Sadi Özdemir
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2007 00:00
Trende çikolata, şekerleme satan çocuğun, 6 tane fabrikası olduBABASI bir çikolata fabrikasında işçiyken, Sirkeci Halkalı treninde seyyar çikolata ve şekerleme satarak ticarete başlayan Mustafa Kadiroğlu’nun (sağdaki) bugün; dördü Yenibosna’da ikisi Azerbaycan’da 6 tane çikolata, bisküvi ve şekerleme fabrikası bulunuyor. Türkiye’den 100 ülkeye ihracat yapan Elvan Gıda 2006’da Türkiye’de 65,
Azerbaycan’da 15 milyon
dolar ciro yaptı.
PASTANECİLERİYLE ünlü Kastamonu’dan 1936’da İstanbul’a gelen ve Şark Çikolata fabrikasına giren Ahmet Hamdi Kadiroğlu’nun oğlu Mustafa, ticarete ilk kez babasının işçi olarak çalıştığı fabrikadan aldığı çikolata ve şekerlemeleri Sirkeci Halkalı banliyö treninde seyyar tablada satarak başladı. Daha ilkokul öğrencisiyken 19.15 trenine kadar çikolata şekerleme satarak ailesine katkı sağlayan Mustafa Kadiroğlu’nun babasıyla birlikte atıldığı ticaret, bugün Türkiye’de 4, Azerbeycan’da iki olmak üzere 6 fabrikalı bir ’çikolata imparatorluğuna’ dönüştü. Mustafa Kadiroğlu şöyle başlıyor anlatmaya: "Rahmetli babam İstanbul’a gelmiş ve çikolata fabrikasında çalışmaya başlamış. Sonra ailesini yani bizi İstanbul’a getirdi. Ben de ilkokul 4’ü, 5’i okurken akşamları bir arkadaşımla trenlerde çikolata ve şekerleme satmaya başladım. Çikolataları babamın çalıştığı fabrikadan, başka fabrikalardan da şekerleme alıyorduk. Sirkeci’ye gidip 7.15 trenine kadar satıyorduk. Sonra da işten çıkan babamla eve dönüyorduk. 1952’de babamla Zeytinburnu’da bir şekerci dükkanı açtık. Sonra da bu dükkanı pastaneye çevirdik."
KADERİN CİLVESİ: Mustafa Kadiroğlu, babasıyla pastane esnafı olarak çok iyi cirolar yapar, 1968’e kadar esnaflığa devam eder. Kadirbeyoğlu şöyle konuşuyor: "1968’de bir gazetede bir ilan gördüm. İlanda ’çikolata makineleri satılıktır’ diyordu. Telefon ettim. Meğer bu makineler babamın daha önce babamın çalıştığı fabrikanın makineleriymiş. Gittik, aldık ve 1968’de Zeytinburnu’ndaki pastanemize kurup çikolata imalatına başladık."
1970’LERDE 36 ARAÇLIK DAĞITIM: Elvan Gıda’nın Zeytinburnu’ndaki çikolata ve şekerleme imalatı iç pazarda iyi pazar bulur ve 1970’te pastane kapatılır. Mustafa Kadiroğlu, 1976’da 36 tane plasiyer dağıtım aracıyla ürünlerini dağıtan bir işletmeye dönüştüklerini belirtiyor ve "İstanbul, Trakya ve Bursa çevresine satıyorduk. 1980’de Zeytinburnu’ndan Yenibosna’ya taşındık ve üretim kapasitemiz yeni fabrikamızla büyüdü. 1990’da SSCB dağılınca bizim için yeni bir dönem başladı. Çünkü çikolataya Ruslardan inanılmaz bir talep başlamıştı" diyor.
RUSLAR BİZİ HIZLI BÜYÜTTÜ: Mustafa Kadiroğlu’nun oğlu Hidayet Kadiroğlu da 1990’larda yaşadıklarını şöyle özetliyor: "1990’a kadar iç pazara çalışırken 1990’dan itibaren Ruslardan öyle talep geldi ki 1998 Rusya krizine kadar her yıl yüzde 50-60 büyüdük. 5-6 yıl kadar ciklet üretimi de yaptık. 1996’dan itibaren Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Rusya dışındaki BDT ülkelerine de ürün satmaya başladık. Bu nedenle de 1998 Rusya krizinden hiç etkilenmeden yolumuza aynı hızla devam edebildik."
Yanımızdaki fabrikaları aldık Azerbaycan’a iki fabrika kurduk1990-1998 dönemindeki ’ne üretirsen satarsın’ dönemini çok iyi değerlendirdiklerini söyleyen Elvan Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Hidayet Kadiroğlu şöyle konuşuyor: "Yenibosna’daki fabrikamızın yanındaki iki fabrikayı aldık ve kapasiteyi artırdık. 1997’de Azerbeycan’dan bir yatırımcı gruptan da yatırım teklifi geldi ve orada önce bir çikolata fabrikası, sonra da bir bisküvi fabrikası kurduk. Ayrıca kendi dağıtım ağımızı da kurduk. Bakü’deki iki fabrikamız da 850 kişi çalışıyor. Dağıtımda da 400 kişi. 2006’da Azerbeycan ciromuz 15 milyon dolar oldu. 2007’de buradan 25 milyon dolar ciro bekliyoruz. Son olarak yurt içinde de yeni bir fabrika daha kurduk. Yine Yenibosna’da Ören Bayan’ın eski fabrika binasını aldık ve şekerleme fabrikası yatırımı yaptık. 2006’da yurt içindeki ciromuz 65 milyon dolar oldu. Bu cironun da yüzde 95’i ihracattan. Tam 100 ülkede distribütörlüğümüz var ve 100 ülkeye ihracat yapıyoruz."
