Güncelleme Tarihi:
EKİN Teknoloji Türkiye’nin en büyük ikinci yazılım ihracatı yapan şirket. 2015’te Türkiye’nin yazılım ihracatının dörtte birini yapan Ekin Teknoloji, güvenli şehir sistemleri kuruyor. Türk mühendislerinin çalıştığı güvenlik üzerine yazılım ve donanım geliştiren Ekin Teknoloji’de şehirler için güvenlik komuta zincirleri oluşturuluyor. Şirketin kurucusu olan Akif Ekin, Almanya’da büyümüş bir mühendis. 10 ülkede faaliyet gösteren şirketin kurucusu Akif Ekin’le Sarıyer’deki merkezlerinde buluştuk. Kuşkusuz terör saldırılarının sıklığının ve etkisinin katlandığı şu günlerde şehirlerin yeni güvenlik sistemlerine geçmesi kaçınılmaz görünüyor. Akif Ekin’le geliştirdikleri teknolojileri konuştuk.
YÜZ VE PLAKA OKUMA
Siz bu işe nasıl girdiniz? Uçak ve uzay mühendisliği okumuşsunuz...
Almanya’da yaşarken ilgi duymaya başlamıştım. Farklı şirketlerde çalıştıktan sonra bu alana girdim. İleri ve yeni teknoloji sayesinde çok şeyi yapmak mümkün. Buna ihtiyaç olduğunu düşünerek işe başladık. İyi bir yazılım, donanım ve tasarım ekibiyle bu işleri yapıyoruz. 2005-2008 yıllarında da Türkiye’de farklı şehirlerde kameralar kurduk. Ancak yaptığımız iş yalnızca kamera yerleştirmek değil. Son dönemde tüm sistemleri birbirine bağlayan ve tüm bilgileri toplayan bir donanım kuruyoruz. Güvenli şehirler günümüzün en büyük ihtiyacı.
Dünyanın ilk devriye gezen yüz ve plaka okuma sistemini geliştirmişsiniz... Nedir tam olarak geliştirdiğiniz bu sistem?
İsmi ‘Patrol’ ve şu anda devriye gezen araçların üzerine yerleştiriliyor. Plaka, yüz ve hız tanıma sistemi. Abu Dabi’de kullanılıyor. Devriye gezen bu aracın topladığı bilgiler bir merkezde toplanıyor. Bu sayede birçok olay engellenebiliyor. Biz güvenli şehirler için yazılım, donanım ve tasarım yapıyoruz. Aslında bütünü görebilmek için ileri teknoloji ve yazılımlarla ürünler üretiyoruz diyebilirim.
Son dönemde terör saldırıları hepimizi korkuttu. Güvenli şehir sistemleri dediğimizde tam olarak ne anlamamız gerekiyor?
Kamusal alanlar ve sitelerle ilgili çözümlerimiz var. Kamusal alanları izliyor ve denetleyebiliyoruz. Bu trafik için de önemli. Marka, model ve plaka okuyoruz. Örneğin Abu Dabi’de bizim sistemimiz kullanılıyor, bir yılda trafikte ölüm sayısı yüzde 34 azaldı. Güvenli şehir sistemlerini hem suçu önlemek hem de trafik için kuruyoruz. Kamusal alanda yüz okuma sistemi yapılıyor. Havalanlarında, toplu taşıma araçlarında her yerde bunu yeni teknoloji kameralarla yapabilirsiniz. Önemli olan o kameralardaki görüntülerin kalitesi ve yazılımla bir merkezde toplanıp değerlendirilebiliyor olması.
TÜRKİYE’DE SİSTEM ESKİDİ
Siz Türkiye’de de kamera kurmuşsunuz. Yeterli olmadı mı o kameralar?
Türkiye’de 40’tan fazla şehirde çalıştık. İstanbul, Ankara, Trabzon ve farklı şehirlerde MOBESE kurduk. Ancak 2005 yılında yaptık bunları. Ankara’yı 2008’de yaptık. Sonra fazla etkili olamadık Türkiye’de. Sistem de eski kaldı.
Yeni teknoloji ve yazılımlarla kurduğunuz sistem ne yapabiliyor?
Aslında önemli olan bir olay olmadan önce onu tespit etmek. Bu da çok zor değil. Örneğin, Bakü’de kullanılan sistemimizle şehirde önemli yerlerde yüz taraması yapılıyor. Kayıtlardan aranan kişinin başka kimlerle olduğunu tarayabiliyoruz. Kameralar plaka arıyor, buluyor ve takibe alıyor. Kayıp kişiler de bu sistemle bulunabiliyor. Araçların kişilerin nerede olduklarını takip edebiliyoruz. Bakü’de aranan biri vardı, trende sistem bu kişiyi tespit etti. Güvenlik teşkilatı trenin güzergahını değiştirdi. Bu sistem kamusal alanlara kuruluyor, otobüslere, metrolara, hastanelere, açık alanlara koyduğunuzda adım adım takip mümkün oluyor. Bunu Bakü ve Abu Dabi’ye kurduk.
Siz nerelerde hizmet veriyorsunuz?
