Güncelleme Tarihi:
Yılmaz, 18 Nisan’da dolacak görev süresinin uzatılıp uzatılmayacağı sorusunu “Görev istenmez, görev verilir. Buysa ben görev talepkarı değilim” diye yanıtladı. Yılmaz, siyasete girip girmeyeceği tartışmalarına ise, “Siyaset yapabilir miyim, diye kendime sordum. Yanıtım yüzde 100 ‘evet’ değil” sözleriyle yanıt verdi.
Ankara Sanayi Odası’nın gündem toplantısına konuk olan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, duygulu anlar yaşadı. Oda Başkanı Nurettin Özdebir’in sürpriz doğum günü kutlamasıyla duygulanan Yılmaz, önce derin bir nefes aldı ve ardından kamuoyunda büyük tartışma yaratan, aslında bir Türkiye gerçeği olan, yaş büyütme öyküsünü yalın bir dille anlattı.
ÜLKE ÇIKARLARI İÇİN YAPTIK
Yılmaz, Merkez Bankası’nın Kasım ayından beri aldığı kararlar sonucu kredi büyümesinde bir yavaşlama olduğunu ancak bunu yeterli bulmadıklarını söyledi. Finansal istikrar ve fiyat istikrarı açısından yeni bir tedbire ihtiyaç olduğunu düşündüklerini belirten Yılmaz, “Orta ve uzun vadede ülke çıkarları bunu gerektiriyor” dedi.
TERS KÖŞEYE YATIRMAK İSTEMEDİK
Aldıkların son kararın piyasaları ters köşeye yatırdığı, yorumlarına neden olduğunu anımsatan Yılmaz, “Manisa’da yaptığım konuşmada Para Politikası Kurulu’nda son gelen verileri değerlendirerek karar alınacağını söyledim. Ama bir gün sonra yabancı bir gazeteye Mart sonu, ifadesini kullandım. Arada bir hafta var. Eğer bu bir kusursa bunu da kabul ediyorum” dedi.
Yılmaz, Merkez Bankası’nın görevinin kendisinin çekildiği yere gitmemek olduğunu vurgulayarak, “Sorumluluğu yaptıklarıyla piyasayı görmek istediği yere çekmektir. Ama piyasayı aldatmaması, ters köşeye yatırmaması gerekir. Çekirge bir iki zıplar, dolayısıyla herkes size olan güvenini kaybeder. Kredibilite kolay kazanılmaz ama kolay kaybedilir. 23 Mart ile 30 Mart arasındaki 1 hafta bir şeyse bunu kabul ediyorum” dedi.
SON ÖNLEM YETERLİ OLACAK
Son tedbirlerin yeterli olacağını düşündüklerini de vurgulayan Yılmaz, yine de yeterli olmazsa diğer kurumlardan destek gelmesi gerektiğini söyledi. Yılmaz, “Artık dur-kalk olmaması lazım. O nedenle bu kararı aldık. Finansal istikrarla ilgili olarak başka kurumların da yapabilecekleri var. Hazinenin, hükümetin yapabileceği şeyler var. Eğer bu tedbirler de yeterli olmazsa ki biz yeterli olacağını düşünüyoruz biraz bekleyelim oralardan da destek gelmesi, tedbirler alınması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Bankalar Birliği Genel Sekreteri, zorunlu karşılıkların artırılmasına ilişkin karar üzerine,
‘bu işin bankalara artık bir vergi haline geldiğini, bu verginin de Ayşe teyzeden yani vatandaştan çıkacağını’ söylemişti. Yılmaz’a bu değerlendirme de soruldu.
Durmuş Yılmaz, “Kararlar belli sonuçları almak için alınıyor. Elbette bir etkisi olacak. Ama etkisinin bankalar üzerine vergi olarak değerlendirmesi kendi görüşüdür. Kararlarımızın bankacılık sistemi üzerinde etkisi olmayacaksa neden alalım? Ortaya koyduğumuz hedefe ulaşmak için bir adım attık” demekle yetindi.
ÜRETMEYE DEVAM EDİN
Bir sanayici alınan kararlarla kredi almanın zorlaşacağını, bunun da özellikle küçük işletmelerde işsizliği artıracağını söyledi. Önlemler sonucu kredi maliyetlerinin pahalanmasının fiyat istikrarını etkileyip etkilemeyeceğini sordu.
Yılmaz, seçici, kredi daraltıcı politika uygulamadıklarını vurgulayarak, “Genel olarak oranları tespit ediyoruz. Buna reel sektöre verilen krediler de dahil, tüketici kredileri, kredi kartları da dahil ama bizim açımızdan özlenen; özellikle tüketici kredilerindeki yavaşlama nispi olarak reel sektöre verilen kredilere göre daha etkin olursa bu tercih edilebilir bir durum ama bizim böyle bir selektif kredi politika amacımız yok. Genel oranları belirledik, burada tüketiciler de sanayiciler de iş adamları da bu kredi havuzundan kredi talep edecekler. Kredi maliyeti elbette yükselecek. Biz zaten kredi hacminin daralması için bu kararı alıyoruz. Dolayısıyla siz biraz daha fazla maliyet ödeyerek kredi talep edeceksiniz ya da kredi talep etmekten vazgeçeceksiniz ama (üretmeyin) demiyorum siz almaya devam edin...” dedi.
