Sokak çocuğuydum, Londra’da 10 milyon sterlinlik ’Sofra’m var
HÜSEYİN Özer, köyden 11 yaşındayken Ankara’ya kaçtı ve sokak çocuğu olarak karın tokluğuna çalışıp, tuvalette, kömürlükte barındı. Sonra da İngilizce öğrenme tutkusuyla Londra’ya gitti. Orada da bir süre kebapçılarda çalışan
Özer’in, şimdi Londra’da toplam 10 milyon sterlin cirolu 20 restoranı var.
LONDRA’da Türk yemekleri yapan Sofra ya da Özer restoranlarının sahibi Hüseyin Özer, geçen yıl 10 milyon sterlin ciro yaptı. Özer 2006’da 20 restoranından 12 milyon sterlin ciro bekliyor ve çocuk yaşta sokaklarda mücadele ederken bile ’mutlaka dünya çapında iş yapacağım’ diye umut taşıdığını anlatıyor.
EVDEN KAÇTIM:
Özer, şöyle başlıyor anlatmaya: "Ben Reşadiye’liyim. Annem Fatma, babam Ahmet. Sonra bir çocuğun başına gelebilecek en kötü şey geldi başıma ve annem babam ayrıldılar. Annem başka biriyle evlendi. Ben de küçük yaşta köyde dedemle kaldım. Çok sıkıntılı bir çocukluktu. Ben okumak için can atıyordum ama beni okutmak yerine çoban yapmaya karar verdiler. Onu da yaptım bir süre 11 yaşıma geldiğimde artık canıma tak etti ve evden, köyden kaçıp Ankara’ya gittim."
TUVALETTE, KÖMÜRLÜKTE YATTIM:
Hüseyin Özer, "Sokak çocuğu oldum ama hiçbir zaman yanlış yapmadım. Ulus, Altındağ, Kızılay’da kaldım. Geceleri Kızılay’da bir tuvalette yattım. Karın tokluğuna bulaşıkçılık yaptım. 24 saatte bir ciğer-ekmek yiyebiliyordum. Sonra bir pastaneye girdim ve kışa kadar karın tokluğuna çalıştım. 1963’tü ilk kez karın tokluğu dışında para alacak bir iş buldum. 2.5 lira yevmiye ile çalışıyordum artık. Burada para biriktirip kendime bir eski ceket bile aldım. Kızılay’daki tuvalet de beni uzun süre barındırdı. O günlerde bazen Altındağ yolunda yürürdüm ki bir hemşehrim görür de beni o akşamlık olsun evine götürür diye. Sağolsunlar yerim olmadığı için acırlardı. Sonra bir pidecide 4 lira yevmiye ile iş buldum. Bu defa eski de olsa iyi bir ayakkabı aldım. Sonra bir meyhaneye girdim ve bir oda tutma imkanım oldu. Parayı söyleyince ’Bununla ancak kömürlük tutarsın’ dediler. O kömürlükte 1 yıl yattım."
KOMÜNİST BİLE OLAMADIM: Hüseyin Özer, Ankara’daki sefalet yıllarında ’iyi bir komünist olmayı çok arzuladığını’ da söylüyor. Özer, şöyle konuşuyor: "Eğer imkanım olsaydı kesin komünist olurdum ama durumum o kadar kötüydü ki olamadım. Çünkü komünist olmak için bir parka alıp, racona uyamadım. Komünist olmak için de para lazımdı."
FAÇA DÜZELDİ İSTANBUL’A:
Özer, Ankara’da biraz para kazanır ve ’façayı’ düzeltir. 1967’de İstanbul’a gider. Özer, şöyle devam ediyor: "Beyoğlu’nda bir tanıdığımın çalıştığı lokantaya gidip iş sordum. ’Yakacık’ta bir lokanta açılıyor’ dediler. Önce inşaatında sonra da o lokantada çalıştım. Burada mutfağı öğrendim. Bu arada İngilizce kurslarına gittim. Askerden gelince de evlendim. 2 sene sonra da boşandım. Evdeki eşyaları satıp, Londra’da dil kursuna yazıldım. 1975’te, otobüsle Londra’ya geldim. Macera tutkum o kadar güçlüydü ki dünyayı gezeceğime gönülden inanıyordum."
