Sadi ÖZDEMİR
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2005 00:00
Babasıyla 1970’lerde NATO’nun, Türk ordusunun, Sümerbank’ın ve daha pek çok kurumun resmi ‘giyim müteahhidi’ olan Metin Kayran, 1999’dan beri çocuklara giysi dikiyor. Fransızca ‘kedi yavrusu’ anlamına gelen Chaton markasıyla 3.5 milyon Euro ciro yakalayan Kayran, üretiminin yüzde 70’ini ihraç ediyor.
TÜRK girişimcisinin konfeksiyondaki ‘fasoncu’ kimliği yavaş da olsa ‘marka’ya doğru dönüşüyor. Babasıyla birlikte 1970’lerde NATO’nun, Türk ordusunun, Sümerbank’ın ve daha pek çok resmi kurumun ‘giyim müteahhidi’ olan Kayserili Metin Kayran, 1999’dan beri çocuklar için giysi dikiyor. Fransızca ‘kedi yavrusu’ anlamına gelen Chaton markasıyla yılda 3.5 milyon
Euro ciro yakalayan Kayran, üretiminin yüzde 70’ini ihraç ediyor. Fransız Koleji ve Fransızca Öğretmenliği mezunu eşi Funda Kayran ile 1988’de evlenen Metin Kayran çocuk sahibi olduktan sonra ‘Mahmutpaşa Üniversitesi’nde öğrendiği tekstil ve konfeksiyon mesleğine ‘çocuk giyiminde marka yaratarak’ devam etme kararı aldığını söylüyor.
İKİNCİ EL SATARMIŞ:
Metin Kayran şöyle başlıyor anlatmaya: ‘Ben 46 yaşındayım, Kayseriliyim ve ticareti Mahmutpaşa’da öğrendim. Ailemizde ticaret geleneği 1940’lı yılların başında Kayseri Sipahi Pazarı’nda dedemiz Tüccar Ahmet Ağa ile başlar. O zamanlar kaçak kıyafetler olurdu. Dedem ikinci el giysiler satarmış. Daha sonra ailemiz Sivas’a göçmüş.’
KAYSERİ-SİVAS KAVGASI:
Metin Kayran’ın ailesi Sivas’ta sadece 2 yıl yaşayabilmiş çünkü tam o sıralar Kayserispor-Sivasspor kavgası başlamış ve iki il arasındaki düşmanlık çirkin bir hal alınca Kayran Ailesi bu defa da Sivas’tan Ankara’ya göçmüş. Metin Kayran’ın babası burada Kayserililer için Emmi Gazetesi’ni çıkarmış. Bu gazetenin yayın hayatı 5 yıl kadar sürmüş. Sonra da aile İstanbul’a demir atmış. 1960’ta Sultanhamam-Mahmutpaşa’da 12 metrekarelik bir dükkan kiralayan Kayran Ailesi kumaş, konfeksiyon üretim ve bayiliğine başlamış. 1980-1995 arasında NATO, ordu, Sümerbank gibi kurumların ihalelerine giren ve giyim müteahhitliği yapan Kayran Tekstil’deki 3 kardeş de hem çalışıp hem okumuş.
1990’DA BABADAN AYRILIK: Metin Kayran, babasıyla birlikte Mahmutpaşa’daki 20 yıllık beraberliğine 1990’da son verir ve kumaş ticaretiyle yoluna devam eder. Narin’in Bossa’nın bayiliğini sürdürür. 1999’da ise 2 çocuklu bir aile olarak çocuk giyimi üretmeye karar verirler. Fransız Koleji ve Fransızca öğretmenliği mezunu eşi Funda Kayran’ın da katkılarıyla bir marka projesi geliştirirler. Fransızca kedi yavrusu anlamına gelen Chaton adıyla A Plus için çocuk giyimi üretmeye başlayan Kayran Tekstil ilk ihracatını da Lübnan’a yapar. Metin Kayran ilk ihracatın öyküsünü de şöyle anlatıyor: ‘İnanılmaz bir tesadüf sonucu ihracata başladık. Eşimin Fransız Konsolosluğu’ndaki bir arkadaşı Lübnan’a hediye götürmek ister ve bizim Chaton ürünlerinden alır. Lübnan’da ürünler çok beğenilince hediye sahipleri Lübnan’da bir çocuk mağazası açtılar ve biz de ihracata başladık. Sonra; Romanya, Ukrayna, İsrail, Bulgaristan’da temsilcilikler kurduk. Şu anda Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, İsrail, Özbekistan, Azerbaycan, Makedonya, Senegal, Surinam, Mısır, Ürdün, Arabistan’a özel koleksiyonlar yapıp gönderiyoruz.’
Kayserili hem tüccar oluyor hem de okuyor METİN Kayran, eskiden Kayserililerin ‘okumak yerine ticarete’ yöneldiklerini ancak ikinci kuşakta bu durumun büyük ölçüde değiştiğini söyledi. Kayran, ‘Artık Kayserililer hem okumuş hem de tüccar. Buna çok özen gösteriyoruz. Mesela biz 3 kardeşiz üçümüz de okuduk. Kızkardeşim öğretim üyesi oldu hatta ağabeyim profesör. Baba firmamız Sümer Konfeksiyon’du ve 1970’lerde Mithat, Altınmakas, Hatemoğlu gibi firmalarla yarışıyorduk. Onlar markalaştı. Kadın, erkek çocuk konfeksiyonunda çok yönlü üretimler yapıyorduk. Biz farklı bir yola girdik. Chaton olarak 50 ilde 200 ilçede satışımız var.’
