e-kobi: ücevherde Avrasya sentezi yaptı, İtalya’ya kafa tuttu

Güncelleme Tarihi:

e-kobi: ücevherde Avrasya sentezi yaptı, İtalya’ya kafa tuttu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 2006 00:00

Mardinli Kerim Güzeliş, babası İlyas Güzeliş’in yanında 6 yaşında çıraklığa başlayıp kuyumculuk mesleğini öğrendi. 1977’ten itibaren pırlantalı mücevhere geçiş yapan ve Türk, Arap, Hint tarzıyla, İtalyan ve Fransız tarzını birleştiren Kerim Güzeliş’in firması Ariş, yılda 100 bin adet pırlantalı mücevher üretip üçte birini İtalya, İspanya, Fransa, ABD ve Ortadoğu’ya satıyor.

TASARIM ağırlıklı her konuda olduğu gibi mücevherde de İtalyanlarla rekabet son derece önemli. Mardinli Kerim Güzeliş’in firması Ariş Hediyelik Eşya Sanayi ve Ticaret A.Ş., yılda 100 bin adet pırlantalı, elmaslı ve diğer değerli taşlarla üretilmiş mücevher üretiyor. Mesleğe Mardin’de telkari ve kuyumcu ustası babası İlyas Güzeliş’in yanında 6 yaşında çırak olarak başlayan Kerim Güzeliş, ürettiği mücevherlerin üçte birini İtalya, Fransa, İspanya, ABD ve Arap ülkelerine ihraç ediyor. "Tasarıma çok önem veriyoruz. Bizim ürünlerimiz, Türk, Arap, Hint tarzıyla Avrupalı tasarımların bir sentezi. O nedenle de ortaya özgün şeyler çıkıyor" diyen Kerim Güzeliş şöyle başlıyor anlatmaya: "1952 Mardin doğumluyum. Babam bizi kolumuzdan tutar işe götürürdü. Mardin’de o zamanki meslek kültürü buydu. Çocuk meslek sahibi olmalı, sonra mesleğini icra eden babasına yardım edebilmeli. Biz de bu yoldan geçtik. Babam çok iyi bir ustaydı. Telkariyi mükemmel yapardı."

7 YAŞINDA İSTANBUL’A: Kerim Güzeliş, 1959’da 7 yaşındayken, ailece İstanbul’a göç ettiklerini söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Babam Çuhacı Han’da da en aranan usta haline geldi. Mardin’de olduğu gibi burada da en zor işler yine ona gelmeye başladı. Müşterimiz hızla çoğaldı. O zamanlar Halep çok iyi kuyumculuk sanatına sahipti ve oradan gelen bazı ürünleri yapardık."

HABBE VE KİŞNİŞLİ KOLYE: İstanbul’da kuyumculukla uğraşan bir aile olarak tutunmalarını ve işlerinin büyümesini bazı özel ürünlere borçlu olduklarını belirten Kerim Güzeliş, şöyle konuşuyor: "25 toptan oluşan Habbe adı verilen bir kolye vardı. Bu Anadolu’da çok tutuldu. Ancak bir süre sonra ona talep kayboldu ve bu defa da Kişnişli Kolye denilen çok emek ve işçilik gerektiren bir kolyeyi yapmaya başladık. Yaklaşık 2 bin parçayı bir araya getirip yapılan bir üründü ve bununla da çok tanındık. O tarihlerde bir ürün 10 sene gündemde kalabiliyordu. Sonra zincir furyası başladı ve biz de bu dönemde yine bir Halep işini öne sürdük. Bunları yapa yapa bir yere geldik."

İKİNCİ KUŞAK PIRLANTAYA: Kerim Güzeliş, 4 kardeş olduklarını belirtiyor ve kuyumculuktan mücevhere geçiş için gençler olarak bazı kararlar aldıklarını anlatıyor. İkinci kuşak olarak yaptıklarını şöyle özetliyor: "Biz ikinci kuşak olarak piyasanın yoğun talebini keşfettik. Daha fazla katma değer getiren işleri araştırdık ve küçük çapta toptancılığı oluşturduk. Çünkü hazır mal bulundurmak pazarlamada önemli avantaj sağlıyordu. 1977’de ise çıtayı daha da yükselttik ve pırlantaya geçiş yaptık. Kısa sürede pırlanta konusunda uzmanlaştık. 1984’te anonim şirket olduk. 1985’te Nişantaşı’nda bir mağaza açtık. Reklamlar verdik, kataloglar, defileler yapmaya başladık. Daha sonra yeniden toptana yüklendik mağazayı ihmal ettik, kapattık. 1995’te tekrar açtık. Şu anda 6 franchise şubemiz var. Yeni alışveriş merkezlerinde de açılacak. Hedefimiz 2010’a kadar 50 franchise mağazaya ulaşmak. Sonra da New York, Paris, Londra, Moskova gibi kentlerde mağaza açmak."

