ama şirket faaliyetiyle alakalı değil, tatil yapmak istiyorsan onu özel kasanla yapacaksın. Geçmişte batan bankaların yükünü hepimiz ödedik. Niye battı? 'Benim bankam' diyenlerin fiilleri nedeniyle battı.
Özel ihtiyaçlarını, araba, çocuğun düğününü, tatil ihtiyacını özel kasandan harcayacaksın, öyle yapman lazım. Siz 'Bu şirketin mal varlığını dilediğim gibi kullanırım' derseniz, ortağınız varsa ona haksızlık yapıyorsunuz, şirketten alacakları olan varsa ona karşı da avantajlı hale geliyorsunuz. Bu da haksızlık...
Şirket ortağının, şirketin gelirini dikkate almak suretiyle kar payı dağıtılma zamanı gelmeden önce para kullanma ihtiyacı varsa kar payı avansı kullanmasına imkan sağlayacak bir düzenlemeyi gerçekleştireceğiz. Kar payı avansı...
Sonuçta şunu söyleyeyim; Türkiye'de tüm iş dünyası, 'Yahu bu şirketler bizim, alalım verelim' derseniz, 'Burada oturur kalkarız' derseniz, biz 'Ne yapalım. Madem herkes böyle diyor böyle olsun' deriz. Ama bu doğru değil. Onu da söyleyeyim. Belki burada büyük küçük şirket ayrımı olabilir. Ama bu doğru değil. Şirketlerin şeffaf duruma gelmesi lazım. Bilinir olması lazım.”
Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı, konuşmasında herhangi bir taahhütte bulunmadığını, yalnızca görüşünü ifade ettiğini belirterek, “Bu kanun 1 Temmuz 2012'de yürürlüğe girecek. Hiç aklınızdan 'Bu kanun ötelenir mi' diye geçmesin. Hazırlığınızı, hesabınızı ona göre yapın. Kaygılanmanıza gerek yok. Hiçbir kanun kutsal metin değildir. İhtiyaçları gidermek için kanun çıkartılır. İş dünyasının ihtiyaçlarını gidermek, rekabet gücünü artırmak ve kayıt dışı ekonomiyi önlemek için çıkartılmış olan bu kanunla ilgili bu eleştirel süreci de çok faydalı buluyorum” diye konuştu.