Hisarcıklıoğlu, Ekonomi Gazetecileri Derneğince (EGD) Kocaeli'nde düzenlenen Kartepe Ekonomi Zirvesi'nde, “Değişen dünyaya hazırlanalım, 2011'i reform yılı yapalım” başlıklı sunumla Türkiye ekonomisini değerlendirdi.
Türkiye'nin 2009'da dünyada en hızlı daralan ilk 10 ülke içine girdiğini, ancak 2010 yılında dünyada en hızlı büyüyen ilk 5 ekonomi içinde yer aldığını dile getiren Hisarcıklıoğlu, krizde ekonomisi küçülmeyen, büyümeye devam eden ülkelere işaret ederek, “İnşallah hedefimiz oraya gelmek” dedi.
Krizde Çin, Endonezya Hindistan ve Polonya'nın büyüdüğünü, Türkiye'nin kriz öncesi üretim düzeyini yakalayan 24 ülke içinde 9. sırada bulunduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, “3 önemli başarı elde ettik bu dönemde... Büyümede, yatırımda, istihdamda 2010 yılında tarihi rekorlar kırdık. Ben bunu şöyle tarif ediyorum; ekonomide 3'lük atmaya başladık biz. Hani basketboldaki 3'lükler gibi biz de ekonomide aynı basketteki gibi üçlükler atıyoruz. Fakat bir şartımız var, sahamız düzenli hale getirildiği takdirde... Türk özel sektörü olarak üçlük atmaya başladık, üçlük atmaya da devam etmek istiyoruz. Çünkü bir hedefimiz, idealimiz var. İdealimiz, 12 yıl sonra ülkemizi dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına sokmak, en zenginler arasına girmek...” diye konuştu.
Bunun Türkiye açısından sevindirici olduğunu ancak, en çok sevindiren noktanın, özel sektör kaynaklı büyüme modelinin çok başarılı şekilde icra edilmesi olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, özel tüketim ve yatırımların 8,9'luk büyümedeki payının yüzde 10,1 olduğunu, dış ticaret açığı olmasaydı Türkiye'nin bu özel tüketim ve yatırımlarla çift haneli büyüme şansını yakalamış olacağını, en önemli noktanın bu olduğunu ifade etti.
Kamu yatırımlarının payının binde 8'de kaldığını, “Türkiye'nin ayağını aşağı çekenin” dış ticaret, ithalatla ihracat arasındaki fark olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “4,4'lük bir eksi büyüme kaydetmiş durumda... Eğer bu sıfır noktasında olsaydı çift haneli büyüyüp 13,3'lük bir büyüme gerçekleştirecektik ki tarihi bir rekor haline geçmiş olacaktı. Bu da bir şey gösteriyor ki devletimiz eğer istikrarı sağladığı zaman özel sektör ülkeyi büyütmeye devam ediyor” dedi.
Reel sektörün toparlandığını, İMKB'deki sanayi şirketlerinin faaliyet karında yüzde 25,3'lük artış olduğunu, finansal giderlerinde, faizler düştüğü için yüzde 13,8'lik bir azalma olduğunu ve bunun doğal sonucu olarak net karlılıkta 65,4'lük bir artış gerçekleştiğini dile getiren Hisarcıklıoğlu, Anadolu'da kar etmenin ayıp gibi algılandığını, oysa “Niye kar etmiyorsun?” sorusunun sorulması gerektiğini belirterek, “Yatırım istihdam demek. Karın düşmanı değil, hep birlikte zenginleşmemiz için karın dostu olmamız lazım” dedi.
MB'NİN KARARI
Bu yatırımların devamı için bankacılık sistemine ihtiyaç olduğunu, Türkiye'nin en önemli sorununun kaynak, birikmiş sermaye olduğuna dikkati çeken Hisarcıklıoğlu,
Merkez Bankası'nın zorunlu karşılıkları artırma kararına da değinerek, kararı genel olarak doğru bulduklarını anlattı. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:
“Ama yanlış bulduğumuz nokta şurası; muhakkak burada seçici davranması lazım. Cari açığı büyütmemek için alınan karar genel itibariyle doğru fakat seçici davranılıyor olması lazımdı. Büyümenin arkasında yatan
kredi hacmindeki reel artış, bu küçük, orta boy işletmelerde yaklaşık yüzde 50. Bu artış yatırıma dönüyor. Kararın özellikle tüketici kredilerini frenleme noktasında alındığı ifade edildi. Yüzde 32,9 oradaki artış. 'Selektif davranılsın' derken şunu demek istiyorum; Arkadaş sen tüketici kredilerindeki artıştan rahatsızsan o zaman tedbiri burada alıyor olmalıydın. Küçük ve orta ölçekli şirketlerin kredilerinde almamalıydın. Burada aldığın zaman yarın bunlar sermaye bulamadıkları için yatırım yapamayacak, yapamayınca Türkiye ekonomisi yazmış olduğu tarihi başarının altına doğru düşecek. Burada toptancı yaklaşımla yapılan uygulamayı doğru bulmuyorum. Muhakkak selektif davranılması lazımdı.”
