e-kobi:Tavuklara et, kemik yedirmedi yumurtadan 3 milyon dolar çıktı
Güncelleme Tarihi:
SADİ ÖZDEMİR
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2006 00:00
Konyalı Baranok Ailesi’nin bir çiftlik evinde başlayan yumurta üreticiliği, ’yumurta tavuklarına’ yedirilen yeme özen gösterince hızla büyüdü ve Eggy markası doğdu. Zeki Baranok, "Biz yemde maliyet düşsün diye tavuklara et, kemik ve kan unu yedirmiyoruz. Sadece mısırdan yem üretiyoruz. Bu sayede de markamızla büyüyoruz" diyor.
KONYALI Baranok Ailesi’nin yumurtacı oğlu Zeki Baranok, ’yumurtada marka olmayı’ başardı. Şu anda Eggy markasıyla öne çıkan firma 5 ayrı yumurta markasını da ticarete hazırlıyor. Yılda 36 milyon adet yumurta üreten ve yaklaşık 3 milyon dolar ciro yakalayan Baranoklar A.Ş., Konya’da üretim yapıyor ve tavuklara da sadece mısırdan kendi ürettiği yemi yediriyor. Zeki Baranok, "Biz yemde maliyet düşsün diye tavuklara et, kemik ve kan unu yedirmiyoruz. Sadece mısırdan yem üretiyoruz. Bu sayede de markamızla büyüyoruz" diyor.
TESADÜFEN GİRDİK: Yumurta işine tasadüfen girdiklerini anlatan Zeki Baranok şöyle başlıyor anlatmaya: "Babamız Hacı Ali Bey, oğulları olarak da biz üç kardeş hırdavat, sanayi malzemesi, el aletleri, otomobil ticareti yapıyorduk. Annemin isteği ile Konya’ya 5 kilometre mesafede bir yazlık ev, meyvelik, bağlık bir arazi almış. 15 dönümlük bir yerdi ve amaç bizleri hafta sonları evde tutabilmekti. Bir süre sonra araziyi almamız için aracılık yapan komşumuz ki kendisi bir damızlık civciv firmasının temsilcisiydi bize orada küçük bir kümes kurmayı önerdi. Hem gübre olur, hem de bekçinin masraflarını kurtarır düşüncesiyle. Kümesi kurduk ve 500 civciv aldık, yer ızgarası kurarak küçük bir işletme haline getirdik. Bundan sonra da bu işi çok sevdik."
YUMURTA ÖNE GEÇTİ: Zeki Baranok, kısa sürede bu yumurta işinin ailenin diğer işlerini aştığını ve ticari olarak öne çıktığını anlatıyor. Baranok, "1984’te diğer işlerimizi bıraktık. Zamanla 3 kardeş; birimiz otomobile, birimiz sanayi malzemesi hırdavat ve el aletlerine, birimiz de (ben) bu kümes işine odaklandık. 35 bin kapasiteye ulaşmıştık" diyor. 1984’ten itibaren kendisinin ’yumurta tavukçuluğu’ yapmaya başladığını ve bu alanda daha büyük yatırımlar hayal etmeye başladığını belirten Zeki Baranok, şöyle konuşuyor: "1989’da Konya’ya 26 kilometre kare uzaklıkta 120 dönümlük bir alan aldık ve projelendirip kademeli olarak yatırımlara başladık. 1993’te projeyi bir civciv hane, 5 kümes, bir yem fabrikası olarak planladık. 1993’te bir civcivhane ve 2 kümesi bitirdik, işletmeye açtık. 1995’te de kalan 3 kümesi tamamladık."
YEM İŞİ CANIMIZI SIKIYORDU: Zeki Baranok, kendi yem fabrikalarını kurana kadar yemdeki katkıları pek bilmediklerini anlatıyor ve şöyle konuşuyor: "Yem ihtiyacımızı dışardan sağlıyorduk ama bu hem ticari hem de yem kalitesi açısından bizi rahatsız ediyordu. Kendi yem fabrikamızı kurduk ve yem maliyetimiz hemen düştü ama yemin içeriğinin de ne olduğunu görmüş olduk. Yemin karışımına bakınca gördük ki yem çok önemli bir konu. Çünkü yemin içinde ne varsa yumurta da ona göre oluşuyor. Yemi ekonomik yapmak istersen içine hayvansal maddeler (et, kemik, kan ve tavuk unu) koyabiliyorsunuz. Bu yasal bir karışım ama biz bunu yapmak istemedik. Bunun yerine sadece mısır, arpa buğdaydan yem yapmaya başladık ve tavuklarımıza onu yediriyoruz. Yem maliyetimiz doğal olarak yükseldi ama bunu asla önemsemedik. Yumurtamızın kalitesiyle iddialı olmak daha önemliydi. Çünkü kendi yemediğimizi kimseye yedirmemeye karar vermiştik."
