Ekobi

Güncelleme Tarihi:

Ekobi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 26, 2006 00:00

Bijan’la moda okuyup ünlendi şimdi ’Moda Vadisi’ne yerleşti

ABD
’nin ünlü tasarımcısı Bijan Pakzad ile 1973’te İtalyan tasarım okulunda aynı sınıfta okuyan, Türk şov dünyasının ve jet sosyetenin erkeklerini giydirerek ünlenen Muzaffer Çaha, Yıldırım Mayruk’un Gümüşsuyu’nu moda vadisi yapma teklifine ’evet’ dedi ve 1 milyon dolarlık yatırımla yeniden atağa kalktı.
/images/100/0x0/55ea866af018fbb8f885a809


YILLARDIR ’moda yaratmanın sektör için ne kadar önemli olduğunu’ sektörün girişimcilerine anlatmaya çalışan duayen modacılar, İstanbul’da gerçek bir ’moda vadisi’ yaratma fikriyle Gümüşsuyu’na toplanıyor. Yıldırım Mayruk’un ısrarı üzerine erkek giyimin jet sosyetedeki ünlü imzası Muzaffer Çaha da 1 milyon dolarlık yatırımla Gümüşsuyu’nda 750 metrekarelik moda salonu açtı. ABD’nin en ünlü erkek giyim tasarımcılarından Bijan Pakzad ile 1973’te İtalya’da aynı tasarım okulunda aynı sınıfta okuyan, 1980’lerde Türk şov dünyasının ve jet sosyetesinin erkeklerini giydirerek ünlenen Muzaffer Çaha, Gümüşşsuyu’nu moda vadisi yapma fikriyle çok heyecanlandığını söylüyor.

ŞARTIM TASARIM OKUMAKTI:

Muzaffer Çaha, şöyle başlıyor anlatmaya: "Ben sanatla çocukken tanıştım. 1941 Diyarbakır doğumluyum. Babam Diyarbakır’da ipek kumaş imalatı yapardı. 13 yaşındayken de İstanbul’a geldik ve babam ’tüccar terzi sıfatıyla’ bir işletme açtı. Ben hem okuyup hem de terzilik sanatının çırağı olarak mesleğin inceliklerini öğrendim. Bir süre sonra babama ’İtalya’da tasarım eğitimi almak istiyorum’ dedim. Bu şartla işletmenin başına geçeceğimi anlattım."

MİLANO’DAKİ BİJAN:

Beverly Hills’te ve New York’da dünya jet sosyetesinin, başta erkek giyimi olmak üzere tercih ettiği çok lüks ürünlerin tasarımcısı olarak ünlenen İran asıllı Bijan Pakzad ile 1973’te Milano’da aynı sınıfta olduğunu söyleyen Muzaffer Çaha şöyle devam ediyor: "Tepebaşı’ndaki Terzilik Tekamül Enstitüsü’nü bitirdim ve diplomamı da üstad İzzet Ünver’in elinden aldım. Bu eğitimin üzerine İtalya’da tasarım eğitimi eklemek istedim. Bijan da İran’da mimarlık okumuş gelmişti. Eğitim programı 9 aylıktı ve o 9 ayda ben ise mesleğin mutfağından geldiğim için 3 ayda tamamladım. Bijan ABD’ye yerleşti, krallara, devlet başkanlarına ve jet sosyeteye muhteşem ürünler yarattı. Ben de aynı şeyleri İstanbul’da yaparım diye düşündüm."

NECKERMAN VE PIERRE CARDIN:

Muzaffer Çaha, İstanbul’a döndükten sonra ’show dünyasına ısmarlama’ üretime başladığını bir süre sonra supervisor bilgisine de güvenerek dünyanın en iyi markalarına seri şekilde takım elbise üretmeyi de denediğini belirtiyor ve şöyle konuşuyor: "1980’de 85 çalışanımla yılda 25 bin takım elbise üretebilen bir altyapı kurdum. Neckerman mağazaları Almanya’ya davet etti ve 40 bin kostümlük siparişle döndüm. Geldiğimde sendikal hareketle karşılaştım, üretim başlayamadı. PierreCardin ile anlaştık ve moher takım yapmaya başladık, yüklüce üretim yaptık. Ancak sonra sanatçı ruhum baskın çıktı ve ’moda salonu’ olarak yola devam ettim."

