Ekonomi yönetimi ve kurumların proaktif adımları örnek oluyor

Güncelleme Tarihi:

Ekonomi yönetimi ve kurumların proaktif adımları örnek oluyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 17, 2020 11:46

Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi tarafından alınan kararlar ve ilgili kurumlarca salgın karşısında reel sektörü desteklemeyi amaçlayan proaktif adımlar dünyada izleniyor.

Haberin Devamı

Sağlık, sosyal ve ekonomik açıdan yeni normallerin oluşmasına neden olan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, hükümetlerin ve kurumların reel sektörü ve finansal piyasaları ayakta tutup tutamayacağını da sınıyor.

Kovid-19 salgını; dış ticaret, turizm ve iç talep kanalları üzerinden küresel büyümeyi olumsuz etkilerken, ABD, Avrupa Birliği (AB), Çin, Japonya ve İngiltere başta olmak üzere gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, krizden çıkışın yollarını arıyor.

Türkiye, salgının ilk görülmeye başlandığı mart ayında proaktif bir yaklaşım sergileyerek tüm kurumlarıyla reel sektöre ve KOBİ'lere destek adımlarını devreye aldı.

Reel sektörün ayakta tutulması için finans sektörünün üzerine düşeni yapmasını gerekli gören makroekonomik politika yaklaşımı, ABD'de de benimsendi.
Fed, salgının ekonomik etkilerini hafifletmek amacıyla uygulamaya koyduğu küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik kredi programı kapsamında bankaların başvurularını almaya başladı.

Fed'in Boston Şubesi, hafta başında yaptığı duyuruda, küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik kredi akışını desteklemek amacıyla hayata geçirilen Ana Cadde Borç Verme Programı'nı başlattığını açıkladı. Fed, Ana Cadde Kredi Programı ile KOBİ'lerin desteklenmesini amaçlıyor.

Japonya Merkez Bankası da mayıs ayının son haftasında KOBİ'lerin finansmanını desteklemeye yönelik yaklaşık 30 trilyon yenlik faizsiz ve teminatsız kredi fonunu devreye aldı. Banka, dün yaptığı açıklamada da salgının etkileri karşısında ek genişleyici önlemler almaktan çekinmeyeceği taahhüdünde bulundu.

KURUMLARARASI EŞ GÜDÜM POZİTİF AYRIŞTIRDI

Türkiye, bu dönemde, yeni hükümet sistemi içerisinde kamu idaresinde bir norm haline gelen hız, performans ve eş güdümün büyük avantajını yaşıyor. Türkiye, salgınla mücadelede de sağlık alanındaki başarısıyla dünyaya örnek oldu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi (FİKKO) tarafından alınan kararlar ve ilgili kurumlarca salgın karşısında reel sektörü desteklemeyi amaçlayan proaktif adımlar dünyada izleniyor.

Türkiye'de salgınla mücadelenin başından beri reel sektöre destek esas alınırken, hem istihdamın devamlılığı hem de reel sektör firmalarının nakit akışı desteklendi, finans sektörünün kaynakları bu dönemde ekonomik hayatın ihtiyaçlarına etkin şekilde yönlendirildi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ve diğer kurumlar, reel sektörün salgından etkilenmemesi ve bu dönemi en az hasarla atlatabilmesi için proaktif bir yaklaşım sergiledi.

REEL SEKTÖRE ÖNCELİK VERİLDİ

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nca yapılan düzenleme ile salgının etkisiyle nisan, mayıs ve haziran aylarında temerrüde düşen firmaların kredi siciline "mücbir sebep" notu düşülmesi mümkün hale getirildi. Söz konusu düzenlemelerle salgının etkilerinin firma kredi sicillerine yansıması ertelenerek reel sektör firmalarının krediye erişiminin sürdürülmesi ve firma nakit akışının devamlılığına katkı sağlanması hedeflendi.

"Ekonomik İstikrar Kalkanı" destek paketi kapsamında, Kredi Garanti Fonu (KGF) kefalet limiti ile kullandırılan krediler için Hazine desteği 25 milyar TL'den 50 milyar TL'ye, bu kapsamda kullandırılabilecek KGF kefalet limiti de toplamda 500 milyar TL'ye çıkarıldı.

BDDK'DAN REEL SEKTÖRÜ DESTEKLEYİCİ KARARLAR

BDDK, reel kesimin üretim ve istihdam açısından zorlandığı bu dönemde TL kaynakların verimli bir şekilde ve ağırlıklı olarak kamu ve özel kesimin finansman ihtiyacının giderilmesinde kullanılmasının önem kazandığına dikkati çekerek, bu çerçevede finansal kurum ve kuruluşlar tarafından uyulması gerekli kararları belirledi.

Kredi limiti olan firmaların, likidite ve nakit ihtiyacına yönelik taleplerinin hızlıca karşılanması ve kredi limitlerinin kullandırılmasında kısıtlamaya gidilmemesi uyarısında bulunan BDDK, kredi geri çağırma, mevcut kredi limitini kullandırmama, fiyat artırma, teminat şartlarını zorlaştırma, makul faiz oranlarıyla yeniden yapılandırma yapmama gibi uygulamalardan özenle kaçınılması gerektiğini vurguladı.

