Güncelleme Tarihi:
Ekonomik güven endeksindeki düşüş, tüketici, reel kesim (imalat sanayi) ve hizmet sektörü güven endekslerindeki düşüşlerden kaynaklandı.
Endeks, tüketici güven göstergesi ile mevsim etkilerinden arındırılmış imalat sanayi (reel kesim), hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ilişkin güven göstergelerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşuyor. Alt endeksler her ayın ilk iki haftasında derlenen veriler kullanılarak hesaplanıyor.
Ekonomik güven endeksinin 100'den büyük olması ortalama üzeri güveni; 100'den küçük olması ise ortalama altı güveni göstermekte.
TÜİK endeksin, ekonomik büyümeye ilişkin olarak diğer ekonomik göstergelere kıyasla daha erken bilgi sağladığından öncü bir gösterge olduğunu belirtiyor.
HABER VİDEOLARINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
EKONOMİK BEKLENTİLERİ KÖTÜMSER
XTB Menkul Değerler Araştırma Müdürü Arzu Toktay, " Kasım ayında 86,5 olarak gerçekleşen ekonomik güven endeksi Aralık ayında düşüş ile 70,5 olarak gerçekleşti. Öncesinde açıklanan reel sektör güven endeksi ardından ekonomik güven endeksinde gerileme yılın son çeyreğinde ekonomik aktivitede canlanma beklentisini törpülüyor. Üçüncü çeyrekte daralma ardından son çeyrekte ekonomik büyümede beklenen ivmelenme istenilen ölçüde olmayabilir. 2016 yılında yüzde 3 civarında büyümesi beklenen Türkiye ekonomisi bu seviyenin altında kalabilir. Ekonomik güven endeksinde ki gerilemenin endeksin alt kalemleri olan imalat sanayi, hizmet sektörü ve tüketici güveni kaynaklı oluşu da topyekûn bir kötümserliği işaret ediyor" dedi.
Türk Lirası’nın değer kaybı, son yapılan zamlar ve dolaylı vergilerin enflasyonist etkisi, bankacılık sektörü için yükselen borçlanan maliyetleri ve reel sektörün yüksek döviz borcu düşünüldüğünde endeksteki gerçekleşmenin sürpriz olmadığını belirten Toktay, "Ekonomik aktivitenin yavaşlaması ya da hızlanması büyük ölçüde tüketicinin ve reel sektörün iyimser beklentileri ile ilişkili. Gelinen noktada hükümetin ve ekonomi yönetimin aldığı önlemlerin ekonomiye fayda olarak geri dönmesi için öncelikle ekonomiye güvenin tesis edilmesi gerekiyor" şeklinde açıkladı.
XTB Menkul Değerler Araştırma Müdürü Toktay şöyle devam etti: "Bu anlamda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yılın ilk çeyreğinde küresel koşulları da dikkate alarak ekonomik bekleyişi bozacak gelişmelere müdahalede daha istekli olabilir. Bankanın döviz rezervlerin istenilen düzeyde olmayışı ile olası bir kur müdahalesinde faiz politikasının kullanılması tercih edilebilir. Yılın ilk çeyreğinde Amerikan Doları’nın güçlü seyrini koruması, gelişen ülke piyasalarından çıkışın devam etmesi ve piyasalarda reflasyon fiyatlaması enflasyonu yukarı çıkarken ekonomik aktiviteyi olumsuz etkileyebilir"
Bu şartlar altında hasar gören ekonomik güveni tesis etmek için daha cesur adımlar atılabileceğini söyleyen Toktay, " Büyüme, işsizlik oranı, ekonomik güven hepsi bir araya gelince Türk Lirası beklenen iyileşmeyi gösteremiyor. Dolar/TL paritesinin zayıf işlem hacminin olduğu bir haftada dahi 3,5000 altına gerilemeyişi, tahvil bono piyasasında alışların limitli kalması ve hisse senedi piyasasının sene sonu rallisine karılmakta ki çekincesi de ekonomiye ilişkin olumsuz bekleyişin bir sonucu diyebiliriz. 3,5500 üzerinde Dolar/TL paritesi 3,7200 üzerinde Euro/TL paritesi ve sepet kurda yükselişin devamı maliyetlerde yükselişin zamana yayılmasını sağlayacağından ekonomi negatif görülüyor" dedi.