18 yıl Zeki Müren’in kostümlerini diktim

MUZAFFER Çaha, bir modacı olarak şov dünyasına sahne ve günlük hayat için giysi tasarlama hevesinin büyük ölçüde Zeki Müren’e hayranlığından kaynaklandığını söylüyor. Bu hayranlığının sonucu olarak 18 yıl boyunca Zeki Müren’e ’pırıltılı kostümler’ diken Çaha, 1980’lerde Türkiye’nin şov dünyasındaki birçok isminin sahne kostümlerine de imza atmış. Çaha şunları söylüyor: "Küçükçiftlik Parkı’nda Zeki Müren okurdu. Ben de hep öyle büyük insanlara kostüm dikme hayaline kapıldım. Zeki Müren, Kazablanka Gazinosu’na gelmişti. Erol Büyükburç ve Nuri Sesigüzel’in kostümleri benimdi. Orada Nuri Sesigüzel’e ’bu kıyafetleri kim diktiyse o sanatçı bana da diksin’ dedi. Zeki Müren ile orada tanıştım. 18-19 yıl, ölene kadar onun modacısıydım. 200 kostüm dikmişimdir."

Maraş işi süslemeler Florida’ya sürükledi

MUZAFFER
Çaha, 1990’da Osmanbey’deki dükkanının vitrinine koyduğu ’Maraş işi süslemelerle işlenmiş bir kostümle’ de Florida sosyetesiyle tanışan Çaha şöyle konuşuyor: "Vitrindeki ceket bir yabancı kadının dikkateni çekti. ’Bu ceketten istiyorum’ dedi ve provaya aldım. Meğer Cadillac’ın sahibinin eşiymiş. ABD’ye gönderdim ve ardından beni, koleksiyonumu sergilemek için Florida’ya davet ettiler. Davet ABD jet sosyetesinden geliyordu ve Türkiye’yi tanıtmak adına bir proje geliştirerek Türk Kadınını Tanıtma Vakfı (Semra Özal) ile birlikte gittik. Mankenlerimizi, bazı sanatçılarımızı, mehter takımını da aldık. Dansöz olarak da Sibel Gökçe’yi. Sonraki yıllarda da Florida’nın bu seçkin insanlarıyla iletişimimiz sürdü. 1990’ların sonuna doğru ’sanat adına’ geri çekildim. Çünkü, Türkiye’de ’moda sanatının’ değeri ne yazık ki en başta da sektörün ’mali açıdan güçlü’ kesimlerince bilinmiyordu. Şimdi yeni bir dönem başlıyor. O nedenle yeniden ve yine sanat aşkıyla yola çıkıyorum. İşadamlarımızın seremonial giysilerini zaten yapıyoruz. Şimdi daha geniş bir müşteri kitlesini hedefliyoruz. 30 yıllık ekibime kızım Melis ve oğlum İlker de katıldı. Yılda 600 ila 1000 arasında ısmarlama kostüm üreteceğiz. Hepsi kişiye özel olacak."

Embrio’ya yeni iş fikirleri yağıyor

TEKNOLOJİ Holding bünyesinde, sanal iş fikirlerini hayata geçirmek için kurulan Embrio, 15 gün içinde, 5’i yurtdışından toplam 163 proje başvurusu aldı. Kısa bir sürede aldıkları yüksek başvuru sayısının, Türkiye’deki girişimcilik potansiyelinin önemli göstergesi olduğuna dikkat çeken Embrio Genel Müdürü Hamit Kekeç, "Böyle bir ilgi, ne kadar doğru bir iş modelini hayata geçirdiğimizin de göstergesi oldu. Gelen tüm fikirleri değerlendirmeye aldık. Yakın gelecekte Embrio, bu fikirler arasından bazılarını fikir sahibiyle birlikte hayata geçirebilir" dedi. Kekeç, Embrio’nun yatırıma dönük iş fikri ya da projesi olup bunu hayata geçirmek için finansman, pazarlama veya üretim imkanına sahip olmayan genç yeteneklere, fikirlerini "ilk" ya da "doğru ilk" olarak gerçeğe dönüştürebilmeleri için bir fırsat yarattığını vurguladı.

