Güncelleme Tarihi:
ÖZSOY, 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, toprağın dinamik, üç boyutlu ve canlı doğal bir ortam olduğunu belirterek, gözenekli, sıkışabilen, dağılabilen ve katı-sıvı-gaz fazlarından oluştuğunu ifade etti.
Toprağın, tüm karasal varlıklara durak yeri ve besin kaynağı olduğunu vurgulayan Özsoy, şöyle konuştu:
"Toprak, tüm canlılar için mutlak gereklidir ve doğada eşdeğeri yoktur ancak toprak, kısa sürede ve kolayca kaybedilebilecek kıt bir kaynaktır. Belli iklim ve bitki örtüsü altında ancak çok uzun sürelerde oluşabilir. Dünyada karalar, 13 milyar hektar yer kaplar. Bunun ancak 1,4 milyar hektarı tarıma uygundur. Son 150 yılda dünya çapında üst (bereketli) toprağın yarısı maalesef kaybedilmiştir."
Özsoy, yenilenemez bir kaynak olan toprağın korunmasının gıda güvenliğinin ve insanlığın geleceğinin anahtarı olduğunu anlatarak, şöyle dedi:
"Gıdalarımızın yüzde 95'i topraktan gelmektedir. Toprakların sağlıklı olabilmesi için toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin iyi olması gerekir. Toprağın biyolojik özelliklerinde toprak canlıları ve organik madde kilit faktördür. Toprak organik maddece zengin ve biyolojik aktivitesi iyiyse toprak o kadar sağlıklıdır."
BM Gıda ve Tarım Örgütüne (FAO) göre sürdürülebilir toprak yönetimiyle yüzde 58 daha fazla gıda üretilebileceğini dile getiren Özsoy, "Sürdürülebilir toprak yönetimi, toprağın organik bileşenlerini artırmak, toprak yüzeyini bitki örtüsü ile korumak, besinleri akıllıca kullanmak ve israf etmemek, ekin rotasyonunu teşvik etmek ve erozyonu azaltmak ile mümkündür." diye konuştu.
"DAKİKADA 1,27 DEKAR ARAZİ"
Özsoy, Türkiye'de çıkarılmış yönetmelik, kanun ve planlara rağmen tarım arazilerinin, amaç dışı ve yanlış kullanım, erozyon ile kirlenme gibi nedenlerle giderek azaldığını, tarımsal potansiyeli yüksek verimli ova topraklarının yok edildiğini vurguladı.
Toprak üzerine yapılan araştırmalar ve TÜİK verilerine göre, Türkiye tarım arazisi varlığının 1990 yılında 27,8 milyon hektar, 2005'te 26,6 milyon ve 2014'te ise 23,9 milyon hektara gerilediğini dile getiren Özsoy, şunları kaydetti:
"Ülkemizde tarım arazileri azalırken nüfus artmaktadır. Türkiye'de kişi başına düşen tarım arazisi miktarı 1990 yılında 4,9 dekar/kişi, 2005'te 3,7 dekar/kişi ve 2014 itibarıyla 3,07 dekar/kişi olarak belirtilmiştir. Başka bir anlatımla kişi başına düşen tarım arazisi miktarı her yıl azalmakta ve 1990-2014 yılları arasında bu azalış yüzde 37,35'lik büyük bir oranla gerçekleşmiştir. 2005-2010 arasında günde 183,5 hektar verimli tarım toprağını kaybettik. Bir başka ifade ile dakikada 1,27 dekar araziyi bir daha dönüşü olmamak üzere yitirdik."
Özsoy, TÜİK verilerine göre Türkiye'de sulanabilen toplam tarım arazilerinin tüm tarım topraklarının yüzde 24,1'ini oluşturduğunu vurgulayarak, "Toplam sulamaya uygun arazi varlığı ise yaklaşık 8,5 milyon hektardır. Sulanamayan ve sulu tarıma uygun olmayan araziler ise 18 milyon 36 bin 116 hektar ile tüm tarım arazilerinin yüzde 75,9'unu oluşturmaktadır." diye konuştu.
FAO'ya göre dünya tarım üretiminin yüzde 80'lik kısmını endüstrileşmiş 25 ülkenin gerçekleştirdiğini ifade eden Özsoy, "En yoksul 50 ülke ise tarım üretiminin sadece yüzde 1'lik kısmını gerçekleştirmektedir. En çok tarımsal ürün ihraç eden ülkeler sıralamasına bakıldığında ilk dört ülkenin (ABD, Hollanda, Almanya, Fransa, Brezilya) sanayileşmiş ülkeler olduğu görülmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
AA EKİPLERİ, TÜRKİYE'NİN VERİMLİ TARIM ARAZİLERİNİ FOTOĞRAFLADI
Anadolu Ajansı (AA) ekipleri, Bursa'dan Şanlıurfa'ya, Trabzon'dan Adana'ya birçok ildeki verimli tarım arazilerini 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla havadan fotoğrafladı.
Drone ile çekilen fotoğraflarda, Bursa'da biber, Aydın'da pamuk, tütün, haşhaş gibi ürünler, Antalya ve Şanlıurfa'da beyaz altın olarak adlandırılan pamuk, Adana'da portakal, mandalina ve limon, Rize'de çay, Diyarbakır'da badem, ceviz ve fıstık ekili araziler ile hasat yapan işçiler görülüyor.