Güncelleme Tarihi:
Çayın her zaman gündemlerinde olduğunu ve çayla ilgili eylem planı oluşturduklarını belirten Yazıcı, “Ürünü markaya dönüştürmek için çalışıyoruz. 2023’e doğru giderken dünyaya açılacak en az 10 Türk markası arasında, Türk çayının da yer alması hedeflerimizde yer alıyor” dedi.
Marka için gayret içindeyiz
Rizeli olduğunu hatırlatan Yazıcı, şunları söyledi: “Türk çayının yetiştirilmesi ve pazarlanmasına ilişkin sorunlar bulunuyor. Bunun için çayla ilgili çalıştay yaptık ve eylem planı oluşturduk. Çayın bir markaya dönüştürülmesi için büyük bir gayret içindeyiz. Çayın markaya dönüşmesi için çayın kalitesinin yükseltilmesi gerekiyor. Çayın kalitesinin yükseltilmesi için çayın toplanmasına, işlenmesine ilişkin süreçlerde yapılması gerekenler var. Bütün bunları bir eylem planına bağladık. Bu eylem planını Çaykur’un bağlı olduğu Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yürütüyor. Ben de yakından takip ediyorum.”
Organik dönüşüm gerekiyor
Geçtiğimiz günlerde çayın uluslararası bir markaya dönüştürülmesine ilişkin bir çalıştay düzenlendiğini vurgulayan Yazıcı, şöyle konuştu: “Öncelikle kaliteyi korumak ve giderek de organik çaya dönüşüm gerçekleşiyor. İlk organik çay, Hemşin’de bizim dönemimizde yaptığımız çay fabrikasında üretiliyor. Bu yıl, biraz daha alan genişletildi. Ama hedef çayın üretimini organik hale getirmek.”
Çayla 1978’de kaldırımda tanıştı
NT’nin misafiri olarak Türkiye’ye gelen ‘Bir Çay Daha Lütfen’ kitabının yazarı sanat tarihçisi ABD’li Katharine Branning, 1978 yılında Laleli’de kaldırım kenarında bir itfaiye eri tarafından ikram edilmesiyle çayla tanıştığını belirtti. Branning, “O gün çayla başlayan dostluğumuzun bugün buralara kadar geleceğini düşünmemiştim. Türk misafirperveliği işte bu” dedi. Branning, kitabının bu kadar ilgi göreceğini beklemediğini dile getirdi.