Sadi ÖZDEMİR
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2005 00:00
Babası Sezai Öztiryaki’den bakır ustalığını öğrenip 1949’da İstanbul’da atölye kuran Muharrem Öztiryaki’nin çocukları, endüstriyel mutfakta dünya devi yarattı. Ozti markalı ürünler, 86 ülkeye ihraç ediliyor. Tahsin Öztiryaki, ‘Çin’e de ihracata başladık. Hedefimiz 120 ülkeye ihracat yapar hale gelmek’ dedi.
TÜRK sanayisinde ‘marka aileler’ arasında yer alan Öztiryaki Ailesi’nin öyküsü Bolu Gerede’de başlıyor. Dede Sezai Öztiryaki bir bakır ustası olarak bakır kaplar yaparken oğlu Muharrem’i de aynı meslekte yetiştirdi. 1949’da İstanbul’a göçüp Beyazıt’ta atölye açan Muharrem Öztiryaki de oğulları Aydoğan, Yusuf ve Tahsin’i de aynı gelenek içinde yetiştirdi ama üçüncü kuşak, sanayici olmayı başardı ve bugün 70 milyon
dolar ciro yapan 86 ülkeye ihracat gerçekleştiren 5 tanesi yurtiçinde 1 tanesi de Rusya’da 6 fabrikalı bir sanayi devini yarattı.
DEDE TENCERE, BABA ÇAYDANLIK:
Tahsin Öztiryaki, şöyle başlıyor anlatmaya: ‘Bizde birinci kuşak dedemdir ama sanayiye adımı babam attığı için bizler kendimizi ikinci kuşak sayıyoruz. Sezai dedemiz zamanında babamız, onun zamanında da ağabeyim Aydoğan (rahmetli), Yusuf ve ben çıraklık yaptık. Gerede bakırcıları ve dericileriyle meşhurdur. Dedem 1935’lerden itibaren orada bakırcı ustasıydı. Babam ise 1949’da İstanbul’a göç etti ve Beyazıt, Bakırcılar Çarşısı’nda bakırcılığa başladı. El yapımı dövme tencere yapıyordu. Sonra çaydanlığı da ekledi. Çaydanlığa ismini yazardı, imzasını atardı.’
1978’DE IRAK’A İHRACAT: Tahsin Öztiryaki, ‘Babamla birlikte ağabeyim Aydoğan ve Yusuf birlikte çalıştı. Babamdan sonra da üç kardeş bir kollektif şirket kurduk’ diyor. Öztiryaki, bir süre sonra büyük
yemek taşıma kapları imalatına girdiklerini belirtiyor ve ‘1978’den itibaren Irak’a ihracata başladık. Ordu mutfaklarına büyük tencereler, çadır direkleri, mataralar sattık’ diyor. Öztiryakiler endüstriyel mutfak talebinin patlamasına neden olan 1980’lerdeki ‘turizm yatırımları’ döneminde hızlı büyümeyi başarır. Tahsin Öztiryaki, şöyle devam ediyor: ‘Özal ile birlikte turizm yatırımları başladı. Biz de o zaman otellerin mutfak eşyalarına odaklandık. Belek’in ilk 8 otelinden 6’sının mutfağını biz yaptık. Bazı ürünleri ithal ettik onların imalatına başladık. Paslanmaz çelikten mutfak eşyalarını geliştirdik.’
MERCEDES BAGAJINDA FUARA: Tahsin Öztiryaki, dışa açılmanın en önemli adımı olan fuarlara firma olarak ilk kez 1988’de katılmaya başladıklarını söylüyor. İlk yurtdışı fuara katılmak için Almanya’ya 1973 model manda kasa bir Mercedes ile gittiklerini ve fuarda 6 metrekarelik bir standda sergileyecekleri ürünlerin hepsinin bu Mercedes’in kasasına sığdığını anlatıyor. Şu anda binden fazla farklı ürün üreten Öztiryakiler yılda 17-19 uluslararası fuara katılıyor ve yüzlerce metrekarelik standlarda sergilenen ürünleri TIR’larla taşınıyor.
5 fabrikada 1050 kişi çalışıyor, Rusya’da da üretim yapıyoruz
ÖZTİRYAKİLER’in endüstriyel mutfakta bulaşık makinesi, buzdolabı, pişirme ekipmanları, tencereler, küvetler, açık büfeler, masalar, sandalyeler ürettiğini belirten Tahsin Öztiryaki, 1980’lerde yüzde 80’e 20 olan ithalat üretim oranının şimdi yüzde 90’a 10 üretim lehine değiştiğini söylüyor ve ‘Şu anda Beylikdüzü’nde 52 bin metrekaredeyiz. Çalışan sayımız 1050. Bursa, Antalya, Tuzla, Topkapı ve Beylikdüzü fabrikalarımız var. Rusya’da da 5 yıldır üretim yapıyoruz. Orada da 50 kişi çalışıyor. Bugüne kadar 1000 tesisin mutfağını yapmışızdır. Mesela şu anda Burger King’lerin 110 tanesinin mutfağını biz imal ediyoruz. Divan Bistro’ları da biz yapıyoruz. İstanbul’daki birçok 5 yıldızlı otelin, İsviçre’de göl kenarındaki 3 önemli restaurantın, Almanya, Rusya, Kazakistan, Azerbaycan ve daha pek çok ülkeki prestijli yerlerin mutfaklarını biz kurduk’ diyor.