Çalıştığı restoranı banka kredisiyle aldıHÜSEYİN Özer, Londra’da önce işe bulaşıkçı olarak başlar. Sonra kebapçıya transfer olur ve mesleğin girişimcilik yönünü de öğrenir. Londra’nın merkezinde Mayfair adlı bir İngiliz lokantasına girer. Artık kendi işini kurma hayalleri kurar ve oradan ayrılır. Başka bir kebapçıda çalışırken eski patronu restoranı satma isteğini ona anlatır ve Özer, 5 bin sterlin banka kredisi kullanarak, 5 bin sterlin de kendi birikimiyle restoranı alır. İlk retoranı Aspava (Allahım Sağlık, Para ve Aşk Ver Amin) 3 masalık yer olur. Patronluğunun 10’uncu yılında ise Londra’nın tiyatro-opera merkezi Covent Garden’da ikinci Sofra’yı açar. Kebabı döneri kaldırıp Türk yemekleri yapmaya başlar. Sağlıklı yemeği öğrenir,
balık yapar. İngilizcesini mükemmel yapmak için hoca tutar, ata binmeye başlar. 3 masalık restoran 100 kişilik olur. Kuyrukta bekleyenlere şarap ikram eder. "Çünkü bekletmekten çok utanıyordum. Müşterim bana para verecek ama bekliyor" diyen Özer, ilk yıl bir daire, bir Rolls Royce alır. Banka borcunun tamamını öder. Restorana çok ünlü insanlar gelmeye başlar. Kurşun geçirmez cam yaptırır. Özer, şöyle devam ediyor: "Şimdi Londra’da 20 restoranım var. Türkiye’yi çok iyi temsil ettiğimize inanıyoruz. Çünkü biz Türk mutfak kültürünü temsil ederek markalaşlaştık. Lordlar Kamarası, Kraliyet Ailesi müşterilemiz arasında."
Demirel’e mektup gönderdi Times’ın yazarına ders verdiHÜSEYİN Özer’in medeni cesareti Ankara’da lokantalarda çalışırken de çok yüksektir. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e bir mektup gönderir. Adliye arzuhalcisine yazdırdığı mektupta; "Okumak istiyorum imkanım yok" der ve bir hemşehrisinin adresini ekleyip gönderir. Mektuba birkaç hafta sonra cevap gelir. Başbakan’dan sefil Hüseyin Özer’e mektup gelmiştir. Açar, okur. İş ve İşçi Bulma Kurumu’na müracatı ve kendisine iş sağlanacağı yazılıdır. Hüseyin Özer, ’Okumak istiyorum o bana iş bulmuş’ der ve mektubu dikkate almadan yoluna devam eder. Benzer bir olay da Londra’da yaşar. Times Gazetesi’nde dönemin başyazarı Matthew Paris’in bir yazısı çıkar. Yazıda özetle; "İmparatorluk kurmuşlar ama Türklerin bir mutfağı,
yemek kültürü yok" denmektedir. Özer, mektup yazar. Türk mutfağını, yemeklerini anlatır ve "Londra’nın en sevilen restoranlarından biriyiz ve bunu da Türk yemekleriyle başardık, gelin görün" der. Bir süre sonra Times’ın ilgili editörü Sofra’ya gelir, Türk yemeklerinin ne olduğunu görür. Sonra da Times’de başyazar Paris’in yazdıklarını tekzip eden güzel bir yazı yayınlanır.
TUSKON, geleceğin petrol zenginlerine odaklandı
TÜRKİYE İş Adamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON), petrol ve doğalgaz kaynakları zengin ve gelişmekte olan ülkelerle işbirliğini artırmak için çalışacak. Türkiye’nin Afrika ile dış ticaret hacmini 9.6 milyar
dolardan 20 milyar dolara, Avrasya ülkeleri ile 22 milyar dolardan 50 milyar dolara çıkarmayı hedefleyen TUSKON’un Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral, "Elimizi çabuk tutarsak bu ülkelerle sıkı iş birliği kurarız. Bunlar petrol zengini olacak ülkeler" dedi.
9 BİN 500 FİRMA:
TUSKON’un 9 bin 500 firmayı temsil ettiğini söyleyen Rızanur Meral, "Üyelerimizin çoğu orta ölçekli firmalar. Amacımız onları global oyuncu haline getirmek markalaştırmak" dedi. Rızanur Meral, "200-300 bin dolarlık makinelerle Afrika’da sanayici olmak mümkün. Oralarda 40 yıl önce kurulmuş enerji santrallar ömürlerini bitirmiş. Santralların yenilenmesi lazım. Türk firmaları enerji sektöründeki tecrübelerini buralarda değerlendirebilir" diye konuştu.
PASTADAN PAY ALALIM:
Gelişen ülkelerin altyapı ve konut sektöründe de yatırıma ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Meral, Afrika ülkelerinin büyük bölümünde projelerin başlamak üzere olduğunu vurguladı. Meral, "Ciddi yol, altyapı, konut projeleri var. Petrol geliri olan ülkeler yatırımlarını hızlandırdı. Libya 5 yılda 100 bin konut yapacak. Çok büyük altyapı yenilemesi de olacak. Türk müteahhitleri bu pastadan pay alabilirler. Petrol olan her yerde gelişme var. Cezayir, Mısır, Nijerya, Angola gibi ülkeler henüz keşfedilmemiş ülkeler" dedi.
Avrasya köprüsü kuruyoruzMayıs ayında Türkiye-Afrika Dış Ticaret köprüsü konferansına 550 Afrikalı işadamını Türkiye’de ağırladıklarını söyleyen Meral, 20 bine yakın iş görüşmesi gerçekleştiğini ve olumlu sonuçlar aldıklarını vurguladı. Meral, "20’şer dakikalık görüşmeler ayarladık. Alıcı ve satıcılar çok memnun kaldı. Avrasya Köprüsü için de böyle bir formül hazırladık. 650 yabancı iş adamı ve 2 bin Türk işadamını ağırlayacağız" dedi. Türkiye’nin AB yolunda emin adımlarla ilerlemesi gerektiğine de dikkat çeken Rızanur Meral "AB müzakere sürecinde her şeyi hükümetten beklemek yanlış. Sivil toplum kuruluşları da üzerlerine düşen görevi yapmalıdır" diye konuştu.
