Güncelleme Tarihi:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 11 yıl öncesinden bugüne kadar ekonominin en büyük kazanımının tesis ettikleri istikrar ve güven ortamı olduğunu belirterek, "Daha ilk andan itibaren politikalarımız, hedeflerimiz, planlarımız, programımız gayet net bir biçimde açıklanmış, verilen sözlere sadakat gösterilmiş, sürprizlere yer verilmemiştir. 1 gün sonra ne olacağı kestirilemeyen bir Türkiye'den, 1 yıl, 5 yıl, 10 yıl sonrası kalem kalem, madde madde hedeflenen bir Türkiye'ye gelinmiştir" dedi.
Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde gerçekleştirilen 8. Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı'nın açılışında konuşan Erdoğan, konseyin, uygulanan
reformlarla ilgili olarak uluslararası iş dünyasının görüş ve önerilerini almak
amacıyla 2004'te oluşturulduğunu hatırlattı.
Başbakan Erdoğan, 2014-2018 dönemini kapsayan 10. Kalkınma Planı'nı Temmuz'da kamuoyuna duyurduklarını, plana paralel 8 Ekim'de 2014-2016 dönemi politika önceliklerini, Orta Vadeli Program'la açıkladıklarını hatırlattı.
'EN BÜYÜK KAZANIM İSTİKRAR'
Erdoğan, 2014 yılı bütçesiyle ilgili hazırlıkların başladığını, bütçenin Meclis'e sunulduğunu ve komisyonda müzakerelerin başladığını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Geleceğe dönük planlamanın ekonomiler için ne derece önemli olduğunu bizler yaşayarak ve acı tecrübelerle öğrendik. 11 yıl öncesine kadar Türkiye'de
bırakınız 5 yıl, 10 yıl sonrasını görmek, 1 ay hatta 1 yıl sonrasını görmek bile mümkün değildi. Ulusal ve uluslararası dalgalanmalar, piyasaları etkilediği kadar hükümetlerin plan ve programlarını da etkiliyor, hedefler sürekli değişiyor, açıklanan plan ve programlar, sürekli bozuluyordu. Türkiye ekonomisinin geçmişteki en önemli sorunlarından biri, hiç kuşkusuz, belirsizliktir. Sanayici, girişimci, ihracatçı, esnaf, çiftçi özellikle de yatırımcı önününü göremiyor ve orta vadeli, uzun vadeli planlar yapamıyordu. Enflasyonun ne olacağı, faizlerin nasıl bir seyir izleyeceği, vergi sisteminin nasıl değişeceği, finans sistemini nelerin beklediği tahmin edilemiyor ve istikrarsızlık ve güvensizlik ortamı herkesi belirsizliğe itiyordu. 11 yıl öncesinden bugüne kadar ekonominin en büyük kazanımı, tesis ettiğimiz istikrar ve güven ortamı olmuştur. Daha ilk andan itibaren politikalarımız, hedeflerimiz, planlarımız, programımız gayet net bir biçimde açıklanmış, verilen sözlere sadakat gösterilmiş, sürprizlere yer verilmemiştir. 1 gün sonra ne olacağı kestirilemeyen bir Türkiye'den, 1 yıl, 5 yıl, 10 yıl sonrası kalem kalem, madde madde hedeflenen bir Türkiye'ye gelinmiştir.
AB'YE YAPILAN İHRACATTA GERİLEME
Başbakan Erdoğan, Ekonomi Bakanı'nın Türkiye ekonomisiyle ilgili ayrıntılı bir sunum yaptığını, Türkiye ekonomisinin geldiği boyut bakımından sadece birkaç göstergeyi hatırlatmak ve bunları özellikle vurgulamak istediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2008 yılı son çeyreğinden itibaren küresel çapta derinleşen finansal krize rağmen, güçlü, iç pazarı genç ve dinamik nüfusu ve özel sektör odaklı politikaları sonucunda Türkiye ekonomisi istikrarlı şekilde büyümesini sürdürdü ve sürdürüyor. Ekonomimiz 2013 yılının birinci çeyreğinde yüzde 2,2, ikinci çeyreğinde ise yüzde 4,4 büyümüş, bu büyüme oranlarıyla küresel ortalamanın Avrupa ve OECD ortalamasının üzerinde bir performans sergilemiştir. 2012 yılında gerçekleşen 152,5 milyar dolarlık ihracatı ve 389 milyar dolarlık dış ticaret hacmiyle Türkiye ekonomisi cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmıştır. Ülkemizin yakaladığı performansta pazar ve ürün çeşitlendirilmesine yönelik politikalarımızın rolü büyüktür."
Başbakan Erdoğan, ihracat pazarlarını çeşitlendirmeye yönelik politikaları sonucunda, 2007'de tüm ihracatın yüzde 57'sini oluşturan ve krizin etkisiyle talep daralması yaşayan AB pazarına olan ihracatın 2013'ün ilk 8 ayında yüzde 41'e gerilediğini dile getirdi.
DEV OPERASYONLAR YÖNETİLİYOR
Firmaların, İstanbul'u Doğu Avrupa, Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika bölgelerindeki operasyonlarını yönettikleri merkez olarak belirlemiş olmalarının
da anlamlı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu tabii ki durup dururken olmamıştır. Gerekli incelemeleri, araştırmaları yaptıktan sonra bu tercihleri bu istikamette kullanmışlardır. Yatırım Danışma Konseyi toplantıları aracılığıyla siz değerli uluslararası iş dünyası temsilcileriyle düzenli bir şekilde bir araya geliyor, Türkiye'nin iş ortamına ilişkin fikir alışverişi gerçekleştiriyoruz. Dünya Bankası'nın üst düzey yöneticilerinin de bugün burada bulunuyor olması, Sayın Başkan'ın dün ve bugün aramızda olması, gerçekten konseyimizin yapısını güçlendiren bir diğer unsur niteliğindedir. Bu vesileyle kendilerine katılımları için bir kez daha teşekkür ediyorum."
17 DÜNYA DEVİ KATILDI
Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi'ndeki toplantıya, Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem Yılmaz, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Serpil Timuray ile aralarında Citigroup, Alstom, EON, Hitachi, Huawei, Sumitimo, ThyssenKrup, Burgan Bank ve Suud Nesma Holding gibi dünya devi şirketlerin olduğu 17 büyük grubun başkan ve üst yöneticileri (CEO) katıldı.
Dünyanın dev şirketlerinin üst yöneticilerinin katıldığı ürkiye Yatırım Danışma Konseyi toplantısı geçtiğimiz yıl 11 Mayıs 2012'de yapılmıştı.