Güncelleme Tarihi:
Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, para politikasına ilişkin, "Aldığımız kararları maalesef erken değiştiriyoruz, sonucunu görmeden değiştiriyoruz. Bunun sonucunda da her defasında çıkış noktamız olan yatırımların yapılabilmesi için, düşük faiz için yola çıkıyoruz ama vardığımız noktada hem faizimiz yüksek oluyor hem de kurumuz yüksek oluyor." dedi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından InterContinental İstanbul Otel'de "2017 Yılında Türkiye Ekonomisi: Beklentiler ve Politika Önerileri" başlıklı panel düzenlendi.
Panelde konuşan Yılmaz, para politikalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türkiye'de enflasyon sorununun iletişimden kaynaklandığını vurguladı.
Yılmaz, "Aldığımız kararları maalesef erken değiştiriyoruz, sonucunu görmeden değiştiriyoruz. Bunun sonucunda da her defasında çıkış noktamız olan yatırımların yapılabilmesi için, düşük faiz için yola çıkıyoruz ama vardığımız noktada hem faizimiz yüksek oluyor hem de kurumuz yüksek oluyor. Şu anda TL'nin temel sorununun iletişim olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
Para politikasının belirlendiği her toplantının olağanüstü gibi anlaşıldığını dile getiren Yılmaz, ekonomi yönetimiyle TCMB'nin iletişiminin tek elden yürütülmesi gerektiğini vurguladı.
Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şu anda maalesef koordinasyon bozuk, orkestra aynı notayı çalmıyor. Eğer bu böyle devam ederse biz bir müddet daha yüksek enflasyonu yaşamak zorunda kalacağız. Çünkü şunda açık ve net değiliz, kurun bu seviyesinden rahatsız mıyız? Kurumlar arasında iş bölümü iyi yapılmalı, herkes işini iyi yapmalı. Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlarsa büyümeye yapabileceği en büyük katkı budur."
Yılmaz, TCMB ve ekonomi yönetimi arasındaki diyaloglara ilişkin, şu ifadeleri kullandı:
"Bağımsız kurumlarda bir demokrasi açığı var. Atanmışlar hesap vermiyor, siyasetçiler hesap veriyor, o nedenle de siyasetçi mutlaka konuşmak zorunda, konuşmalı. Fakat bunu yaparken nezaketi de dikkate alarak oturur konuşurlar, herkes kendi fikrini aykırı olsa dahi ortaya koyar. Fikir birliği yapıldıktan sonra iletişim tek elden yapılırsa bu topluma daha fazla fayda sağlar. Şu anda burada bir bozukluk var. Mehmet Şimşek Bey orkestranın bir yanında bir notadan çalıyor, öbür taraf başka bir notadan çalıyor."
"TEK BİR PARA POLİTİKASI FAİZİNE DÖNÜP BUNUN İLETİŞİMİNİ İYİ KURMALIYIZ"
Yılmaz, para politikasıyla ilgili kafa karışıklıklarının arttığını belirterek, 2008'de yaşanan ekonomik sıkıntılar sonrası faiz koridoru uygulamasının piyasada dengeleyici bir mekanizma haline geldiği örneğini verdi.
Durmuş Yılmaz, "Olağan işleri olağanüstü bir durum varmış gibi anlatırsanız o işi daha da derinleştiriyor. Bu olağanüstülüklere yer vermemek için mümkün olduğu kadar likidite yönetimiyle koridorun altında üstünde oynamak suretiyle günübirlik gelişecek olağanüstü durumlara cevap verebilmek için bant sistemini uygulamaya koyduk." değerlendirmesinde bulundu.
Bugün gelinen nokta itibarıyla Para Politikası Kurulu (PPK) toplanmadan, likidite yönetimiyle cevap verebilecekleri hususların para politikasının omurgası haline geldiğini kaydeden Yılmaz, bunun yanlış olduğunu aktardı.
Yılmaz, bandın Dövizdeki etkilere cevap verebilmek için ortaya konulduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Artık şu noktaya geldik, basmadığımız yabancı para üzerinden ve kendimizi çok fazla üretmediğimiz altın üzerinden para politikası yürütür hale geldik. Dolayısıyla yapılması gereken şey, tek bir para politikası faizine dönüp bunun iletişimini iyi kurmalıyız. Dolayısıyla para politikasının enflasyon düşürülerek yabancının parası üzerinden değil, TL'nin maliyeti üzerinden yürütülmesinin yolları aranmalıdır."
"TÜRKİYE'NİN KÜRESEL TİCARETTE SIKINTISI YOK"
Medipol Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ekonomi ve Finans Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Hatice Karahan ise enflasyon hedeflerinin tutmamasında kurdaki dalgalanmaların ve gıda fiyatlarının etkisi olduğunu anımsatarak, kur etkisinin ciddi risk oluşturduğunu söyledi.
"Sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme için enflasyonu kontrol altında tutmamız gerekiyor." diyen Karahan, enflasyon hedeflerine ulaşmak için Döviz kurundaki olumsuz etkinin minimuma indirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Karahan, ülkenin mevcut durumuna ilişkin, "Türkiye'nin küresel ticarette bir sıkıntısı yok. Elbette küresel ticaretteki gerilemeden biz de etkileniyoruz ama ciddi bir risk yok. Pazar konsantrasyonu, ürün konsantrasyonu açısından riskimiz yok. Riskimiz finansal kanaldan geliyor." dedi.
Bu yıl için en büyük sıkıntının yüksek kur riski ve Dövizdeki volatilite olduğunu dile getiren Karahan, 2017'de düşük büyüme beklediğini sözlerine ekledi.