Ceyhun KUBURLU
2.5 dönüm kumsalı 1 saatte temizliyor
GÜNSA Reklamcılık ve Ticaret Ltd.’nin İtalya’dan ithal ettiği ’kumsal temizleme makineleri’ otellerin plaj işletmecilerinin işini kolaylaştırdı. 2.5 dönümlük bir kumsaldaki bütün yabancı maddeleri 1 saatte temizleyen makineler özelliklerine göre 8.500-19.000 Euro arasında satılıyor. Firmanın sahibi Salih Gürlen, İtalyan PFG’nin Türkiye mümessili olduklarını ve şu ana kadar 20 tane makine ithal edip sattıklarını söyledi. Salih Gürlen, "Bu makineler turizm sektöründe birçok işletmecinin can simidi oluyor. Dünyanın en büyük üreticilerinden biri olan İtalyan PFG’nin ürünlerini ithal edip satıyoruz. 1 yıl garanti veriyoruz. Servis ve teknik bakım hizmeti sağlıyoruz. Eğer 1 ay içinde sipariş verilirse 2005 fiyatlarından satış yapıyoruz" dedi.
Hayrabolu, ayçiçeğinin sorunlarını tartışacak
TEKİRDAĞ’ın Hayrabolu ilçesinde 9-13 Ağustos tarihlerinde 16’ıncısı düzenlenecek olan Ayçiçeği Festivali’nde "Ayçiçeği Yağı Üretimi ve sorunları" konulu bir panel düzenlenecek. Belediye Başkanı Şener Çelikayar, panel ile Trakya çiftçisinin ve ilgili kuruluşların Ayçiçeği yağı üretimi ve sorunlarına dikkat çekeceklerini, özellikle Trakya ve Hayrabolu’da üretimi yüksek olan bu bitkinin sorunlarının masaya yatırılacağını ve yetkililerin ilk ağızlardan bilgiler vereceğini belirtti. 9 Ağustos’ta Hayrabolu Sadi Kıyak Öğretmen evi
sinema salonunda yapılacak panele Edirne Milletvekili ve Bitkisel Yağ Meclis Araştırma Komisyon Başkanı Necdet Budak, Tekirdağ milletvekili Ahmet Kambur, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilatlandırma Genel Müdürü Mehmet Vehbi Günan, Trakya Birlik Genel Müdürü İsa Gökçe ile Türkiye Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Faruk Sarının konuşmacı olarak katılacak.
Fonksiyonel gıda tebliği güldürecek
TÜRK Gıda Kodeksi’nde sağlık beyanı yapılacak gıda gruplarının arttırılmasına ilişkin etiketleme tebliğinin çıkmasıyla, fonksiyonel ürünler pazarının canlanacağını ve bu sektöre yapılan yatırımların artacağını söyleyen Türkiye Gıda Dernekleri Federasyonu Başkanı Şemsi Kopuz, "Bu tebliği ile hem gıda sektörünün hem de halkın yüzü gülecek" dedi. Son yıllarda Türkiye’de büyük bir gelişme gösteren fonksiyonel gıda ürünleri pazarının yeni bir ivme kazanacağını anlatan Kopuz şunları söyledi: "Tebliğ yayınlandı ve birbiri ardına fonksiyonel gıda ürünleri pazara çıkmaya başladı. Bu alana yapılan yatırımlar artmaya, firmalar yeni ürün lansmanlarına başladılar. Gelişmeler son derece olumlu. Federasyon olarak her türlü düzenlemenin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Dünya genelinde 130 milyar dolarlık fonksiyonel gıda pazarı var. Tarım Bakanlığı’nı birçok konuda eleştirmiş biri olarak bu sefer kendilerini tebrik ediyorum. Tabii biz işin çok başındayız. 9 aylık bir dönemde Türkiye pazarı 55 milyon YTL’ye ulaştı."
Hataylı girişimci kokteylde markalaştı
HATAYLI girişimci, gezi için gittiği Dubai’de öğrendiği karışımlardan hazırladığı meyve kokteyliyle sıcak yaz günlerinde tüketicilere farklı tatlar sunuyor. Ali Haydaroğlu, 20 yıl seyyar satıcılık yaptığını söyledi. Haydaroğlu, bir kaç yıl önce gezi amaçlı gittiği Dubai’nin hayatının dönüm noktası olduğunu söyledi. Dubai’de yan yana açılmış çok sayıda meyve kokteyli hazırlayan özel kafeler gördüğünü belirten Haydaroğlu, Dubai’deki meyve suyu kokteyli satan işletmecilerin, kola firmalarının formülleri sakladığı gibi karışım tarifini gizleyerek, kimseye açıklamadığını anlattı.