Güncelleme Tarihi:
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), yılın ilk Yüksek İstişare Konseyi (YİK) son dönemlerin en yoğun katılımlı toplantısı oldu. TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik ve TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, hukuk devleti, adalet ve ifade özgürlüğü vurgusu yaparken yaşanan zorlu ekonomik durumdan çıkışın yolu olarak da hukuk demokrasi ve rasyonel politikaları gösterdi.
Bilecik, ülkenin zorlu bir süreçten geçtiğini ve en çok etkilenen ekonomi olduğu için ağırlıklı olarak ona yoğunlaşacağını söyledi. Bilecik, “Tüm bunları konuşmaya mecburuz. Çünkü; ‘Yanlışı gören ve önlemek için elini uzatmayan, yanlışı yapan kadar sorumludur.’ TÜSİAD siyasete hiç bir zaman karışmaz” dedi. Sorunların zora girildikten sonra çözülmeye kalkındığında çok daha büyük maliyetlere katlanılacağını kaydeden Bilecik, şöyle konuştu: “Hepimiz piyasaları, kur, faiz, enflasyon oranlarını takip ediyoruz. Hem dışarıdaki gelişmeler, hem de içeride uygulanan genişlemeci politikalar, göstergelerde ciddi bozulmalara yol açtı. Yüksek enflasyon ve ağır borç problemi nedeniyle, Türkiye ekonomisindeki dengeler hayli kırılgan hale gelmişti. Tasarruf oranlarımız, büyümemizi finanse etmekte yetersiz kalıyor. Dış borca bağımlıyız. Dış borç, kamu ya da özel sektör hepimiz için kur riski taşıyor.”Bilecik, yapısal reformlarla yabancı kaynak bağımlılığını azaltmayı istediklerini ancak bugünkü durumun sebebinin reformların sürekli ertelenmesi olduğunu belirterek, “Çözümü ertelenen sorunlar, gelecekte daha büyük sorunlar olarak karşımıza çıkar. İçinde bulunduğumuz gerçeği kabul etmemiz ve bu gerçeğe uygun politikalar üretmemiz gerekiyor. Çünkü ekonomide mucizeler yoktur, gerçekler vardır. Ve hakikati istediğiniz gibi eğip bükemezsiniz” diye konuştu.
Bilecik, “Yüksek büyümeyi reform ve verimlilik artışlarıyla sağlayamadığımızda, parasal ve mali genişlemeyle; yani bol ve ucuz parayla büyüdüğümüzde, hep aynı sorunlarla karşılaşıyoruz: Yüksek cari açık, yüksek enflasyon. Yüksek büyümeyle ekonomimizin tekerlekleri hızlı dönüyor ama aynı anda yüksek cari açık ve yüksek enflasyon nedeniyle ekonomimiz patinaj yapıyor, ilerleyemiyoruz. Hatırlarsanız; ‘Sanayi 4.0 olmazsa dolar 4.0 olur’ demiştik. Dolar 4.5 lirayı bile geride bırakalı çok oldu. Olan, sürpriz değildir. İçinde bulunduğumuz durumun en yalın özeti budur.”
SORGULAMA BAŞLADI
BİLECİK, “Ekonomide dengelerin değişebileceğine yönelik en ufak bir sinyal geldiğinde hem dış hem iç piyasadaki oyuncular anında pozisyon değiştiriyorlar. Faizler ve kurlar her siyasi gelişmede hareketleniyor. Dünyanın tüm ekonomileri için geçerli bir gerçeği anımsatmak isterim; kural temelli, öngörülebilir politikalara dayanmayan günübirlik tedbir ve paketler, bir ülkenin ekonomisinin sürdürülebilirliğini sorgulanır hale getirir. Kurda gördüğümüz hızlı yükseliş, Türkiye ekonomisi için bu sorgulamanın başladığını gösteriyor. Bir an önce ekonomimize duyulan güveni yeniden tesis etmemiz gerekiyor. Aksi takdirde; ekonomimiz sert bir düzeltme ile karşı karşıya kalacaktır” dedi. Bilecik, Merkez Bankası tarafından atılan adımın bir nebze olsun rahatlık sağladığını dile getirerek, “Bundan sonraki süreçte istikrarı önceliklendiren politika ve söylemlerin devam ederek, ekonomi yönetimimizin uyum ve ahenk içerisinde politika yapım sürecini devam ettirdiğini görebilmeyi arzuluyoruz” dedi.
Bilecik, “Kurdaki artışların enflasyona etkisini azaltmak için akaryakıt ÖTV’sinde indirim; konut satışlarını artırmak için KDV’de indirim yapıyoruz. Vergisini ödemeyenleri affedip, borçlarını yeniden yapılandırıyoruz. Neredeyse her yıl yeni bir vergi affı var. Yüksek büyümeye rağmen vergilerimizi normal yollarla toplayamıyoruz. İhtiyacımız, güçlü bir vergi reformudur” dedi. Bilecik, cumhurbaşkanı adaylarından ekonomik programlarını paylaşmalarını isterken “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. Önce cetvelin düzgün olması gerekir” diye konuştu.
GERGİN HAVADAN KURTULMAK İSTİYORUZ
TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, Merkez Bankası’nın enflasyon ile mücadele için gerekli tüm adımları bağımsız bir şekilde atabilmesi gerektiğini belirterek, “TL’nin değerinde görülen ve vatandaşları büyük bir endişeye sevk eden baş aşağı gidiş karşısında Merkez Bankası tarafından yapılan müdahale, herkesi rahatlatmıştır” dedi. Özilhan, “En başta uzlaşma, barış ve istikrar istediğimizi bir kere daha vurgulayalım. 2007’den bu yana ortalama 12 ayda bir yapılan seçimlerden yorgun düştük. Toplumu geren, kamplaştıran, arkadaşı, arkadaşla, akrabayı, akrabayla, komşuyu, komşuyla karşı karşıya getiren bu gergin havadan kurtulmak istiyoruz. Enerjimizi Türkiye’mizi nasıl daha iyi yaparız, daha mutlu insanların ülkesi yaparız konusuna ayırmayı istiyoruz. Kafa kafaya verip tartışırsak, aşamayacağımız hiçbir sorunumuz olmaz” diye konuştu.
Özilhan, seçimler sonrası oluşacak siyasi iradenin devletin kurumsal kapasitesini güçlendirmesi, güçler dengesini sağlaması, bürokrasiyi liyakata göre ataması, hukuk devleti ve adalet yeniden tesis etmesi, çoğulcu demokrasiye inanması, ifade özgürlüğünü kabul etmesi ve laiklikte uzlaşması gerektiğine dikkat çekerek “Her dönem yeni mağdurlar ve yeni mağrurlar yaratmak yerine kimsenin mağdur ya da mağrur olmadığı bir toplum düzeni kurabilmeliyiz” dedi. Bütçe açığı zaten bozulma eğiliminde iken, seçim öncesinde açıklanan paketle bütçeye gelen ilave 24 milyar TL’lik ek yük, mali disiplin konusunda şüphelere neden olduğunu kaydeden Özilhan, “Makroekonomik dengeleri tesis edecek bir programın devreye sokulması gerekiyor” diye konuştu.