Demirdöküm bayileri internete taşınıyor

ISITMA
ve soğutma sektörünün önde gelen kuruluşlarından DemirDöküm, yetkili satıcılarını internete taşıyor. Bunun için Kobiline ile birlikte yürütülen çalışma sonucu "Bayim İnternette" paketleri ile internette web sitesi sahibi olacak Demirdöküm bayileri, internet üzerinden tanıtım, pazarlama ve satış faaliyetlerini gerçekleştirecek. Yeni Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’na göre; tüm KOBİ seviyesindeki şirketlerin de web sitesi sahibi olması ve bu siteleri güncel tutmaları için önemli bir yaptırımın gelmek üzere olduğunu hatırlatan Koç.net Genel Müdür Yardımcısı Harun Tiftikçi, DemirDöküm bayilerinin yıllık 99 YTL bedelle web sitesi ve istedikleri adette e-posta sahibi olabildiklerini belirtti. Kobiline olarak DemirDöküm bayileri ile temasa geçerek kısa sürede yaklaşık 50 firmanın internete geçişini tamamladıklarını belirten Tiftikçi, "Bu projenin tüm kurumsal firmalar için örnek teşkil etmesini temenni ediyoruz" dedi.

Birileri adımı kullanarak kimseye zarar veremez

ABD
’de yaşayan ve Türkiye’de özel havayolu şirketi kuran Bahtışen Tunca Eski KTHY Genel Müdürü Sadettin Gezmek’i kuruluş aşamasında şirketine transfer edip genel müdür yapmış. Şirketi kurmuşlar, uçuş izinlerini almışlar, uçuşlar başlamış, bir uçak alınmış, iki uçak daha kiralamak için işlemlere başlanmış. Buraya kadar her şey güzel de sonrası kabus...

Bahtışen Tunca, kadın çalışanlarının "genel müdürümüz bize cinsel tacizde bulunuyor" şikayeti üzerine Gezmek’i savcılığa şikayet etti ve bu olay da 30 Ağustos’ta Hürriyet’e manşet oldu. Ardından, bana ve bazı gazetecilere Gezmek’in KKTC’deki görev dönemiyle ilgili belge ve bilgi akışı başladı. Hatta KKTC’ye de davet edildim. Kişilerin geçmişiyle ilgili iddiaların ’devam eden bir yargı sürecine etki etmemesi için’ tekrar haber yapmayı düşünmedim.

Önceki cuma Bahtışen Tunca’nın şirketinde çalışan 9 pilotun istifa ettiğini duydum. Bir kadın çalışanın işten çıkarılmasını isteyip; istekleri yerine getirilmeyince istifa etmişler. Sonra, Best Havayolları’nın sabaha karşı 03.00’daki uçuşuna izin verilmediğini, uzun bir rötardan sonra uçuşun gerçekleşebildiğini, Sivil Havacılık’ın da; pilot, işletme ve eğitim müdürü bulunmadığı gerekçesiyle şirketin uçuşlarını durdurduğunu görünce şaşırdım. ’Acaba eski genel müdürün bürokrat arkadaşları mı hareket geçmişti? Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a özetle, "Sayın Bakan, Saadettin Gezmek’in size yakınlığını ve eski bürokrat çevresini kullanarak Best Havayolları’na engeller çıkardığı, pilotları da onun istifa ettirdiği, Best’in ’taciz ihbarı yaptığı için’ batırılacağı iddia ediliyor" dedim. Bakan Yıldırım da; "Gezmek’i tanırım, emekli askerdir ve bir referans ile bana gelmişti. THY’ye yönlendirmiştik sonra KTHY’de de görev yaptı. Ancak aramızda öyle yakınlık falan yok. Ayrıca biz yatırım yapmak isteyen herkese elimizden gelen desteği veriyoruz. Bahtışen Hanım’a da o kapsamda destek vermiştik. Eğer birisi adımı kullanarak ya da başka bir yöntemle, bir girişimciye zarar veriyorsa buna asla geçit vermem" dedi. Yıldırım, daha sonra görüştüğü Bahtışen Tunca’ya da çözüm için gerekenin yapacağını söylemiş.

Türk de olsa ABD’den gelip bu ülkeye güvenerek yatırım yapmış, şu anda 55 kişi olan istihdamını 1 yıl içinde 200 kişiye çıkaracak bir girişimciyi böyle ’şaibeli’ bir süreçle ortada bırakmak, Türkiye’nin imajına yakışır mı?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!