BDDK, kredilerin takip hesaplarına atılması için geçmesi gereken gecikme sürelerini 180 güne uzatırken, müşterilerin talebi halinde kredi anapara ve faiz ödemelerinin asgari 3 ay süreyle ötelenmesi dahil gerekli kolaylıkların sağlanması hususunda kuruluş birliklerine tavsiyelerde bulundu.

TCMB, LİKİDİTE İMKANI SUNDU

Merkez Bankası, koronavirüs salgınının olası ekonomik ve finansal etkilerine karşı reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamını teminen bankalara hedefli ilave likidite imkanları tanıdı. Bu kapsamda alabilecekleri azami fon tutarını, reel sektöre sağladıkları ve sağlayacakları kredi tutarlarıyla ilişkilendiren TCMB, ihracatçı firmaların finansmana erişimini desteklemek amacıyla ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredilerinde vade ve miktar genişlemelerine gitti.

TBB de koronavirüs salgınının olumsuz ekonomik etkilerini sınırlamak amacıyla kaynak imkanları ve kredi limiti dikkate alınarak kurumsal firmaların, KOBİ'lerin ve bireysel kesimin kredi taleplerinin hızlıca değerlendirilmesi ve karşılanmasını, krediye erişim imkanlarının ve kredi koşullarının iyileştirilmesini tavsiye etti.

Kamu bankaları öncülüğünde özel bankalar ve katılım finans kurumları da salgın sürecinde reel sektöre, KOBİ'lere uygun destek paketleriyle yardımcı oldu.

"TÜRKİYE, SORUNLARINA YÖNELİK GÜNCEL ÇÖZÜMLER GELİŞTİRDİ"

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Halis Kıral, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünya ekonomisindeki rolü giderek artan ve Türkiye'de 1980'lerden sonra desteklenmesine yönelik çalışmaların ivmelendiği KOBİ'lerin, Kovid-19 salgını sürecinden en fazla etkilenen kesim olduğunu vurguladı.
Türkiye'de KOBİ'lerin; işletmelerin yüzde 98'inden fazlasını, istihdamın da yüzde 80'ine yakınını oluşturduğunu belirten Kıral, salgın nedeniyle işlerin neredeyse durma noktasına gelmesi ve öngörülemez bir tablonun ortaya çıkması nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi KOBİ'lerin, nakit akışını sağlamakta zorluklarla karşılaştığını ve likidite sıkışıklığının ortaya çıktığını kaydetti.

Kıral, bu dönemde gerek bankaların kredi kanallarını bu kesime açması gerekse de kamunun KOBİ'lere ihtiyaç duyulan teşvikleri sağlaması için farklı adımların atıldığını söyledi.

Yurt dışında salgın döneminde atılan adımlara bakıldığında, işletmelere teşviklerin, ihtiyaç duyduğu likiditenin sağlanması ve sorunlu şirket tahvil alımları gibi desteklerin öne çıktığını aktaran Kıral, şöyle devam etti:

"Türkiye'de bunlara ek olarak istihdam kanalının da desteklenmesi için işletmelere işten çıkarmamaları koşuluyla verilen teşvikler olduğu göze çarpıyor. Bu anlamda kısa çalışma ödeneği gibi dönemin sorunlarına yönelik güncel çözümlerin geliştirildiğini de görüyoruz. Kısacası, salgın sürecinde kamu tarafında proaktif bir yaklaşımla ihtiyaçlar karşılanmaya çalışılıyor."

Kıral, kamu bankaları öncülüğünde Merkez Bankası'nın faiz indirimleri ile birlikte KOBİ'lerin, esnafın ve bireylerin kısa vadeli finansman sorunlarının aşılabilmesi için önemli destek paketleri açıklandığını bildirdi.

BDDK'nın, bankaların Türk lirası ve yabancı para likidite yönetimlerinde esnekliğin artırılmasına, reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamının sağlanmasına ve salgın nedeniyle etkilenen mal ve hizmet ihracatçısı firmaların KOBİ odaklı yaklaşımla geniş kapsamda desteklenmesine yönelik ilave tedbirleri kapsamında aldığı aktif rasyosu kararının, bankaların kredi verme iştahını yeniden artırdığına işaret eden Kıral, şunları kaydetti:

"Salgının tamamen kontrol altına alınmasının ardından ertelenmiş yatırım taleplerinin hayata geçişi ve bol likidite ortamı, kredi kanalıyla istihdama ve büyümeye katkı sunmaya devam edecek. Küresel düzeyde düşük faiz politikasının uzun süre devam edeceği yerelde de düşük faiz politikasının banka maliyetlerini daha yönetilebilir ve sürdürülebilir kılması, orta ve uzun vadede olumlu bir perspektif sunmaktadır."

BAKMADAN GEÇME!