KURULDA PASTA KESMEDİK
Başkan Yılmaz’a iki gün önce doğum günün Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında pasta keserek kutlandığı haberleri soruldu. Yılmaz, “Kurulda kutlamadık, pasta da kesmedik. Sabah yerime geldiğimde masamda bir kek buldum. Sekreterlerim üzerine de bir mum koymuşlar, ‘iyi ki doğdunuz’ dediler. Bunun dışında bir kutlama olmadı” dedi.
Ancak Yılmaz, son toplantısı olması nedeniyle Para Politikası Kurulu üyeleriyle vedalaştığını söyledi.
GÖREV İSTENMEZ VERİLİR
18 Nisan’da dolacak olan görev süresinin uzatılıp uzatılmayacağı sorusuna Başkan Yılmaz, “Bu dakika itibariyle benim bildiğim, 18 Nisan’da sürem doluyor. Arkadaşlarımın elini sıkıp bankadan ayrılacağım. Bende yeni bir bilgi yok. Görevler istenmez, görevler verilir. Buysa ben görev talepkarı değilim” dedi.
SİYASET YAPABİLİR MİYİM?
Başkan Yılmaz’a siyasete girip girmeyeceği bir kez daha soruldu. İstifa etmediğini anımsatan Yılmaz, “O dönem geçtiğine göre siyasette değilim” dedi. Ancak Yılmaz, kendisine siyaset yapabilir miyim, diye sorduğunu belirterek, cevabının yüzde 100 evet olmadığını açıkladı.
Konuşmasında Hazine’nin de alabileceği tedbirler olduğunu belirten Yılmaz’a bunların neler olduğu soruldu. Yılmaz, yapılabileceklerin belli olduğunu söyledi. Dünyada, Avrupa’da genel eğilime dikkat çeken Yılmaz, Avrupa’da risk birimi kurulduğunu ve bunun başına da Avrupa Merkez Bankası Başkanı’nın getirildiğini anımsattı.
Yılmaz, bir gazetecinin “Daha önce yaşınızın mahkeme kararıyla düzeltildiğinden söz ettiniz. Sözünü ettiğiniz mahkeme kararıyla düzeltilen yaşınız, yeniden atanmanız noktasında sorun teşkil etmeyen bir seviyede mi” şeklindeki sorusuna karşılık, “Benim bu konuda söyleyeceğim sadece şu; deniliyor ki; görevler istenmez görevler verilir. Eğer buysa ben görev talepkarı değilim. Bu yaş olayı 51 yıl önce olan bir olay” yanıtını verdi.
YAĞMUR YAĞSIN SELLER AKSIN
Bir iş adamının “kendi döneminiz için karnenizi nasıl değerlendiriyorsunuz” şeklindeki sorusuna ise Yılmaz, “İnsanlar hayattayken değerlendirme yapmak son derece zor. Aslında doğru da bulmuyorum bunu. Ben diyorum ki, yağmur yağsın, seller aksın, derelerde kumlar sürüklensin, mutlaka bir şey kalacaktır. İnsanlar geriye döndüklerinde kalana bakarak bir değerlendirme yapsın” dedi.
DOĞRU OLAN ULUSAL PARAMIZ ÜZERİNDEN BORÇLANMAK
Bir sanayicinin, 2002-2010 döneminde kamu borçlanması incelendiğinde dış borçlanmadan iç borçlanmaya dönüldüğünün görüldüğünü belirterek, “iç borçlanmanın maliyeti ise yüksek acaba bunun nedeni dışarıdan kaynak bulamamamız mı, yurt dışındaki kreditörlerin istediği mali disiplinin sonuçlarından kaçmak mıdır, kur riski midir, diye sorması üzerine Yılmaz şöyle yanıt verdi:
“Birçok neden saydınız bunların hepsi geçerli olabilir ama burada asıl husus bir ülkenin kendi parasının değeri ve kendi ülke parasının muamele aracı, borçlanma aracı ve tasarruf aracı olarak kullanılması. Geçmişte bir dolarizasyon olgusu vardı. Bankalardaki mevduatın yüzde 70'e yakını yabancı para üzerindendi ve en küçük bir güven kaybında ekonomimiz tehdit altına alınıyordu. Dolayısıyla doğru olan politika kendi ulusal paramız üzerinden borçlanmayı sağlamak ve makro dengeleri o şekilde sağlamak ki enflasyonu kontrol altına almak ve buna paralel olarak faiz oranlarını aşağı çekmek. Türkiye'nin bugün itibariyle yaptığı budur. Doğru olan da budur ve burada da son derece başarılı olmuştur. Buradan geri adım atılmamalıdır.”
JAPONYA VE SAVAŞ ETKİSİ
Başkan Yılmaz, petrol fiyatlarının geldiği seviyenin ne ölçüde bir risk olduğuna ilişkin bir soru üzerine Ocak ayı Enflasyon Raporunda ithalat fiyatlarındaki artışı yüzde 8'ler seviyesinden yüzde 10,9'a revize ettiklerini hatırlattı. Bugün itibariyle bu rakamın geldiği yerin 10,9'un da üzerinde olduğuna işaret etti.
Yılmaz, Libya başta olmak üzere Kuzey Afrika'daki olaylar ve Japonya'daki doğal afetin kısa vadedeki etkisinin ekonomik aktivitenin yavaşlaması, petrol talebinin azalması şeklinde olabileceğini, fakat Japonya çok hızlı toparlanmaya başlarsa da tekrar emtia fiyatlarında artışın söz konusu olacağını, dolayısıyla iki yönlü bir belirsizliğin söz konusu olduğunu ve bunu yakından takip ettiklerini söyledi.