e-kobi: ’Bilkent Vizyonu’na uyduk 25 milyon dolara yöneldik

Güncelleme Tarihi:

e-kobi: ’Bilkent Vizyonu’na uyduk 25 milyon dolara yöneldik
Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2006 00:00

İnşaat ve ziraat mühendisi iki kardeşin 1996’da Ankara’da kurduğu Journey, ’Bilkent Vizyonu’ ile Zara, Mango çizgisine yerleşti, 25 milyon dolar ciroya koşuyor. 10’u Ankara’da, 60 satış noktası olan Journey’in, İstanbul’da sadece bir mağazası var.

BABALARI Tekel’den emekli Erkan ve Ercan Görür’ün 1996’da ’deneme yanılma yoluyla’ Ankara’da kurduğu Journey-Yol Tekstil Sanayi Limited Şirketi, bu yıl 25 milyon dolar ciro bekliyor. Journey’in 10’u Ankara’da olmak üzere 60 satış noktası bulunuyor ve İstanbul’da sadece bir mağazası var. Şirketin sahibi Ercan Görür, "İstanbul bizim için zor pazar. Ankara’da bütün Anadolu’yu da kucaklayıp başarılı olduk" diyor. Ercan Görür şöyle başlıyor anlatmaya: "Biz Ankara’da doğduk. Babam ise Çorum Alaca’dan gelmiş Ankara’ya ve Tekel’den emekli olmuş. Annemiz ev hanımıdır. Bizim geçmişimizde ise hiçbir ticaret tecrübesi yok. Kardeşim inşaat, ben ziraat mühendisiyim."

ÜNİVERSİTE BİTTİ NE İŞ YAPALIM: Ercan Görür, üniversiteyi bitirdikten sonra iki kardeş ’ne iş yapabiliriz’ diye düşünmeye başladıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Üç iş araştırdık; restoran, konfeksiyon ve inşaat malzemeleri satışı. O dönemde ihraç fazlası ya da ihraç ürünleri satışı çok modaydı. Tekstil konfeksiyonda bir şeyler yapma kararı aldık. 1996 Eylül’ünde Ankara’da 80 metrekare bir dükkan tuttuk ve makine almak için İstanbul İMÇ’nin yolunu tuttuk. Biz ’dikiş makinesi istiyoruz’ dedik. Makineciler birbirine baktılar ama müşteriyiz diye bizi bozmadılar."

ÇORUMLUSUN AMA OLSUN: Ercan Görür, kardeşiyle birlikte ’el yordamıyla’ ticarete başlarken şanslarının yaver gittiğini söylüyor ve şöyle konuşuyor: "İlginç olaylarla karşılaşıyorduk ama idare ediyorduk. Mesela dükkanın sahibi Almanya’da çalışan bir vatandaşımızdı ve kontratı yapıp 6 aylık peşin kirayı verdikten sonra bize nereli olduğumuzu sordu. Biz ’Çorumluyuz’ dedik. Adam, ’eh olsun ne yapalım’ dedi. Makineleri kurduk, işçi bulamadık. Başka atölyelerde çalışanlarla konuşup mesaileri bittikten sonra bize çalışmalarını istedik. Atölyeye iş bulmak için bin tane kart bastırdım ve bütün mağazalara dağıttım. Kartın üzerine her şeyimizi yazmıştık. Şunu da yaparız bunu da.. Bizi sadece bir kişi aradı."

BİLKENTLİ GENÇLER TARZ YARATTI: Ercan Görür, Bilkent’in genç kızlarının Ankara’da modayı tayin edebildiklerini belirtiyor ve "Bilkentli müşterisi çok olan bir mağaza bize öğrencilerin taleplerini iletti. Zara, Mango gibi markalar Türkiye’de yoktu ama Bilkentliler bu markaların tarzlarını keşfetmişlerdi. Biz de o tarz şeyler yapmaya başladık ve birçok firmanın arasından sıyrıldık" diyor.

İtalya’ya gidip teknolojiyi görünce ufkumuz birden açıldı

JOURNEY-Yol Tekstil Sanayi Limited Şirketi olarak Türkiye’deki bütün hazır giyim şirketlerinin yaşadıklarına benzer sorunlar yaşadıklarını belirten Ercan Görür, "Mesela biz de maliyet ve fiyat ikilemine sıkışmıştık. Bunun üzerine İtalya’ya gittik ve Bari, Milano gezdik. Fabrikaları dolaştık. Orada bir fabrika gördük. Günde 1300 erkek pantolonu dikiyordu ama sadece 83 kişiyle yapıyordu bunu. Kapısında bekçi bile yoktu; sekreterin masasında kamera vardı ve kapıya gelen olursa zile basıp açıyordu. İçerde çaycı yoktu otomatlar vardı. Üretimdeki makineler ise en son yüksek teknoloji makinelerdi. Bunları görünce, ’İtalyanların maliyetleri bizden daha mı düşük? Ama adamlar üretimin yolunu bulmuşlar, kalitelerine, Made in Italy’ye güveniyorlar ve yollarına devam ediyorlar. Biz niye yapmayalım’ dedik ve yatırım kararı aldık. Hemen yüksek teknoloji makinelerin siparişini verdik. 6 ayda 500 bin Euro’luk makine aldık sonra 250 bin Euro’luk daha aldık. Bu yatırım bize standart sağladı ve tek bir işçi dahi almadan üretimi ikiye katladı. Şu anda 250 personelimiz var. Yılda 1 milyon parça ürün satıyoruz. Ciromuz da bu yıl 25 milyon doları bulacak. Abdullah Kiğılı, ’Anadolu’da 1 yap İstanbul’daki 3’e bedel’ dedi. Çok doğru. Şu anda herkes Anadolu’yu keşfe çıktı, biz zaten oradayız. Markamız da kadınların tatil, spor ve akşam giyimi dışındaki hayatını kuşatıyoruz. 18 yaş üstü çalışan kadının ayda 22 gün çalıştığını düşünüyoruz ve bu sürede giyebilecekleriyle ilgileniyoruz. Zaten bizim derdimiz işe yaramayan moda yaratmak değil; sadece ’giyilebilir moda’ üretmek."

Taklide girmedik ayağa gitmedik

TÜRKİYE’de hazırgiyim ticaretinde iki önemli hastalık bulunduğunu söyleyen Ercan Görür şöyle devam ediyor: "Biri taklitçilik, biri de ürününüzü aktif pazarlıyorsanız ciddiye alınmamak. Mesela yine o dönemlerde Karum iş merkezinde satılan ’taklit ürünler’ önemli bir konuydu ve bize de ’şu markaları yapar mısın?’ diye çok cazip teklifler gelmişti. O teklifleri net şekilde reddettik. Bir de ’Artık şehir dışına çıkalım, gidip malımızı pazarlayalım’ dedik ve şehir şehir dolaşmaya başladık. Ancak ayağa gidince ne ürününüzün ne de sizin hiçbir değeriniz kalmıyormuş bunu da gördük ve karar daha aldık; ’asla ayağa gitmeyeceğiz’ dedik. 2000 yılından sonra mağazacılığa adım attık markamız ve ciromuz yükselmeye başladı."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!