EN BÜYÜK SORUN İŞSİZLİK2009-2010 aralık ayları itibarıyla istihdam sayısında 1 milyon 200 bin artış olduğunu, ancak daha sevindirici olanın özel sektörde sigortalı çalışan sayısının 1 milyon 100 bini bulması olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Yani Türk özel sektörü artık istihdamı kayıtlı yapar hale geldi. Yüzde 93'ü... Böyle bir rakamı eskiden söyleyebilmek, bununla gurur duyabilmek mümkün değildi. Büyük gurur duyuyoruz” dedi.
Türkiye'nin en önemli sorunun işsizlik olduğunu, burada hala kriz öncesinin bir puan üzerinde bulunulduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, 2 milyon iş bulma umudu olmayan kişiyle birlikte işsiz sayısının 5 milyon olduğunu, yılda 800 bin gencin de istihdam nüfusuna katıldığını kaydetti.
Yüzde 11'leri bulan işsizlik oranının Türkiye için yüksek olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, işsizlikle mücadele etmek için TOBB, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ve İŞKUR olarak kamu özel sektör işbirliğiyle Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri Projesini (UMEM'10) başlattıklarını anımsattı.
İkinci sorunlu alanın ise dış ticaret olduğunu, Türkiye'nin ihracatta hala kriz öncesi seviyeyi yakalayamadığını, bu seviyenin 18, 17 puan altında bulunduğuna işaret eden Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin 2009'da ihracatta dünya pazarından aldığı binde 82 oranın geçen yıl binde 76'ya düştüğünü, dünya ithalatından aldığı payın ise artışla 2009'da yüzde 1,11'den geçen yıl yüzde 1,21'e çıktığını ifade etti.
YENİ PAZARLAR AÇIĞI KARŞILAMADIİhracatın yüzde 50'sinin yapıldığı Avrupa ülkelerindeki toparlanmanın yavaşlığından dolayı ihracatta performans yapılamadığını, ancak firmaların krizden fırsat çıkararak kriz öncesi dönemde değerlendirilmeyen ülkelere ihracat yapar hale geldiklerini dile getiren Hisarcıklıoğlu, “Kristof Kolomb gibi yeni ülkeleri keşfetmeye başladık. Pazar çeşitlenmesi açısından da bunu çok olumlu buluyoruz ama kazanmış olduğumuz bu pazarlar, kaybettiğimiz pazarlardakini karşılamadı, en büyük sorunumuz bu...” diye konuştu.
İhracatın ithalat artışına yetişememesi nedeniyle Türkiye'nin üçüncü önemli sorunu olan cari açığın arttığını belirten Hisarcıklıoğlu, finansmanının neredeyse tamamının kısa vadeli kaynak kullanımıyla sağlandığı cari açığın bugüne kadar ulaşılamayan bir rakama çıkarak 50 milyar dolara, milli gelirin yüzde 6,6'sına ulaştığını kaydetti.
Cari açığı azaltmak için Türkiye'nin ithalatını azaltacak, ihracatını artıracak alanlara odaklanması gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Sanayi Bakanlığımızın son dönemde gündeme getirdiği sanayi stratejimizin hızla ara malı üretimini Türkiye'de yapılabilir hale getirecek bir stratejiye dönüştürüp Türkiye'nin yatırım teşvik politikalarını bunun üzerine oturtmamız lazım. O zaman, çift haneli büyümeleri otomatikman yakalayacağız, daha kolay zenginleşeceğiz” dedi.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin ev ödevlerinin cari açığı çözmek ve dünyayı iyi okumak olduğunu belirterek, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde odaklanması gerekenin üretiminin yanında ihracatını da artıran ülkeler arasında yer almak olması gerektiğini söyledi.