Konka’yla devam ederiz G.Kore’liyle masadayız
GÜMRÜKLERDE "TV için baz fiyat uygulanması" yerli üreticiye ithalatçılar karşısında önemli fiyat avantajı sağladı. Çok sayıda global markanın Türkiye’de üretim partneri aradığı bildiriliyor. Kırklareli’nde yıllık 350 bin adet üretim kapasiteli televizyon fabrikası kuran Elkon Elektronik’in sahibi Fahri Kara, "Şu anda aylık 5 bin adet kapasiteyle çalışıyoruz. Fabrikamızda Konka marka TV üretimine devam ediyoruz. Konka marka beyaz eşya ürünlerin Türkiye üretim patentini de aldık" dedi. Konka dışında bir başka Çinli TV markası olan TCL ile stratejik işbirliği anlaşması imzaladıklarını söyleyen Fahri Kara, "En büyük anlaşmamızı ise dünyanın en büyük TV üreticilerinden Güney Koreli bir marka ile gerçekleştirmek üzereyiz. Her konuda mutabık kaldık, imza aşamasına geldik. Gümrük mevzuatında yerli üreticiyi destekleyen değişiklikler yüzümüzü güldürdü" dedi.
Zeytin çayı üretti ihracata başladı
BALIKESİR’in Edremit İlçesi’ndeki Kale Olive Leaf Limited Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Durukan, fabrikasında işlediği zeytin yaprağını çaya dönüştürerek, 485 bin dolarlık ihracat yaptı. Durukan, zeytinin yeşil yaprağını öğütüp, kurutarak elde ettiği ’zeytin yaprağı çayını’ poşetler halinde Almanya ve Portekiz’e ihraç etti. Zeytin kilosu 2 dolara satılırken, zeytin yaprağı çayı kilosu 50 euroya alıcı buldu. Gelecek yıl zeytin yaprağı çayı üretimi ile birlikte zeytin ekstraktı üretmeyi hedeflediklerini kaydeden Durukan, bu yıl içinde Almanya ve Portekiz’e de 80 ton çay bağlantısı yaptıklarını açıkladı. Durukan’ın yeni ürünü, ’İhracatın Yıldızları 2006’ yarışmasında, ’Kreatif ürün’ dalında birincilik ödülü de kazandı.
Ahmet ERTAN/EDREMİT (Balıkesir) (DHA)Seçim yaklaşıyor başkanlar tetikte
HERKES cumhurbaşkanlığı seçimini tartışıyor. Aslında bu
’büyük koltuk’ sadece birkaç kişiyi doğrudan ilgilendiriyor. Çünkü bu koltuğa oturabilecek isimlerin sayısı çok az. Ancak, bu seçimden hemen sonra Kasım ayından birkaç ay öne alınacak
’milletvekilliği genel seçimleri çok sayıda iş dünyası örgütünde’ koltukları boşaltacak ve dolduracak. Birkaç haftadır bazı örgütlerin mevcut başkanları
"bir dönem daha görev yapmayacaklarını" açıklayıp duruyorlar. Bunun dışında ticaret ve sanayi odalarında, başkanlar, yönetim kurulu ve meclis üyeleri de siyasete atılabilir. 3 Kasım 2002’deki seçimlerde TOBB ve tabanı olarak tanımlanabilecek Oda’lardan siyasete geçiş sınırlı kalmıştı. Çünkü, AKP iktidar adayıydı ama
’neler olabileceği’ konusunda önemli tereddütler vardı. 2007 yılı içinde yapılacak genel seçimlerde ise o tereddütler artık yok. Ayrıca TOBB’un Oda’lar tabanı da 2002’den sonra bir seçim geçirdi ve bu seçimlerde birçok ilde
’AKP il, ilçe yönetimleriyle Oda yönetimleri paralellik’ kazandı. O nedenle çok sayıda
’örgütçü işadamı’ siyasete en çok da AKP’den girecek gibi görünüyor. İş dünyasında
’DYP ve MHP’nin barajı aşabileceğine inananlar’ da az değil. Şu ana kadar en somut duyumlar,
"Birkaç dönemdir bazı örgütlerde başkan olanların" bu seçimi değerlendirmek istediği yönünde. Milletvekili adaylıkları konusundaki kulisler, özellikle AKP’de cumhurbaşkanı seçildikten sonra hareketlenecek. Peki bu seçimlerde işadamlarının neden daha çok öne çıkacağını düşünüyoruz. Çünkü 2001 krizinden bu yana Türk toplumunda
’kanaat önderi kimliğiyle öne çıkan kitle’ iş dünyası örgütlerinin başkanlarıdır. Hem kendi hem de partilerin talepleriyle siyasete en çok onlar atılacak. İTO Başkanı
Murat Yalçıntaş ve Başkanvekili
İbrahim Çağlar, İTO yönetim kurulu üyesi
Ali Kopuz, Abdullah Çınar İstanbul’dan siyasete atılabilecek en popüler isimler. TOBB’da ise
Hüseyin Üzülmez,
İlhan Parseker, Zafer Çağlayan, Sinan Aygün siyasete yakın isimler. Başbakan çıkarması beklenen Kayseri’den ise
Boydak Ailesi’nden bir ismin meclise girmesi bekleniyor. TOBB Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu’na gelince. Bütün partilere eşit mesafede duran
Rifat Bey’in yakın çevresinin
’bu seçimde siyasete girmezseniz 5 yıl sonra geç olabilir’ diye konuştuğu söyleniyor.