Güncelleme Tarihi:
Sahibi olduğu dönemde Egebank'ın içini boşalttığı iddiasıyla tutuklanan Yahya Murat Demirel, ifadesinde kendisine ait 20'ye yakın şirkete Egebank'tan kredi açıldığını itiraf etti. Demirel, ‘‘Ama bu paraları bankanın şubelerini yenilemekte kullandık’’ dedi.
EGEBANK'ın içini boşalttığı ve 80 milyon dolarlık vurgun yaptığı iddiasıyla, ‘‘Organize suç örgütü’’ kurmaktan önceki gün tutuklanan Murat Demirel, yedek hakimlik ifadesinde ilginç açıklamalarda bulundu. Demirel, ekonomik kriz yüzünden zarar ettiğini ve aldığı paraları bankayı yenilemekte kullandığını öne sürdü. ‘‘Serbest meslek işleri’’ yaptığını belirten Demirel'in, kendisini tutuklayan yedek hakim Rüstem Çiloğlu'na verdiği ifade şöyle:
200 TRİLYONUM VARDI: Ekonomik kriz nedeniyle mevduatlardaki faiz artışı karşısında bankanın ödemek zorunda kaldığı faiz oranlarındaki artış bizi zarara uğrattı ve banka bu nedenle ödemelerdeki dengesizlik karşısında zarar oranında artış görülmüştür. Ancak Egebank'ın teslim alındığında dahi 200 trilyon lira miktarında derhal ödeyebileceği parası mevcuttu. Bu nedenle ödeme güçlüğü içine düştüğü iddialarını kabul etmiyorum.
ÖZEL KASAM YOK: Avusturya'da Halk Bankası ve Egebank arasında kurulacak olan bir ortak bankanın kuruluş izni alınmasını kutlamak amacıyla 21 Aralık 1999'da Avusturya'ya gittim. Bankaya el konulduğunu öğrendim. Sekreterime telefon açarak bankadaki özel eşyalarımı ve Yenizelanda Başkonsolosu olmam nedeniyle burası ile ilgili eşyalarımı toplayıp evime göndermesini istedim. Bankadan para almadım. Bankada özel kasam da yoktu.
KÁRLI DİYE ALDIM: Egebank'ı 1998 yılı Mayıs ayında bireysel bankacılık yapmak üzere Hüseyin Bayraktar'dan 97.5 milyon dolara aldım. 1997 yılı sonu itibariyle Egebank, 5.2 trilyon lira kar etmiş görünüyordu. Ancak sonra bankanın evrak üzerinde kárda gözüktüğünü, işin içine girince anladım. Egebank gerçekte karlı değildi.
BANKAYA HARCADIM: Bankayı satın aldıktan sonra alt yapı ve teknolojide değişiklikler yaparak çalışmaya başladım. Şube sayısını 60'dan 100'lere, çalışanların sayısını da bin 100'den 3 bin 500'e çıkardık. Bankanın sermayesine kendimden 65 milyon dolarlık katkı yaptım. Egebank'ı devir aldıktan sonra makina ve teçhizattaki yenileme sebebiyle yatırım yapmamız gerektiğinden 20'ye yakın yan kuruluşumuza bu amaçla krediler verdik ve bunları tamamen bankanın yenilenmesinde kullandık.
NEDEN OFF SHORE: Bankacılık işinin rekabet işi olması nedeniyle, diğer bankaların dış kaynaklı finansal ve bankacılık ürünlerini mudilerine sunarken, bizim sunmamamız büyük eksiklik yaratacaktı. Türkiye'de Off-Shore bankacılıkyapmanın mümkün olmaması nedeniyle diğer bankalarda olduğu şekilde bizde Kıbrıs'ta Egebank Off-Shore Limited Şirketi kurmak zorunda kaldık.
MÜDÜRLERİME BASKI YAPMADIM: 1998 yılı sonunda Marmaris'te Şube müdürleri ile durum değerlendirmesi için toplantı yaptık. Toplantı sırasında hiçbir şekilde müdürlere off-shore şirketine para toplamaları için baskı yapmış değilim.
BANKACILIĞI ANLATTIM: Ben bankacılık konusunda dünyadaki yayınları ve gelişmeleri takip eden bir kişiyim. Toplantıda dünya bankacılığı nereye gidiyor, müşteri ihtiyaçları nedir, hizmetlerin ve ürünlerin pazarlanması konusunda ne yapılabilir? şeklinde açıklamalarda bulundum. Hiçbir zaman mevduatta hedefleri tuttursanız bile, ‘‘Eğer off-shore hesabında hedefi tutturamazsanız hedef tutturmuş sayılmazsınız' demedim. Bunun aksine ‘‘Bankanın asıl ürünündeki hesabın tutturulması gerektiğini, Off-Shore hedef tutturmanın prim almayı hak ettirmeyeceğini' belirttim.’’