10 atölye bize çalışıyorKAYRAN Tekstil’in tek markasının Chaton olduğunu söyleyen Metin Kayran, ‘Biz tasarımı, model aşamalarını, kesimi, ütü, paket ve finişi yapıyoruz. Dikimi fason olarak yaptırıyoruz ama onlar da sadece bize dikerler. Böyle 10 atölye bize çalışıyor ve oralardaki istihdam 300 kişi. Biz de doğrudan istihdam ise 62 kişi’ diyor. Kayran, markaya yatırımın Çin’in tekstil ve konfeksiyondaki etkinliği düşünüldüğünde daha da önem kazandığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: ‘Biz Rusya, Ukrayna, Kosova, Bulgaristan, Kıbrıs, İsrail, Yunanistan, Amerika, Norveç, Barbados, Trinidat’a kadar ihracat yapmış bir markayız. Bunun için dünya fuarlarını çok yakından takip ediyoruz. Bugün Chaton için 3 stilist çalışıyor. Şimdilik dış giyim üretiyoruz. Ayakkabı, çorap ve iç çamaşırı da yapmak istiyoruz. Chaton Shop’lar açacağız. İşimiz büyüyecek. 2005 için 5 milyon
dolar ciro hedefi koyduk.’
Lotto, franchisingle Türkiye’ye yayılacak
İTALYAN spor giyim markası Lotto, Türkiye’de franchising yöntemiyle mağazalarını yayacak. İlk mağazasını Cevahir Alışveriş Merkezi’nde açan Lotto Türkiye Genel Müdürü Veysel Öğrünç, 2006 programında perakende sektörü ve shoplara ağırlık vereceklerini belirterek, Ankara, İzmir ve İstanbul’da franchising vereceklerini söyledi. Öğrünç, şu anda Türkiye genelinde 360 satış noktasında ürünlerinin bulunduğunu ifade etti. Logosu, tenis ve futbol sahasını sembolize eden Lotto İtalya’da 1973’te tenis ayakkabıları üretimiyle işe başladı ve kısa zamanda Avrupa’da yayıldı. Firmanın Türkiye lisansörlüğünü 2000 yılında Linteks Tekstil Ürünleri San ve Tic. A.Ş’nin sahibi Cemal Bilgin Güllüoğlu’nun 2003’te vefatı üzerine aynı şirket Kemal Bilgin Güllüoğlu, Veysel Öğrünç ve Nurullah Tuna yönetiminde lisansörlüğü sürdürüyor. Lotto İtalya, spor giyim koleksiyonun yüzde 85’ini (Polyester) Endonezya, Vietnam ve Çin’de yaptırıyor. Üretimin geri kalan kısmı (Pamuklu) Türkiye’de gerçekleşiyor. 2004 yılı dünya cirosu 256 milyon Euro olan Lotto’nun Türkiye Genel Müdürü Öğrünç, 2004 Türkiye cirosunun 7.4 milyon Euro olduğunu ve ifade etti. Lotto Türkiye’de 50 kişi çalışıyor. Lotto dünyaca ünlü sporculara sponsorluğu ile da tanınıyor. Navratilova, Becker gibi seri başlarını kimseye kaptırmayan Lotto, Van Basten, Gullit gibi çok ünlü isimlerin de sponsorluğunu yaptı. Lotto Türkiye’de de süper ligde 5 takımı giydiriyor.
Hazer Baba’ya BM’den ‘örnek işletme’ ödülü
TÜRKİYE’nin en eski tatlı markalarından Hazer Baba dünya markası konumunu güçlendiriyor. Türk lokumunu dünyanın en hijyen en modern tesislerinde üretme iddiasını başaran Hazer Baba’nın geleneksel ürünleri Harrods, Selfridges, Lafayatte, Leclerc, Carrefour, Fortnum and Mason gibi ünlü perakende-mağaza zincirlerinin raflarında toplam 30 ülkede satılıyor. HACCP ve BRC belgelerinin yanısıra işletme kalitesini simgeleyen ISO 9001:2000 belgesi de alan Hazer Baba Gıda Sanayi İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi son olarak Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından verilen Örnek İşletme ödülü aldı.
Temo, 2 fabrikayla 42 ülkeye mobilya satıyor
TÜRKİYE’nin mobilya merkezi İnegöl’de ev mobilyaları üretimi için 7 yıl önce kurulan Temo mobilya, bu sürede 2 fabrika kurdu ve 33 bin metrekarelik üretim alanına ulaştı. 400 kişilik personeliyle üretim yapan şirket 42 ülkeye mobilya ihracatı yapıyor. Temo Mobilya yakında üçüncü fabrikanın temelini atacak ve ihracat yaptığı ülke sayısı 50’ye çıkaracak. Temo Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı A. Kemal Tuna, ‘Üretimimizin yüzde 25’ini ihraç ediyoruz. Hedefimiz bu oranı yüzde 50’ye çıkarmak. Afganistan, Irak ve İran’a modern mobilya veriyoruz. Avrupa’da ise klasik mobilyaya yöneliş var’ dedi. Tuna, 2005 yılında 20 milyon dolarlık bir ciro hedeflediklerini kaydetti.