Güncelleme Tarihi:
HÜKÜMET ile Merkez Bankası arasında faiz tartışmaları sürerken TÜSİAD yayımladığı raporla olayı yepyeni bir boyuta taşıdı. Rapora göre düşük faiz 2002’den 2007’ye eşitsizliği azaltıcı etki yaparken 2007’den sonra eşitsizliği arttırdı. Bunun nedeni ise düşük mevduat sahiplerinin tasarruflarını tüketime aktarması, yüksek mevduat sahiplerinin ise faiz geliri almaya devam etmesi oldu.
TÜSİAD’ın, Türkiye’de Bireysel Gelir Dağılımı Eşitsizlik raporuna göre 2002-2007 yılları arasında Türkiye’de gelir dağılımı eşitsizliğini azaltıcı etki yapan düşük faiz politikası 2007-2011 arasında eşitsizliği arttırdı. Raporda 2007’den sonra uygulanan düşük faiz politikasının tasarrufların ve buna bağlı mevduatın dağılımında bir eşitsizlik doğurduğu ve bunun neticesinde ortaya çıkan faiz gelirlerinin dağılımının ülke genelindeki eşitsizliği arttırıcı yönde etki yaptığı belirtildi. Peki bu etki nasıl oldu? Rapordaki verilere göre düşük faiz kalıcı olmaya başladığında düşük mevduat sahipleri bunları bozarak tüketime yöneldi. Ancak yüksek mevduat sahiplerinin tasarruf durumlarını değiştirmesi para miktarı nedeniyle daha geç olduğu için iki grup arasındaki makası aştı. Yani düşük gelirliler harcadı, yüksek gelirliler mevduatlarından faiz geliri almaya devam etti.
TASARRUFLAR TÜKETİME
Merkez Bankası ile hükümet arasında bir süredir faiz oranları konusunda tartışma sürüyor. TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer ve Başkan Yardımcısı Memduh Boydak’ın da katılımıyla dün açıklanan rapor faizin gelir dağılımı eşitsizliğindeki etkisini de araştırdı. Raporu İTÜ İşletme Fakültesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Raziye Selim ve Prof. Dr. Öner Günçavdı ile İTÜ İşletme Fakültesi öğretim görevlisi Dr. Ayşe Aylin Bayar hazırladı.
FAİZ NASIL ETKİLEDİ?
Rapora göre Türkiye genel gelir eşitsizliğine en yüksek katkıyı faiz gelirleri yaptı. 2007 sonrasında düşük faizlerin süreklilik kazanması ve ülkedeki tüketim davranışlarının değişmesi, hem tasarruf oranını düşürdü hem de tasarrufların kaynaklık ettiği mevduatları azalttı. Yüksek gelir gruplarının tasarruf oranının düşük gelirlilere göre daha yüksek olması, düşük -orta gelir gruplarının mevduatlarının çok daha hızlı azalmasına yol açtı. Bu da faiz gelirinin temeli mevduat tabanının daha yüksek gelirler lehine artmasına neden oldu ve faiz gelirlerinin daha eşitsiz dağılmasına yol açtı. Düşük faiz politikası faiz gelirlerinin eşit olmayan dağılımı nedeniyle eşitsizlik yaratan bir politikaya dönüştü.
ARZ-TALEP MESELESİ
Gelir dağılımı eşitsizliğini en çok düzeltici etki yapması gereken büyüme de raporda2007 sonrası düşen performansıyla yer aldı. Rapora göre büyüme 2002’den 2007’ye kadar arz kaynaklı olduğu için gelir dağılımı eşitsizliğini giderici etki yaptı. Ancak ne zaman ki tüketim kaynaklı büyümeye geçtik rapor bu büyümenin eşitsizliği giderici etkisinin de azaldığına vurgu yaptı. Bu yine düşen faizlerle artan tüketimin yarattığı büyümeye işaret ediyor. Raporda faiz gelirlerinin yarattığı eşitsizliği gidermenin yollarının ülkenin tasarruflarını ve mevduat düzeyini arttırmak olduğuna vurgu yapıldı.
Yüzde 10’un zaferi!
GELİR dağılımı eşitsizliği sadece Türkiye’nin problemi değil. Dünyada da 2008 krizi eşitsizliği arttırıcı etki yaptı. Tek kazançlı çıkan ise en zenginler. En yoksul yüzde 10’luk kesimin Yunanistan, İspanya, İrlanda ve İtalya’da milli gelirden aldıkları pay yüzde 1-13 arasında azalırken Türkiye’de değişmedi.
Eşitsizlikte ilk üçteyiz
TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer, 2000’li yıllarda Türkiye’de gelir dağılımı eşitsizliğinde düzelme meydana geldiğine işaret etti ve şunları söyledi: “Bu gelişmeye rağmen Türkiye, gelir eşitsizliğinin yüksek olduğu ülkeler arasında yer almaya devam etmektedir. OECD’nin araştırmasına göre, Türkiye halen, Şili ve Meksika’dan sonra en yüksek gelir eşitsizliğine sahip üçüncü ülke konumundadır.”
Gini katsayısına göre en eşitsiz ülkeler
Şili 0.50
Meksika 0.47
Türkiye 0.41
ABD 0.38
İsrail 0.38
En zengin yüzde 10 ile geri kalan yüzde 90 arasındaki gelir farkı (kat)
Meksika 28,5
Şili 26,5
ABD 15,9
Türkiye 15,1
İsrail 13,6