İnternetten 5 mağazalık pırlantalı ürün satıyoruz

KERİM Güzeliş, 5 yıl önce internetten satış için yatırım yaptıklarını ve son 3 yılda bu konuda çok olumlu bir trend yakaladıklarını belirtiyor. Güzeliş, "Mücevheri internetten satmak çok zordur ama biz başardık. Buradaki satışımız 5 mağazanın yapabileceği ciroya yakın. Şu anda İsrail’de de bu satış sistemimizi uygulamak için görüşmelerimiz sürüyor" dedi. Kerim Güzeliş, şu anda 100 civarında çalışanları olduğunu belirtiyor ve "Yılda 100 bin adet pırlantalı ürün yapıyoruz. Üretimimizin üçte birini doğrudan ihraç adiyoruz. Üçte birini iç piyasaya veriyoruz. Üçte birini de yine iç piyasa ama turistik yörelere satıyoruz. Pırlantayı Belçika, İsrail ve Hindistan’dan ithal ediyoruz, işliyoruz ve satıyoruz. Eskiden ürün öndeydi şimdi ürünle birlikte markamızı da öne sürüyoruz. Yeni yatırım projemiz de var. Nuruosmaniye’de çok güzel bir ’genel merkez’ yapacağız. Toptan için showroom, perakende için mağaza, yönetim merkezi, imalat hepsi seçkin bir ortama kavuşacak" diyor.

Tek taş, bileziğin tahtını salladı Nil’e şarkı oldu

KERİM Güzeliş, Nil Karaibrahimgil’in ’tek taşımı kendim aldım’ adlı şarkısının pırlantalı ürün satışına destek için siparişle bestelendiği yolundaki dedikoduları hatırlatınca da şöyle konuşuyor: "Öyle bir şey yok. Tam tersine tek taş, pırlantalı ürünler o kadar moda oldu ki bu moda şarkı yaratmış olabilir. Kuyumculukta pırlanta çok büyük patlama yaptı ve talep de giderek artıyor. Tek taş hanımların vazgeçemediği bir takı haline geldi. Pırlantalı takılar artık en çok istenen takılardır ve Anadolu’da bile bileziklerin tahtını sallıyor. Bu durum o şarkıdan çok önce de vadı. Şu anda tektaş en çok satılan ürün, ikincisi 5 taşlı alyanslar, bir de bağlılık sembolü 3 taşlı bir ürün var o da çok satıyor. Pırlanta çok özel bir üründür. Çünkü 1 ila 3 milyar yılda oluşur. Saf karbondur, ışığı en iyi yansıtan madendir. Sol ikinci parmağa takılır ki buradan kalbe giden bir damar olduğu kabul edilir ve o yoldan kalbe sağlık ve mutluluk verdiğine inanılır."

Kredi buldular girişimci yok

YAKLAŞIK iki ay önce Yaman Arkan ve Nihat Bayar ikilisi bir basın toplantısı düzenlediler ve "Projeye, yatırıma ve işletme sermayesi sıkıntısı çekenlere 2 yılı ödemesiz, 7 yıl vadeli uluslararası kredi bulduklarını" açıkladılar. ’Paket Finans’ diye yola çıkan bu ikiliye yaklaşık 500 başvuru olmuş. Aynı zamanda şirket doktoru da olan Nihat Bayar ile projelerin inşaat yapım aşamasında görev alacak Yaman Arkan, bütün başvuranlarla tek tek görüşmüşler. İki ay sonunda yaklaşık, 140 milyon Euro’luk kredi kullanımı için köprüler kurulmuş. Ancak kredi kullanabilecek nitelikte olan girişimci ya da şirket sayısı onları kara kara düşündürüyor. Nihat Bayar, "Aralarından 8’i bulduğumuz krediye uygun çıktı. Bunlardan birisi bir tersane ki zaten tek başına kademeli olarak 120 milyon Euro krediyi o kullanacak. Geriye kalan 20 milyon Euro’yu da 7 girişimci kullanacak" diyor. Nihat Bayar, kredi peşinde koşan girişimcilerin genellikle durumlarıyla ilgili yalan söylediklerini, geçmişte olanları gizlediklerini belirtiyor. Büyük bölümünün de sadece nakit peşinde koştuğunu anlatıyor. Bahreyn’den ABD’ye kadar birçok uluslararası finans kuruluşunun Türk şirketlerine özellikle de KOBİ’lere çok uygun kredi imkanı sunduğunu belirten Nihat Bayar, "Şirketlerimizin büyük bölümü bu imkanlardan yararlanabilecek yapıdalar. Ancak biz o şirketlere ulaşamıyoruz. Bir tarafta uygun finansman bulursa hızla büyüyecek şirketler duruyor, bir tarafta uygun finansman imkanları. Biz bu iki tarafı buluşturmak istiyoruz. Sicili temiz, yatırım ve işletme kredisi ihtiyacı olan şirketler bize ulaşsın" diyor. Bayar’ın söylediği bir şey daha var ki belki de 500 kredi başvurusundan sadece 8 tanesinin krediye uygun çıkmasının asıl nedeni burada gizli: "Türk şirketleri ne yazık ki pek sağlıklı yönetilmiyor. Bu nedenle de aile şirketlerimizin büyük bölümünde ikinci kuşakta sarsıntı başlıyor, üçüncü kuşak devreye girmeden de batıyor."

