Nilgün KARATAŞ
Oluşturulma Tarihi: Şubat 22, 2010 00:00
Değişik faiz oranlarıyla paranın ‘katlanma’ hızını hesaplayan Akbank Private Banking’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fikret Önder, Türkiye’de 2008’de 3.8 yıl olan sürenin 10 yıla uzadığına dikkat çekti. Bu süre İsviçre’de halen 360 yılı buluyor.
MEVDUAT ve
bono faizlerindeki tarihi düşüş yatırımcının parasını katlama hızını dikkat çekici bir şekilde değiştirdi. Dünyada ve Türkiye’de mevduat ve bono faizlerinin tarihsel olarak en düşük seviyesine düşmesinden yola çıkarak, “bir yatırımcının parasını ikiye katlama hızını” ölçen Akbank Private Banking’ten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fikret Önder, İsviçre’de 360 yıl olan sürenin, Türkiye’de ise 10 yıl olduğuna dikkat çekti.
2009’da 6 yıl 2 ay birden uzadıDünyaca ünlü finans dergisi Euromoney’in Akbank’a üçüncü kez verdiği “Türkiye”nin en iyi özel bankası” ödülünü Londra’da düzenlenen törenle alan Fikret Önder, kriz sonrasında değişen yapıyı anlatırken, tarihi taban seviyelerine düşen faizin yatırımcı üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Önder, “cari faiz artı faizin faizi” ile bir yatırımcının parasını ikiye katlamak için İsviçre’de 360 yıl, İngiltere’de 180 yıl, Türkiye’de ise 10 yıl gerektiğini belirtti. Türkiye’de daha 2008 sonundaki mevduat faizleri ile (brüt yüzde 23) bir yatırımcının parasını ikiye katlama hızının 3.8 yıl olduğunu hatırlatan Önder, aradan geçen bir yılda sürenin 6 yıl 2 ay birden uzadığını gözler önüne serdi.
Maliyeler para peşinde
Kriz sonrası ortaya çıkan ortamda tüm dünyada maliyelerin ülke dışında ve özellikle off-shore merkezlerde bulunan paraların peşine düştüğüne, bunun “Türkiye’ye özgü” bir durum olmadığını anlatan Önder, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bugün Amerika da, Yunanistan da vatandaşlarının yurtdışındaki parasının peşinde. Ama herkes Amerika değil, herkes İsviçre’yi döve döve bu paraları geri alamıyor. Varlık barışıyla Türkiye’ye gelen paranın çoğu, 2001’de kriz nedeniyle bankacılık sisteminden dışarı çıkan paralar. Şu anda Türk bankaları, yurtdışındakilere göre daha güvenilir olarak algılanıyor. Türkiye gerekli finansal düzenlemeleri yaparsa tüm dünyadan para çekebilir.”
Barış ve düzenleme gerekli
Bu doğrultuda ‘yeni bir vergi barışı uygulaması uygulanmalı mı’ sorumuza, “Olabilir, yararlı olur” diyen Önder, şu ana kadar bu yolla 80 milyar
Euro toplayan İtalya’nın bunu sürekli yaptığını hatırlattı. Türkiye’nin öncelikle mevzuat düzenlemeleri yapması gerektiğini vurgulayan Önder, şunları söyledi: “Önümüzdeki 10-15 yılda özel bankacılık anlayışı değişecek. Para vergi kaçırmayı kolaylaştıran adalardan, rekabetin iyi hizmet ve iyi performans olduğu yerlere gidecek. Mevzuatta Türkiye’nin bir private banking merkezi olması için eksiklikler var. Oysa bu konuda çok iddialı ülkeler var, Katar, Singapur mesela. Bu ülkeler parayı kendi ülkelerine çekebilmek için resmi kuruluşlar oluşturuyor. Türkiye neden gerekli düzenlemeleri yapmıyor? Vergi mevzuatı önemli bir konu. Sadece varlık barışı yaparak, Türkler’in yurtdışındaki parasını bile getiremezsiniz. Herkes bu parayı ülkesine çekmenin yollarını ararken, bizde İstanbul’u finans merkezi yapmak isterken bile bu düzenlemeleri değil, İstanbul’a taşınacak binalar tartışılıyor.”
50 bin Türk’ün 1 milyon doları aşan serveti varÖZEL bankacılık konusunda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bir alt limit standartı yok. Alt limit 100 bin dolarla 1 milyon
dolar arasında değişiklik gösterse de, private banking de asıl hedef oturduğu ev hariç 1 milyon doların üzerinde varlığı bulunan kişiler. Türkiye’de “1 milyon dolarlık varlığı bulunan kaç kişi var” sorusunun ise tek bir yanıtı yok. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na göre (BDDK) bu sorunun cevabı, 27 bin. Merrill Lynch’in raporuna göreyse 33 bin 700 kişi. Fikret Önder’in bu konudaki tahmini şöyle: “Parasını yurtdışında ve yastık altında tutanlar da dikkate alındığında, 1 milyon doların üzerinde varlığı bulunan Türk vatandaşlarının sayısı 50 bini bulur. Affluent banking (aile bankacılığı) segmentini oluşturması gereken 150 bin dolar ve üzeri varlık büyüklüğüne bakıldığında ise bu rakam 350-400 bine çıkar.”
Türkiye’den iki banka ödül aldıEUROMONEY’in her yıl düzenlediği ödül töreni, bu yıl da dünyanın değişik ülkesindeki bankacıları Londra’da bir araya getirdi. Akbank Private Banking’ten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fikret Önder, 15 ayrı kategorinin değerlendirilmesi sonucunda verilen “Türkiye’nin En İyi Özel Bankası” ödülünü Euromoney Editörü Clive Horwood’un elinden aldı. Garanti Bankası’nın da “En İyi Yerel Banka” ödülünü aldığı törende, ‘dünyanın en iyisi’ Credit Suisse oldu. Ülkelerinin en iyileri ile dünya çapında en iyi ilk 3’ün ödüllendirildiği törene, UBS’nin katılmaması dikkat çekti. Geçen yılın birincisiyken, bu yıl Credit Suisse ve HSBC’nin ardından üçüncü olabilen UBS, ödülünü almaya gelmedi.
Varlık barışı Akbank’a 60 yeni ‘özel müşteri’ ve 500 milyon lira getirdiGEÇEN yıl yine ödül töreni sonrasında Londra’da yaptığı toplantıda, “Türkler’in yurtdışında 60-100 milyar dolar arasında parası var. Bu paraları çekmek için bir varlık barışı gerekli” tespitinde bulunan Fikret Önder, yapılan uygulamanın özel bankacılık portföylerini artırdığını belirtti. Toplam 64 bin mükellefin 26.9 milyar lirası yurtdışından olmak üzere 47.3 milyar liralık beyanda bulunduğu varlık barışı kapsamında, Akbank Private Banking’in portföyüne 500 milyon lira geldiğini açıklayan Önder, çoğu İsvire’den 60 kişinin getirdiği bu tutarın sadece özel bankacılık bölümüne gelen tutar olduğuna da dikkat çekti.
Düşük faizin sosyal etkileri oldu ‘erken emeklilik’ dönemi sona erdiFAİZLERDEKİ düşüşün sosyal etkileri olduğuna dikkat çeken Fikret Önder, Türk yatırımcısının bu dönemde alternatif yatırım enstrümanlarına ilgisinin arttığını dile getirdi. Önder, “Geçmişte 400-500 bin lirası olan bir yatırımcı, faiz gelirine güvenerek 47-48 yaşında emekliliğe çekiliyordu. Faizlerin geldiği seviye artık buna imkan vermiyor” dedi.