Oluşturulma Tarihi: Ağustos 19, 2005 00:00
KALDIĞIM yerden devam ediyorum. Cari işlemler açığının azaltılması yurt içi tasarruf açığının azaltılmasından geçer demiştik. Yurt içi tasarruf dengesi de kamu ve özel sektörün tasarruf dengelerinin toplamıdır.Geleneksel olarak, Türkiye’de kamu sektörü tasarruf açığı verir. Kamu sektörünün tasarruf açığı özel sektörün tasarruf fazlasıyla kapanır. Bu şekilde, şimdiye kadar yurt dışına fazla muhtaç olmadan yurt içinde tasarruf dengesi kurulurdu. Cari işlemler açığı da kabul edilebilir sınırlar içinde kalırdı. Kamu sektörü açıklarının çok fazla olduğu dönemlerde dahi bu denge böyle oldu. O dönemde, kamu sektörü tasarruflarını azaltırken (har vurup harman savururken), çok yüksek reel faizlerle özel sektör tasarruflarını artırdı. Kamuyu finanse etti.TASARRUF DENGESİ2001 Krizi’nden sonra kamu sektörü tasarruf açığını hızla azalttı. Ama, özel sektör tasarruf fazlasını daha da hızlı azalttı. Yani, durum tersine dönüp toplam yurt içi tasarruflar azaldı, ciddi boyutlarda toplam tasarruf açığı oluştu. Toplam yurt içi tasarruf açığı cari işlemler açığı olarak karşımıza çıktı. Şimdi, hem kamu sektörü açık veriyor hem de cari işlemler açığı artıyor (ikiz açıklar). Bir anlamda, kamu dengesini dış dengenin üzerine yıktık. Özel sektör aradan çıktı.Özel sektör tasarruflarını neden bu denli azalttı. Bu olgunun elbette tek bir nedeni yok. Ama, ülkemize gelen yabancı sermaye akımlarını hızlandıran hangi nedenlerse, üç aşağı, beş yukarı özel sektör tasarruflarını azaltan nedenler de aynıdır. İleriye dönük beklentilerin olumluya dönmesi yatırımları hızlandırmış, tüketimi artırmıştır.Hálá yüksek dahi olduğu iddia edilse de, reel faizlerin düşmesi, yabancı para cinsinden borçlanma maliyetlerinin neredeyse sıfır olması da yatırımları artırıp tüketimin hızlanmasına neden oldu. Yani, ülkedeki döviz fazlasını yaratan unsurlar özel sektörün kamu sektörünün açıklarını kapatma kaygısını yok etti.O halde, toplam tasarruf açığını düşürmek, yani cari işlemler açığını azaltmak istiyorsak, kamu sektörünün tasarruf açığı daha hızlı düşürülmek zorundadır. Kamu sektöründe daha fazla tasarruf yapabilme olanaklarımız kalmamışsa, aynı amaca yönelik olarak özel sektörün tasarruf fazlasının artmasını sağlamak zorundayız. Bunun anlamı, zaten yüksek olarak düşünülen reel faizlerin artmasıdır. Bunun arzu edilen bir çözüm olduğunu sanmıyorum. İleriye dönük dinamikler açısından doğru da olmayabilir.KAMU SEKTÖRÜÖzetlersek, kamu kesimi finansman dengesinin iyileştirilmesi de dahil olmak üzere son dört yıldır gerçekleştirilen işler ileriye dönük beklentileri olumluya çevirmiştir. Zaten dünyada global likiditenin arttığı bir dönemde, beklentilerin olumluya dönmesi hem yabancı sermaye akımlarının ülkemize gelmesini hızlandırmış hem de özel sektörün tasarruflarının azalmasına neden olmuştur. Sonuçta, ekonomik büyüme artarken, cari işlemler açığı artmış,
döviz kurları düşme eğilimine girmişlerdir. Riskler artmıştır.Risklerin azaltılması maliyetsiz değildir. Seçenekler sınırlıdır. İçinde yaşanan şartlarda, kamu daha fazla tasarruf yapmak zorundadır. Özel sektörün tasarruflarını azaltması yavaşlatılmalıdır. Ama, ne yaparsak yapalım, ülkedeki döviz fazlası, yapmamız gerekenlerle beraber artarak devam edip döviz kurları üzerindeki aşağı yöndeki baskılarla yaşamaya devam edeceğiz (son döviz kuru oynamalarına bakıp kimse işler düzeliyor diye düşünmesin). Bir başka seçenek yeni bir dengenin üzerimize dışarıdan empoze edilmesidir. Yani, iç ya da dış nedenlerle ileriye dönük beklentilerin bozulması ve/veya global likiditenin kuruyup yabancı sermaye akımlarının durması ya da geri çekilmesi döviz kurlarını da artırır, cari işlemler açığını da azaltır, hatta fazlaya dönüştürür. Ama, bu yol acı vericidir. Son haftadaki gelişmeler dahi insanların sinirlerinin bozulmasına yetti.
button