YURT DIŞINDAKİ ŞİRKETLERE 30 MİLYON DOLAR: Yurt dışında bulunan şirketlere, hisse senedi karşılığında 30 milyon dolar kredi açtık. Ancak, bu kredi, hisse senetleri ile tamamen teminat altına alındı. Hisse senetleri bankaya el konulmasından sonra bloke halinde bekletildi.
BLOKE YÜZÜNDEN PARALAR ÖDENMİYOR: Mevduat aldığımız gibi mevduatlarımızı değerlendirmek amacıyla hisse senedi karşılığı, başka şirketlere kredi verdik. Bu şirketlerin tabela şirketi olduğu hususunda herhangi bir bilgim yoktur. Hisse senetleri üzerindeki blokelerin kaldırılması halinde paraların mudilere intikal ettirilmesi mümkün olacaktır. Halen bloke kararı nedeniyle mudilere ödeme yapılamamaktadır.
GÖKALP'E TALİMAT VERMEDİM: Kredilerin, Gökalp Baştürk adına İktisat Bankası ya da Sümerbank'a gönderilmesi yönünde talimatım da bilgim de yok. Bugün Türkiye'de off-shore bankacılığının tamamen yasal olup, 30'a yakın banka off-shore bankalarında işlem yapıyor.
Demirel: Beni ima eden delidir
DOKUZUNCU Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yeğeni Murat Demirel'in tutuklanmasının adalete intikal eden bir konu olduğunu belirterek, ‘‘Eğer bana ait bir ima varsa, o imayı yapan çıldırmıştır, aklını kaybetmiştir, delirmiştir’’ dedi.
Demirel, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'e Murat Demirel ile ilgili yazdığı bir mektubun hatırlatılması üzerine şunları söyledi: ‘‘Ben Türkiye dışında çalışan, iş yapanların hepsine destek verdim. Bu devlet adamlarına birçok mektup yazdım. Mektup bir tane değildir, birkaç yüz tanedir. Böylece Türkiye 51 ülkede tutunur hale geldi, çalışır hale geldi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı'na yazdığım mektup bir tane değildir, bir çoktur. Oralarda çalışmak isteyen herkes için yazdım. Murat Demirel için de yazdım. Herkes için yazıp, Murat Demirel için yazmamak benim gördüğüm görevi ayrım yapmak suretiyle iyi görmediğim anlamına gelirdi. Yazdığım mektupta da birşey yoktur. Tamamlanmış bir muamelenin bitirilmesidir. Yaptığım iş doğrudur. Bankalara el koyma kararnamesi benim önüme geldiği zaman hiç beklememiştir. Ben bu kararname ile Murat Demirel'i korumak istesem, Egebank'ı korumak istesem orada tutardım.’’
İlk suç duyurusu Uluğbay’dan
BANKALAR Yeminli Murakıpları Kurulu eski Başkanı ve SPK Başkanvekili İlkay Karakoç, Egebank hakkında kendisinin başkanlığı döneminde iki soruşturma raporu hazırlandığını, bu raporların dönemin Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay tarafından onaylanarak Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı.
Böylece, Egebank'ın o sıradaki Yönetim Kurulu Başkanı Murat Demirel hakkında, ‘emniyeti suistimal’ suçunu işlediği iddiasıyla, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle, ilk suç duyurusunu yapan kişinin Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay olduğu kesinleşti. Karakoç, şu bilgileri verdi: ‘Bankalar Kanunu'na muhalefet edildiği gerekçesiyle hazırlanan ilk rapor, 27 Nisan 1999; Türk Ceza Kanunu'na aykırı davranıldığı gerekçesiyle hazırlanan ikinci rapor ise 25 Mayıs 1999 tarihlerini taşıyor. Her iki rapor, dönemin Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay'ın onayına sunuldu. Bakan Uluğbay bu raporlara 22 Haziran 1999 tarihinde onay verdi, Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuştur.’
Yahya Murat Demirel'in ifadesinden çarpıcı sözler
Halkbank-Egebank ortaklığıyla Avusturya'da banka kuracaktık.
Bankama el konduğunu 21 Aralık 1999'da Avusturya'dayken öğrendim.
Egebank'ı kárlı diye aldım, içine girince öyle olmadığını anladım.
Egebank'tan 20 şirketimize kredi açtık, onlarla bankayı yeniledik.
Bankaya el konulduğunda 200 trilyon lira ödeyebilecek durumdaydım.
Egebank'ın sermayesine 65 milyon dolarlık katkı yaptım.
Bizi yüksek faiz vurdu, ekonomik kriz yüzünden zarar ettim.
