Güncelleme Tarihi:
İşte Uğur Gürses’in konu ile ilgili yaptığı değerlendirme:
Kutuplaşmış fay kırıklarında güven kaybı olan ülkede, sayılara elbise giydirmemeye dikkat etmeli; elbise değiştirirken de dikkat etmeli.
GÜVEN KAYBINI DA YARATIR
Şöyle bir fotoğraf beliriyor Türkiye gündeminde; işler iyiyken vitrin malzemesi olan ekonomik parametreler, işler kötüye gitmeye başlayınca değiştiriliyor, üzerine şal örtülüyor. Siyasal arenadaki kutuplaştırma zaten toplumsal yaşama da yansıyor ve müthiş bir güvensizlik beliriyorken, ekonomideki verilerde de ortaya çıkan bu eğilim, sayılara olan güveni de sarsıyor. Bu basit bir kamuoyu sunumu meselesi değil, tersine derin bir fay kırığında sayıların doğruluğu konusunda güven kaybını da yaratır.
REVİZYON HEP YUKARI YÖNLÜ OLUYOR
Özellikle ekonomik verilerde yapılan revizyonların, yöntem değişikliklerinin yapıldığında hatta öncesinden kamuoyuna iyi açıklanması gerekir. Son dönemde, milli gelir revizyonlarında yapılanların hep yukarı yönlü olması buna örnek.
‘VERİ FIRSATÇILIĞI’
Ya da Orta Vadeli Program’da nominal cari milli gelirin dolar olarak karşılığının, kur yükselişi nedeniyle düşecek olması zaten bekleniyor ve biliniyordu. Bunu koymayıp, satın alma gücü paritesi gibi hem vitrinde yüksek görünen, hem de hesabı kolay yapılamayacak bir göstergeye geçilmesi ‘veri fırsatçılığı’, kamuoyunu aldatmak demek.
KİMSE RESMİ VERİLERE GÜVENMEZ
İŞKUR’un verilerin toplanma sürecini değiştirmesi de öyle. Bunun herkesin gözünün içine sokacak kadar iyi anlatılması ve verilerin de geriye dönük revizyonu yapılmalıydı.Bunun sonu şuraya gider; kimse resmi istatistik verilerine inanmaz, güvenmez hale gelir. Bu da olabilecek en kötü durum olur.