’Yumurtada marka olmaz’ diyenleri utandırıyoruz
ZEKİ Baranok, yumurta ticaretini yıllarca Konya’dan organize ettiklerini ancak markalaşma fikri pekişince İstanbul’a toptan şirketi kurduklarını anlatıyor. Baranok, şunları söylüyor: "Yakın zamana kadar İstanbul’a gelmeyi düşünmedik. Yumurtayı toptan olarak çiftlikten sattık. Konya’daki yumurta toptancıları aracılığı ile İstanbul, Kayseri, Adana, Erzurum, Malatya Elazığ gibi birçok vilayete satıyorduk ürünümüzü. Afyon Başmakçı, Konya, Kayseri ve Çorum fiyatları belirler. Bu işte talep hep arzın gerisinde kaldığı için fiyatlar da borsa düzeninde oluşuyor. İstanbul’a 2 yıl önce geldik ve Eggy Pazarlama Limited’i kurduk. Şu anda 5 aracımız var, yakında 5 tane daha gelecek. Sonra da her ay bir araba 2 eleman alarak büyüyeceğiz. Marka tescilimizi yaptırdık, 5 marka daha alıyoruz. Bize yumurtada marka olmaz diyenleri utandırıyoruz. Toptancıyı aradan çıkarıp direkt perakendeciye satışa başladık."
TESADÜFEN GİRDİK: Yumurta işine tasadüfen girdiklerini anlatan Zeki Baranok şöyle başlıyor anlatmaya: "Babamız Hacı Ali Bey, oğulları olarak da biz üç kardeş hırdavat, sanayi malzemesi, el aletleri, otomobil ticareti yapıyorduk. Annemin isteği ile Konya’ya 5 kilometre mesafede bir yazlık ev, meyvelik, bağlık bir arazi almış. 15 dönümlük bir yerdi ve amaç bizleri hafta sonları evde tutabilmekti. Bir süre sonra araziyi almamız için aracılık yapan komşumuz ki kendisi bir damızlık civciv firmasının temsilcisiydi bize orada küçük bir kümes kurmayı önerdi. Hem gübre olur, hem de bekçinin masraflarını kurtarır düşüncesiyle. Kümesi kurduk ve 500 civciv aldık, yer ızgarası kurarak küçük bir işletme haline getirdik. Bundan sonra da bu işi çok sevdik."
YUMURTA ÖNE GEÇTİ: Zeki Baranok, kısa sürede bu yumurta işinin ailenin diğer işlerini aştığını ve ticari olarak öne çıktığını anlatıyor. Baranok, "1984’te diğer işlerimizi bıraktık. Zamanla 3 kardeş; birimiz otomobile, birimiz sanayi malzemesi hırdavat ve el aletlerine, birimiz de (ben) bu kümes işine odaklandık. 35 bin kapasiteye ulaşmıştık" diyor. 1984’ten itibaren kendisinin ’yumurta tavukçuluğu’ yapmaya başladığını ve bu alanda daha büyük yatırımlar hayal etmeye başladığını belirten Zeki Baranok, şöyle konuşuyor: "1989’da Konya’ya 26 kilometre kare uzaklıkta 120 dönümlük bir alan aldık ve projelendirip kademeli olarak yatırımlara başladık. 1993’te projeyi bir civciv hane, 5 kümes, bir yem fabrikası olarak planladık. 1993’te bir civcivhane ve 2 kümesi bitirdik, işletmeye açtık. 1995’te de kalan 3 kümesi tamamladık."
YEM İŞİ CANIMIZI SIKIYORDU: Zeki Baranok, kendi yem fabrikalarını kurana kadar yemdeki katkıları pek bilmediklerini anlatıyor ve şöyle konuşuyor: "Yem ihtiyacımızı dışardan sağlıyorduk ama bu hem ticari hem de yem kalitesi açısından bizi rahatsız ediyordu. Kendi yem fabrikamızı kurduk ve yem maliyetimiz hemen düştü ama yemin içeriğinin de ne olduğunu görmüş olduk. Yemin karışımına bakınca gördük ki yem çok önemli bir konu. Çünkü yemin içinde ne varsa yumurta da ona göre oluşuyor. Yemi ekonomik yapmak istersen içine hayvansal maddeler (et, kemik, kan ve tavuk unu) koyabiliyorsunuz. Bu yasal bir karışım ama biz bunu yapmak istemedik. Bunun yerine sadece mısır, arpa buğdaydan yem yapmaya başladık ve tavuklarımıza onu yediriyoruz. Yem maliyetimiz doğal olarak yükseldi ama bunu asla önemsemedik. Yumurtamızın kalitesiyle iddialı olmak daha önemliydi. Çünkü kendi yemediğimizi kimseye yedirmemeye karar vermiştik."
’Yumurtada marka olmaz’ diyenleri utandırıyoruz
ZEKİ Baranok, yumurta ticaretini yıllarca Konya’dan organize ettiklerini ancak markalaşma fikri pekişince İstanbul’a toptan şirketi kurduklarını anlatıyor. Baranok, şunları söylüyor: "Yakın zamana kadar İstanbul’a gelmeyi düşünmedik. Yumurtayı toptan olarak çiftlikten sattık. Konya’daki yumurta toptancıları aracılığı ile İstanbul, Kayseri, Adana, Erzurum, Malatya Elazığ gibi birçok vilayete satıyorduk ürünümüzü. Afyon Başmakçı, Konya, Kayseri ve Çorum fiyatları belirler. Bu işte talep hep arzın gerisinde kaldığı için fiyatlar da borsa düzeninde oluşuyor. İstanbul’a 2 yıl önce geldik ve Eggy Pazarlama Limited’i kurduk. Şu anda 5 aracımız var, yakında 5 tane daha gelecek. Sonra da her ay bir araba 2 eleman alarak büyüyeceğiz. Marka tescilimizi yaptırdık, 5 marka daha alıyoruz. Bize yumurtada marka olmaz diyenleri utandırıyoruz. Toptancıyı aradan çıkarıp direkt perakendeciye satışa başladık."