Nihat Bayar
’ın söyledikleri önemli. Çünkü 1997’den itibaren yönetim danışmanı olarak, elini taşın altına sokup bazı şirketlerin yeniden yapılandırmasını üstlenmiş. Bunlar; Devrektaş A.Ş., Dekor Ahşap Ürünleri A.Ş. (Lineadecor), Komsa A.Ş., Gemsan, Ekşioğlu Orman Ürünleri. Bu şirketler yeniden yapılandı, büyüdü, sağlıklı yapıya kavuştu, yoluna devam ediyor. Nihat Bayar ve Yaman Arkan’ın Türk girişimcilere 1 yıl içinde 250 milyon Euro kredi kullandırma iddiası devam ediyor. Tek sorun kredi kullanmaya uygun girişimci bulmak...

İTO’dan KOBİ’lere ihracata ilk adım

İSTANBUL Ticaret Odasının (İTO) "İhracata İlk Adım Programı"nın üçüncüsü Kasım ayında başlayacak. İTO’nun, bugüne kadar ihracat yapamamış üretici KOBİ’leri eğittiği programın önceki uygulamaları sonucunda 40 KOBİ ihracat yapar duruma gelmişti. KOBİ’lerin program ile ilgili bilgilendirilmeleri amacıyla bugün İTO’da bir toplantı yapılacak. "İhracata İlk Adım Programı"na dahil olan firmalar 4 ay boyunca 30’ar saatlik eğitimden geçecek. Eğitimleri, uluslararası pazarlama ve dış ticaret gibi alanlarda uzman danışmanlar verecek. Nasıl ihracatçı olacakları ve dış pazarlara açılacakları konusunda her türlü desteği alan firmalar, aynı zamanda İTO’nun bazı hizmetlerinden de özel olarak yararlanabilecek.

Bursa’nın siyah inciri Avrupa’da yok satıyor

RAF ömrünün uzun olması, dış görüntüsü, tatlı ve sulu iç yapısıyla dünyanın en kaliteli inciri kabul edilen Bursa’nın siyah inciri Avrupa’da yok satıyor. Bursa siyah inciri ihraç eden Alara Tarım, yurt dışı satışını geçen yıla göre yüzde 250’ye varan oranlarda artırdı. Genel Müdür Kerim Taner, "2006 incir ihracatımızın 7 milyon dolar olacağını düşünüyoruz. Almanya ve Fransa en büyük pazarımız. Bunları İngiltere, İsviçre, Hollanda, Avusturya ve Belçika izliyor. Marks&spencer, Tesco, Carrefour ve Migros gibi süpermarket zincirleri Bursa incirinin güçlü alıcılar" dedi.

Finansbank, ATSO üyesine özel kredi veriyor

ANTAKYA Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ile Finansbank arasında işbirliği protokolü imzalandı. ATSO Başkanı Ali Kavak, sağlanacak düşük faizli kredilerle, KOBİ’lere, işletmelerindeki şartları iyileştirerek, yeni yatırımlarını gerçekleştirme imkanı verileceğini söyledi. Finansbank Çukurova Bölge Müdürü Soner Keskin de "Antakya ekonomisinin bel kemiği KOBİ’lerin gelişmesine destek olmak istiyoruz" dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!