Oluşturulma Tarihi: Kasım 06, 2009 00:00
Ekonomik krizin uzun dönemde ekonomik büyümeyi çok yavaşlatmayacağını savunanan Brooking Institution Küresel Ekonomi ve Gelişim Programı Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, “Bizi yavaşlatan tek şey var; o da iklim değişikliği” dedi.
BROOKINGS Institution Küresel Ekonomi ve Gelişim Programı Başkan Yardımcısı ve Direktörü Kemal Derviş, dünyada yaşanan ekonomik krizin uzun dönemde ekonomik büyümeyi çok yavaşlatacağını düşünmediğini açıkladı. Deutsche Bank Uluslararası Forumu Alfred Herrhausen Topluluğu ile London School of Economics tarafından düzenlenen “Urban Age İstanbul Konferansı’nda konuşan Derviş, modern ekonomik büyümenin aslında çok yeni bir kavram olduğunu söyledi. Dünyada artan kentleşmeyi, kent liderlerinin düşünce şeklini ve sürdürülebilir kent gelişimi pratiklerini etkinlikler ve araştırmalar aracılığıyla ilişkilendiren Urban Age’in İstanbul Konferansı’nda Derviş, krize ilişkin değerlendirmeler de yaptı.
Eşi benzeri görülmemiş dönem
Ekonomistlerin önümüzdeki 10-12 aya ilişkin bile öngörüde bulunmak istemediklerine dikkat çeken Derviş, şu anda tarihte eşi benzeri görülmemiş bir dönemden geçildiğini kaydetti. “Krizin, uzun dönemde ekonomik büyümeyi çok yavaşlatacağını düşünmüyorum” diyen Derviş, şunları söyledi: “Ölçek ve yoğunlaşmış ekonominin, kentsel gelişmenin DNA’sı olduğunu düşünüyorum. 20 yıl sonra modern ekonomik büyümenin sonuçlarını çok daha iyi göreceğiz.
“Bizi yavaşlatan tek şey var; o da iklim değişikliği” diyen Kemal Derviş, “Ben arz tarafında ekonomik büyümeyi sınırlandıracak, kentsel büyümeyi zorlayacak en önemli unsurun iklim değişikliği olacağını düşünüyorum” dedi. Gelişmiş ekonomilerin yüzde 2 ortalama hızla büyüdüklerine, Çin ve Hindistan’daki büyüme tahminlerinin ise yüzde 7.5 civarında olduğuna dikkati çeken Derviş, 2010’da Çin ve Hindistan’ın dünya ekonomisinin yüzde 12’sini temsil etmesiyle “inanılmaz bir dönüşümün” görüleceğini, 2030’da ise dünya ekonomisinin dörtte birini bu ülkelerin oluşturacağını vurguladı.
Kentsel büyüme ivmesi
Dünyadaki ekonomik büyümenin kentsel büyümeyle birlikte bir ivme yakaladığını dile getiren Derviş, bu monuda ‘yakınlaşma’ ve ‘ayrışma’ kavramlarının önem kazandığını ifade etti. Kemal Derviş, kentleşmenin bir ‘yakınlaşma mı yoksa bir ayrışma mı’ yarattığının tartışma konusu olduğunu, duruma göre yakınlaşma da ayrışma da olabildiğini kaydetti. Nüfusa orantılı eşitsizlik endeksine de dikkat çeken Derviş, Çin ve Hindistan hariç eşitsizlik endeksinin arttığını, iki ülke dahil edildiğinde ise bu endeksin azaldığını, dolayısıyla bu durumda bir yakınlaşma söz konusu olduğunu söyledi. Dünya tek bir ülke olarak ele alındığında eşitsizlik endeksinin bir miktar arttığını belirten Derviş, gelişmekte olan ülkelerin katkısından dolayı bunun hızının azaldığını ifade etti.
Kemal Derviş’e Japonya’dan nişan
SABANCI Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Kemal Derviş, dünyada kalkınmaya verdiği hizmetlerden ötürü Japon Hükümeti tarafından verilen en prestijli nişan olan “Grand Cordon of the Order of the Rising Sun”ın sahibi oldu. Japon Hükümeti tarafından verilen ilk nişan olma sıfatını da taşıyan “Grand Cordon of the Order of the Rising Sun”, ilk kez 1875 yılında verilmişti. Genellikle Japon vatandaşlarına verilen Nişana, bu güne kadar yalnızca 7 yabancı sahip oldu. Derviş, bu kişiler içinde en genç olma özelliğini de taşıyor.
İstanbul saatte 14 kişi artıyor
URBAN Age Direktörü Ricky Burdett, dünyanın üçte birinin gecekondu bölgelerinde yaşadığına dikkati çekerek, Şanghay’ın 1990’dan bugüne yüzde 1.746 büyüdüğünü, İstanbul’un saatte 14 kişi arttığını söyledi. Bu kentlerde yüzde 30 ila 70 arası kayıt dışı ekonomi bulunduğunu belirten Burdett, mega kentlerde organize kayıt dışı ekonomi olduğunu kaydetti.
İnsanların yüzde 75’i kentlerde yaşayacak
DEUTSCHE Bank Yönetim Kurulu Başkanı ve Alfred Herrhausen Society Mütevelli Heyeti Başkanı Josef Ackermann, bu yüzyılın sonlarına doğru insanların yüzde 75’inin kentlerde yaşayacağına işaret ederek, Urban Age konferanslarında büyük şehirlerin başarısı için bir şablon oluşturma deneyimleri aktardıklarını belirtti. Kentlerde birinci, ikinci ve üçüncü dünyanın bir arada görülebildiğine dikkat çeken Ackermann, kentler başarılı olmadan onların içinde bulunduğu ülkenin başarılı olamayacağını, bir ülkeyi ya da şehri iyi yönetmek için zıtlıkların da çok iyi yönetilmesi gerektiğini ifade etti. Ackermann, şehirlere göçün her saat devam ettiğini hatırlatarak, “2020 yılına gelindiğinde 1 milyar 400 milyon insanın gecekondularda yaşamakta olacağı tahmin ediliyor. İşte bu nedenle ödülümüz, kentsel çevreyi iyileştirmek suretiyle insanlığa ve yerel sakinlere fayda sağlayan projelere odaklanıyor” diye konuştu.