Güncelleme Tarihi:
KÜRESEL borçlanma maliyetlerinde baz alınan ve bankalararası borçlanma faizini gösteren Libor oranları son dönemde dikkat çekici şekilde yükseliyor. Sadece bankaların borçlanmasını değil yurtdışından kredi alan herkesi ilgilendiren Libor faizlerindeki artış şirketlere ve bankalara maliyet olarak yansıyor. Global piyasalarda 350 trilyon doların Libor faiz oranlarıyla kullanıldığı belirtiliyor. Gösterge olarak ise 3 ay veya 12 ay vadeli dolar (USD) bazlı Libor faizi kullanılıyor. 2014’te yüzde 0.50 seviyelerinde olan 12 aylık Libor faizi 2015 yılında yüzde 1.17’ye 2016 yılında yüzde 1.68’e 2017 yılında yüzde 2.11’e yükseldi. 2018 yılının ilk 3 ayında ise yüzde 2.67’ye geldi. Son 6 ayda yani Eylül 2017’den beri ise rekor bir hızlanma yaşandı. Yani son 6 ayda yüzde 1.69’dan yüzde 2.67’ye fırladı. Yani yaklaşık 1 puan arttı. Yaklaşık hesaplamalara göre bu yükseliş 1 milyar dolarlık kredide 10 milyon dolarlık bir ek maliyet getiriyor. Artık Libor faizi 2008 krizi döneminden çıkışta görülen seviyelere yükseldi yani 10 yıl öncesinde...
Libor faiz yükselişi sadece Türk banka ve şirketlerinin derdi değil. Yurtdışında da piyasaların gündemi Libor faizine döndü. Birçok tahvil, işletme kredisi ve mortgage için de temel olarak kullanılan faiz oranı Libor. Bloomberg Businessweek’e konuşan Commerzbank AG Analisti Christoph Rieger, “Libor hâlâ en önemli referans oranı. Yükseliş büyük fark yaratıyor. Bu çok acı verici olabilir” diyor. Morgan Stanley Asya ve Gelişen Piyasalar Baş Stratejisti Jonathan Garner da, artan Libor faizlerinin, Fed’in önceden beklenenden daha şahin olmasıyla birlikte şu an çok daha büyük bir endişe unsuru olduğunu belirtti. Garner, “Yıla damgasını Fed değil, özel borçlanma piyasalarındaki hızlanma vuracak” şeklinde konuştu.
ARTIŞ DEVAM EDEBİLİR
Peki neden arttı? Ve yükseliş nereye kadar sürecek? Alnus Yatırım Araştırma Müdürü Yunus Kaya, “Dünyanın para bolluğuna kavuşarak 2008 krizinden çıkışının ardından Amerikan Merkez Bankası (Fed) sıkılaştırmaya girdi ve faizleri artırmaya, piyasadan para çekmeye başladı. Ekim-Aralık 2017’de aylık 10 milyar dolar piyasadan çekilirken 2018 yılbaşından itibaren 20 milyar dolara yükseldi. Bu rakam nisanda 30, temmuzda 40 milyara yükselecek. Para bolluğunda faizler düştüğünden borçlanmak avantajken para azalırken faizler yükseldiğinden dezavantaja dönüşüyor. Ve Libor faizlerindeki artış da bunun en büyük örneği. Aynı zamanda ABD Başkanı Trump’ın ‘ticaret savaşı’nı sürekli akılda tutan hamleleri de yükselişin nedenlerinden. Gelelim nereye kadar olduğuna... Fed, 2015 Aralık’ta faiz artışına başladı. 2018 yılında faiz artışının 4 tane daha olması bekleniyor. Üstelik Fed üyelerine göre 2019 ve 2020’de faiz artışlarının devam edecek. Bu Libor faizindeki artışın önümüzdeki süreçte devam edeceğini gösteriyor. Öyle ki Türkiye’deki şirket ve bankalar borçlanırken Libor artı bir faiz oranıyla borçlanıyor” dedi.
Kaya, Libor faizindeki artışın bankaları, bankalardan dövizle kredi kullanan reel sektör şirketlerini ilgilendirdiğini belirterek şöyle konuştu: “Libor faizlerindeki bu artış şirketlerin finansman maliyetlerinin doğrudan etkiliyor. Bir yandan dolar ve Euro kuru karşısında TL’nin değer kaybetmesinden ötürü kur zararı yazarak finansman giderleri artan şirketler, bir yandan da faizdeki artıştan etkileniyor. Faiz swapı ile bu risk önemli miktarda telafi edilse de kredi yenilemelerinde yeni maliyet demektir.”