Dünyanın gazı, memesi bizim Ar-Ge’deÖZTİRYAKİLER’in Ar-Ge’sinde ilginç denemeler yapılıyor. Tahsin Öztiryaki, ‘Bizim Ar-Ge’de dünyanın her yerinde kullanılan gazlar ve standartlar var. Hangi ülkeye ne gidecekse burada test edilir. Çünkü o ülkedeki gaz standardına uymak demek onun memesi, adaptörü, boru çapı demek. Onları burada yapıyoruz. Dünyanın gazı burada yani’ diyor. Öztiryaki, üretim için ayda 400-500 ton arası paslanmaz çelik kestiklerini, yakında İtalyanları şaşırtacak yeni ürünlerle piyasaya çıkacaklarını da belirtiyor ve şöyle devam ediyor: ‘Derin sıvama konusunda, tek parçadan paslanmazda dünyada ilk üçe giriyoruz. İtalyanlara bu özelliğimizle çok önemli fark atacağız. Onların kaynakla yaptığı ürünleri biz, presle yapabiliyoruz. ’
Ciro 80 milyon dolara gidiyor Çin’e ihracata başladıkTAHSİN Öztiryaki, 2004’te 70 milyon dolar ciro yaptıklarını bu yıl 80 milyon dolar beklediklerini söylüyor. Öztiryaki, şöyle konuşuyor: ‘Ürettiğimizin yüzde 70’ini ihraç ediyoruz. Yılda 18-19 fuara katılırız. Pazar olarak Fransa’da Polonya’da çok güçlüyüz. Yunanistan’da da güçleniyoruz. Çin’de bir distribütör ile anlaşma imzaladık. Yıllık 500 bin dolarlık satış taahhüt ettiler ama bu rakımı çok aşacağız. İlk konteyner yüklendi. Çinli’ler geldiler, fabrikamızı gezdiler ve iyi bir anlaşma yaptık. Ozti markasıyla 86 ülkeye ihracat yapıyoruz. Hedefimiz 120 ülkeye ihracat yapabilmek.’
Anadolu’daki Avrupa Eskişehir’de toplanıyor
DOĞAN Yayın Holding (DYH) tarafından ‘Marka Güçtür’ ana teması ile başlatılan Anadolu’daki Avrupa Toplantıları’nın ondördüncüsü, yarın Eskişehir Sanayi Odası (ESO) ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi ev sahipliğinde Eskişehir’de düzenleniyor. DYH bünyesindeki tüm medya şirketleri, ESO üyeleri ve bölge sanayicileri ekonomisi ile önemli bir merkez haline gelen ve Türkiye’nin en büyük organize sanayi bölgesine sahip olan Eskişehir’de buluşacak.
‘Şehirlerin, bölgelerin ve bölge sanayicilerinin markalaşma çabalarına ışık tutmak ve bu alandaki çalışmalara destek olmak hedefiyle düzenlenen ‘Anadolu’daki Avrupa Toplantıları’, potansiyeli yüksek kuruluşlara ulaşarak ekonomiye katkı sağlayacak yeni markalar yaratılmasını hedefliyor. ESO Başkanı Savaş Özaydemir, ‘Bir marka ticari anlamda güç haline gelebilmesiyle o işletmeye zenginlik sağlar. Zenginlik sağlayan markaların artması ise ülke imajı için önemlidir. Bu anlamda markanın önemini vurgulayan bu toplantıların özellikle Anadolu’da düzenlenmesi çok önemlidir. Bu bilinçle, Anadolu’daki Avrupa Toplantılaırnın birini de Eskişehir’de düzenlediklerinden dolayı Doğan Yayın Holding’e teşekkür ediyoruz’ dedi.
DYH Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ da ‘Anadolu yolculuğumuza hem ülke ekonomisini büyütecek, hem de bu büyümeden herkesin faydalanmasını sağlayacak markalar yaratılması için üzerimize düşen görevleri yerine getirmek hedefiyle başladık ve büyük heyecanla devam ediyor’ dedi.
Sanayide büyük buluşma 25 Kasım’da başlıyor
İSTANBUL Sanayi Odası (İSO)’nın ‘Sürdürülebilir Rekabet Gücü ve Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde Türk Sanayi’ temasıyla, düzenleyeceği IV. Sanayi Kongresi; 25 - 26 Kasım 2005 tarihlerinde, Cevahir Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Kongre’de; açılış oturumu ile birlikte toplam 12 oturum yapılacak ve bu oturumlarda 13’ü uluslararası, 53 konuşmacı yer alacak.
4’üncü Sanayi Kongresi’ne Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan konuk konuşmacı olarak katılacak ve ‘Avrupa Birliği’ne Uyum Sürecinde Türkiye Ekonomisi’ konusunda değerlendirmelerde bulunacak. Kongrenin ikinci gününde Hollanda Delft Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Avrupa Sanayi Araştırmaları Birliği-EIRMA’nın Yönetim Kurulu Üyesi ve Eski Başkanı olan Prof. Dr. Hans de Wit de ‘Firmalarda Yenilikçilik Kültürü ve Yenilikçiliğin Rekabet Gücüne Etkileri’ konusunda bilgi ve deneyimlerini paylaşacak. Kongrenin kapanış oturumunun sonrasında ise 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ‘Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakere süreci ve bu süreçte sanayinin yeri ve rolüne’ ilişkin değerlendirmelerde bulunacak.