İFADELERDEN
Tabela şirketleriyle
paraları götürdük
YAHYA Murat Demirel'le birlikte tutuklanan yakın çalışma arkadaşları, yedek hakimlikte alınan ifadelerinde ‘paraların nasıl buhar olduğunu’ anlattılar. Demirel'in sağ kolu Gökalp Baştürk ifadesinde, Egebank'a el konulmasından sonra İktisat Bankası'nda bulunan 10 milyon doların 5 milyon dolarını Demirel'in talimatı ile iki tabela şirket olan Dina ve Yonni şirketleri adına vekaletname ile çektiğini söyledi. Baştürk şu ifadeyi verdi:
Yurtdışında bulunan Dina ve Yonni şirketlere kredi açılması sırasında, bu şirketlerden vekaletname aldım. Şirketlerin İsviçre'deki UBS Bank'taki hesaplarının detaylarını aldım ve bu detayları off-shore Genel Müdürü Aykut Karabulut'a bildirdim.
Bu işi Karabulut organize etti. Paranın yattığını görünce şirketlerden aldığım vekaletname ile Sümerbank ve İktisat Bankası'nda bu şirketler adına hesap açtırdım ve şirketler de bu hesaplara paraları gönderdiler. Sümerbank'taki 25 milyon doların 10 milyon 200 bin dolarına hisse senedi alındı. Kalan 14 milyon 800 bin dolar ise bankaya el konulmasından sonra bloke edildi.
Egebank'a el konulmasından sonra İktisat Bankası'nda bulunan 10 milyon doların 5 milyon dolarını Yahya Murat Demirel'in talimatı ile şirket adına vekaletname ile çektim. 2 milyon doları şoförü Bekir Özer'e, 2 milyon doları Ayhan Tatlıgil'e, 1 milyon 800 bin markı da Erdal Er'e verdim. Kalan 4 milyon doları da bankada bloke edildi.
Egebank'ın Murat Demirel tarafından satın alınmasından sonra eski Egebank Yönetim Kurulu Üyesi Aydoğan Semizer, bana bankanın finansman açığı olduğunu ve Almanya'da kendi çabaları ile finansman bulduğunu söyledi. Semizer, bu finansmanın kullanılabilmesi için Türkiye'deki 5 firmanın ayrı ayrı birer tane poliçe düzenleyerek İsviçre'deki Eston Firması'na göndereceğini ve bu poliçelerin paraya dönüşmesi için Almanya'ya götürülmesi gerektiğini de söyledi. Bana, BALV firmasının ismini verdi. Bu konuda Raif Zihnalı ile görüştüm. Paraya çevirme işleminden sonra bana Türkiye'de gönderileceği yeri sordular. Ben de Eston Firması'nın Sümerbank ve Akbank'taki hesap detaylarını verdim. Paralar bu hesaba gönderildi. Bu paraları çekip Ayhan Tatlıgil'e verdim.
2 milyon doları Demirel'e götürdüm
YAHYA Murat Demirel'in sahibi olduğu Universal Yatırım Holding A.Ş'de finansman müdürü olarak çalışan ve dün tutuklanan Şaban Ayhan Tatlıgil de yedek hakimlik ifadesinde, 2 milyon doları Demirel'in evine götürdüğünü söyledi. Egebank'ın, Demirel'in sahibi olduğu Otomobilcilik Ticaret A.Ş tarafından satın alınmasından sonra finansman müdürü olduğu şirket ile iç içe çalışmaya başladığını anlatan Tatlıgil, Eston Firması'nın 1998 yılında Sümerbank ve Akbank şubesindeki hesaplarına gönderdiği paraları Gökalp Baştürk ile çektiklerini, bu paraların bir kısmını şirketin ihtiyacında kullandıklarını, bir kısmını da Murat Demirel'e verdiklerini söyledi.
Tatlıgil, ‘‘Baştürk, Egebank'a el konulmasından önce İktisat Bankası'ndan çektiği 5 milyon dolardan 2 milyon doları Yahya Murat Demirel'e vermek üzere bana teslim etti. Ben de bu parayı Demirel'e götürerek, evine bıraktım’’ dedi.
Esenler: Yurtdışında 1.2 milyon dolarım var
YAHYA Murat Demirel'in imam nikahlı eşi Ayşenur Esenler de yedek hakimlik ifadesinde, 1980-1987 yıllarında ABD'de yaşadığını, 1987 yılında eski eşi Cüneyt Torlek'ten ayrılarak Türkiye'ye döndüğünü söyledi. Eşinden boşandıktan sonra Demirel ile ‘‘Yakın ilişki ve arkadaşlığı’’ içine girdiğini belirten Esenler, yurtdışındaki bir bankada ailesi, kendisi ve kızı adına açtıkları bir hesapta 1 milyon 200 bin dolar bulunduğunu bildirdi. Esenler, bu hesaba, kendisinin ya da Demirel'in herhangi bir para yatırmadığını söyledi.