Dünyanın üçüncü büyük ‘tohum gen bankası’ kuruluyor
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 2009 00:00
Türkiye Tohum Gen Bankası’nın temeli dün Ankara’da atıldı. Tarım Bakanı Mehdi Eker, “Çin ve ABD’den sonra dünyanın 3’üncü büyük tohum gen bankası bizde olacak. Tohum gen bankaları, insanlığın gıda güvencesinin garantisi” dedi.
TARIM ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, tohum gen bankalarının insanlığın gıda güvencesinin garantisi olduğunu belirterek, “Biyolojik çeşitlilik ise gelecek nesillere bırakacağımız kutsal emanetlerdir” dedi. Eker, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün Kampüsündeki Türkiye Tohum Gen Bankası’nın temel atma törenine katıldı. Eker, 250 bin örnek kapasiteli, dünyanın 3’üncü büyük tohum gen bankası olacak ve 2009 Aralık ayında tamamlanması planlanan Türkiye Tohum Gen Bankası ile Türkiye’nin tarım alanındaki potansiyelini harekete geçirmeyi amaçladıklarını söyledi.
250 bin tohum örneği
Eker, şöyle devam etti: “Gen bankasında 250 bin tohum örneği muhafaza edilebilecek. Bunun 300 bine çıkarılma imkanı var. Yurt içi ve yurt dışından topladığımız tohumları burada hem genetik olarak muhafaza etmiş olacağız insanlık adına, hem de bilim insanlarının yapacakları çeşitli çalışmalarda bu materyal olarak kullanılabilecektir. Toplanan tohum örnekleri 15, 0 ve -18 ile -40 derecede saklanabilecek, 1040 metre küplük 7 soğuk odada 1.5 ve 20 yıl sürelerle muhafaza edilebilecek.”
Çeşitlilik azalıyor
Biyolojik çeşitlilik ve genetik kaynakların sanayileşme ve kentleşmenin yol açtığı olumsuzluklar nedeniyle dünyada hızla azaldığını vurgulayan Eker, bitkisel tür kayıplarının daha önceki dönemlere göre bin ile 10 bin kat daha hızlı olduğunu söyledi. Bu durumu, “dehşet verici” olarak nitelendiren Eker, bir önceki yüzyıldaki genetik çeşitliliğin bu yüzyılda yüzde 75’inin kaybolduğunu ifade etti.
Türkiye zengin
Türkiye’nin biyolojik çeşitlilik ve endemik bitki türleri bakamından oldukça zengin olduğunu anlatan Eker, yeryüzündeki 12 bin civarındaki endemik bitki türünün 3 bin 905’inin Türkiye’de bulunduğunu vurguladı. Türkiye’nin, hububat, baklagil, zeytin ve bir çok yenilebilir bitki türünün de ana vatanı olduğunu belirten Eker, “Bize düşen bu zenginliğin farkında olmak, bütün insanlık için bunları muhafaza etmektir” diye konuştu. Eker, Türkiye’nin meyve ve sebze bitkilerinin gen kaynakları açısından da zengin olduğunu söyledi.
Buğdayımız yerli
Türkiye’de ekmeklik buğdayda yerli tohum çeşit kullanım oranının yüzde 95 olduğunu ifade eden Eker, şunları söyledi: “Yani Türkiye 20 milyon ton civarında buğday üretmekte bunun tohumluluğunun yüzde 95’i bizim yerli çeşitlerimizden kaynaklanmaktadır. Yine makarnalık buğdayın yüzde 98’i, arpanın yüzde 99’u, çeltik, nohut ve mercimeğin de yüzde 100’ü yerli tohumlardan oluşturulmaktadır.”
Hibrit sebzenin yüzde 35’i bizim
TÜRKİYE’deki hibrit sebze tohumlarının çok sık gündeme geldiğini belirten Mehdi Eker, şöyle konuştu: “Hep söylenir (hibrit tohumlar İsrail’den, başka ülkelerden alınmakta) denilmektedir. 2005 yılında hayata geçirdiğimiz Türkiye F1 sebze tohumlarının geliştirilmesi projesiyle hibrit sebze tohumlarının daha önce sadece yüzde 10’unu karşılayan Türkiye’de, bu oran şimdi yüzde 35’e çıkmıştır. Hedefimiz 2012 yılında bu oranı yüzde 65-70 düzeyine çıkarmaktır.”
250 bin tohum örneği
Eker, şöyle devam etti: “Gen bankasında 250 bin tohum örneği muhafaza edilebilecek. Bunun 300 bine çıkarılma imkanı var. Yurt içi ve yurt dışından topladığımız tohumları burada hem genetik olarak muhafaza etmiş olacağız insanlık adına, hem de bilim insanlarının yapacakları çeşitli çalışmalarda bu materyal olarak kullanılabilecektir. Toplanan tohum örnekleri 15, 0 ve -18 ile -40 derecede saklanabilecek, 1040 metre küplük 7 soğuk odada 1.5 ve 20 yıl sürelerle muhafaza edilebilecek.”
Çeşitlilik azalıyor
Biyolojik çeşitlilik ve genetik kaynakların sanayileşme ve kentleşmenin yol açtığı olumsuzluklar nedeniyle dünyada hızla azaldığını vurgulayan Eker, bitkisel tür kayıplarının daha önceki dönemlere göre bin ile 10 bin kat daha hızlı olduğunu söyledi. Bu durumu, “dehşet verici” olarak nitelendiren Eker, bir önceki yüzyıldaki genetik çeşitliliğin bu yüzyılda yüzde 75’inin kaybolduğunu ifade etti.
Türkiye zengin
Türkiye’nin biyolojik çeşitlilik ve endemik bitki türleri bakamından oldukça zengin olduğunu anlatan Eker, yeryüzündeki 12 bin civarındaki endemik bitki türünün 3 bin 905’inin Türkiye’de bulunduğunu vurguladı. Türkiye’nin, hububat, baklagil, zeytin ve bir çok yenilebilir bitki türünün de ana vatanı olduğunu belirten Eker, “Bize düşen bu zenginliğin farkında olmak, bütün insanlık için bunları muhafaza etmektir” diye konuştu. Eker, Türkiye’nin meyve ve sebze bitkilerinin gen kaynakları açısından da zengin olduğunu söyledi.
Buğdayımız yerli
Türkiye’de ekmeklik buğdayda yerli tohum çeşit kullanım oranının yüzde 95 olduğunu ifade eden Eker, şunları söyledi: “Yani Türkiye 20 milyon ton civarında buğday üretmekte bunun tohumluluğunun yüzde 95’i bizim yerli çeşitlerimizden kaynaklanmaktadır. Yine makarnalık buğdayın yüzde 98’i, arpanın yüzde 99’u, çeltik, nohut ve mercimeğin de yüzde 100’ü yerli tohumlardan oluşturulmaktadır.”
Hibrit sebzenin yüzde 35’i bizim
TÜRKİYE’deki hibrit sebze tohumlarının çok sık gündeme geldiğini belirten Mehdi Eker, şöyle konuştu: “Hep söylenir (hibrit tohumlar İsrail’den, başka ülkelerden alınmakta) denilmektedir. 2005 yılında hayata geçirdiğimiz Türkiye F1 sebze tohumlarının geliştirilmesi projesiyle hibrit sebze tohumlarının daha önce sadece yüzde 10’unu karşılayan Türkiye’de, bu oran şimdi yüzde 35’e çıkmıştır. Hedefimiz 2012 yılında bu oranı yüzde 65-70 düzeyine çıkarmaktır.”