Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 2001 00:00
KENDİMİZİ kandırmayalım. Ekonomide işler kötüye gidiyor. İşlerin kötüye gitmesi de kaderimiz değil. Yanlışta ısrar ettiğimiz için bu durumdayız.
Döviz kuru tutulamıyor. Bu politikalarla tutulamaz da.
Dolar 1 milyon 400 bin liraya indi diye sevinmiştik. Her gün 15-20 bin lira artarak dün yine 1 milyon 500 bin lira civarına çıktı. Paramızı pul ederken para otoritesinin itibarını da ayaklar altına alıyoruz.
Merkez Bankası'nı hükümetten ve Hazine'den bağımsız yapacağız diye bir yasa çıkardık. Bu çerçevede Merkez Bankası'nın bastığı paranın iç ve dış değerinin istikrarı yönünde politikalar uygulamasının hukuki temellerini oluşturduğumuzu sandık. Yanılmışız. Merkez Bankası'nı belki Türk Hükümeti'nden bağımsız yapıyoruz ama bu kez de IMF'ye bağımlı kıldık. Merkez Bankası yanlış politikaların aleti oluyor.Merkez Bankası ringde eli kolu bağlanmış boksöre benziyor. Gelen vuruyor, giden vuruyor. O da sesini çıkarmıyor. Ama, mutlaka içi kan ağlıyor. Çünkü, son altı aydır mali piyasalarda gözlenen gelişmelere hiçbir Merkez Bankası seyirci kalamaz. Bizim Merkez Bankası yediği yumruklardan haz alır bir görünüme itildi.GİDİŞATÜretim hızla düşüyor. İşsizlik rakamlara dökemediğimiz boyutlarda artıyor. Uygulanan politikalarla enflasyonu indirmek değil, yükseltmenin mücadelesini veriyoruz. İhracatımız artıyor diye seviniyoruz. Fakat, ihracat artışının büyük bir kısmının stokların eritilmesiyle sağlandığını göz ardı ediyoruz. Çünkü, içinde bulunduğumuz ortamda ihracatçının da üretim yapması zorlaştı. Üretemeyen ekonomi ihracat da yapamaz.Şu sıralarda dış ödemeler dengesinde cari işlemler dengesinin tahminlerin de ötesinde fazla vermesi iyi bir gelişmeymiş gibi gösteriliyor. Bu da yanıltıcı. Döviz dengesinin fazla vermesi ekonomideki iyi gidişin bir sonucu değil, kötü gidişin bir yansımasıdır. Ekonominin en fazla kaynak sıkıntısı çektiği bir dönemde, artan cari işlemler fazlasıyla yurtdışına kaynak ihraç ediyoruz.Ekonomide dibe vurmak diye bir şey yoktur. Dibin de dibi vardır. Dip bataklıktır. Battıkça daha çok batılır. O nedenle, dibi bulduğumuz varsayımı ile ekonominin kendinden bir düzelme sürecine gireceğini beklemek yanlış olur. Geçmiş deneyimler kendi kendine krizden çıkmanın mümkün olmadığını göstermiştir.Türk parası çok değer kaybettiği için yabancı sermayenin oluk oluk geleceğini düşünmeyelim. Paramızın daha da değer kaybedeceği beklentisi oldukça yabancı sermaye de Türkiye'deki mallar ne kadar ucuz olursa olsun gelmekte tereddüt eder.AKTİF OLMAKİçine düştüğümüz bataklıktan kurtulmak için aktif olmak zorundayız. İlk aşamada aktif olmanın yolu da kurlarda kalıcı bir istikrarın tesis edileceğine yönelik beklentilerin artırılmasıyla olacaktır. Yani, Merkez Bankası'nı elini kolunu çözüp boks yapmak için ringe çıkartmamız gerekiyor. Bu çözüm için yeterli değildir, ama çözümün ‘‘olmazsa olmaz’’ ön şartıdır.Bizlerin görevlerinden biri de yetkilileri uyarmaktır.
button