İstanbul merkez olmak üzere, Stuttgart, Abu Dabi, Ankara, Bakü, Dubai, New York’ta ofislerimiz var. Avrupa’da öncelikle de Almanya’da büyümeyi hedefliyoruz. Amerika’da da görüşmelerimiz oldu. Toplam 10 ülkede faaliyet gösteriyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri’nin de Abu Dabi merkezli tüm güvenlik sistemlerini yapıyoruz. Bazı ülkelerde siyasi aktörlerin ve bakanlıkların güvenlik sistemlerini yapıyoruz.
Türkiye’den buluş çıkmasına, yazılımcılar çıkmasına alışık değiliz. Siz tüm bunları Türk mühendislerle mi yapıyorsunuz?
Geliştirip yüzde 90’ı yurtdışına sattığımız teknolojilerimizin yüzde 100’ü Türk mühendislerinin eseri. Bu teknolojileri görenler ‘bunu gerçekten Türk mühendisleri mi yapıyor’ diye soruyor. Bizim ülke olarak, Türk insanı olarak hiçbir eksiğimiz yok. Yerli üretim yapmak, yerli yazılım üretmek önemli ama bunun yanı sıra asıl güç Türkiye’de tasarlanmış olması.
MOBİL DEVRİYE DÖNEMİNİ BAŞLATTIK
Sizin son geliştirdiğiniz devriye sistemi bunlar dışında ne yapıyor?
Partol polis araçlarına yerleştirilmek üzere yapıldı. Son Amerika’da bir demo yaptık. 2017’de orada da kullanılmaya başlanacak. Ekin Patrol’le güvenli şehir teknolojilerinde mobil devriye dönemini başlattık. Ekin Patrol, hareket halindeyken plaka tanıma, yüz tanıma, hız ve park ihlal tespiti yapabilen dünyanın ilk ve tek akıllı devriye ürünü. Araç gezerken tüm plakaları ve yüzleri tarıyor. Eğer biri aranıyorsa bu bilgiler devriye gezen araca soruluyor. Bizim geliştirdiğimiz sistemde şüpheli bir kişi yüz taramasına takıldığında sistem otomatik olarak bildirim veriyor ve güvenlik güçlerini harekete geçiriyor. Böylece şüpheli veya zanlılar fazla zaman kaybedilmeden yüz tanıma sistemi ile daha çabuk tespit edilebiliyor.
SADECE KAMERA İLE İŞ BİTMEZ
Böyle bir sistemi kurmak çok maliyetli mi?
Sistemi kurmamanın maliyeti daha yüksek. Bazı eylemlerin bedeli çok ağır. Bugünlerde bunları yaşıyoruz. Evet, bizim elimizde de sihirli bir değnek yok. Bunları kurduğunuzda her şey çözülür diyemem. Ancak güvenlik sistemini kurup, merkez aklını hazırlamak lazım. İyi ve akıllı bir teknoloji ile bir olayın olma olasılığı yüzde 100 ise bunu yüzde 5’e düşürebiliriz. Sıfıra indiremeyiz ama bu bile çok önemli bir oran. Kamera yerleştirmekle iş bitmez. Kameraların topladığı görüntüleri değerlendirecek yazılım ve merkez aklı gerekiyor. Bunun için de eğitimli personele de ihtiyaç var.
Bir örnek daha verir misiniz? Sizin yurtdışında farklı şehirlerde uyguladığınız bu sistemle başka ne yapılıyor?
Örneğin bizim kurduğumuz sistemde kamusal bir alanda, havaalanında 20-25 yaşlarında şüpheli 3-4 erkek var denildiğinde, sistem bu kişileri hızla tarayabiliyor. Hepsinin yüzünü okuyor. Yanılma payı vardır ama binlerce kişi arasından elemeyi sağlar. Bu teknoloji, yüzleri analiz ederek, cinsiyet, yaş, grup özelliklerine göre raporlama yapabiliyor, cinsiyet, yaş, grup özellikleri ile şehirde arama yapabiliyor. Bunları da dakikalar içinde yapıyor. Belirli bir şahsın daha önce bir bölgede bulunup bulunmadığını tespit edebilen sistem sayesinde kimliği bilinen bir şahıs şehirdeki tüm kameralarda aranabiliyor.
FİLMLERDEN ESİNLENDİK
Sizin bana izlettiğiniz görüntüler ve anlattıklarınız film gibi...
Teknolojilerimizde ilham kaynağımız filmler ve diziler. Esinlendiğimiz dizilerden biri ‘Person of Interest’. Örneğin şüpheli biri havalimanına giriş yaptı. Eski kayıtlardan o şüphelinin daha önce gelip gelmediğini çok kısa bir sürede tespit edip, daha önce şüpheli hareket yapıp yapmadığını görebiliyoruz. Sistemimiz bu kişilere özel ve tek olan bir kimlik numarası veriyor. Örneğin aranan kişi 100 günde bulunuyorsa, biz onu kendi sistemimizle 1 saatte buluyoruz.
AKİF EKİN KİMDİR?
GURBETÇİ ailenin çocuğu olan Arif Ekin, 1986-1992 yılında lisans ve yüksek lisans eğitimlerini Stuttgart Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Mühendisliği’nde tamamladı. Üniversitede uzay araştırma laboratuvarında 2 yıl asistan araştırmacı görev yaptı. European Space Agency (ESA) tarafından geliştirilen Hermes uzay gemisi için dünya atmosferinde yüksek ısı dayanıklı, hafif uzay gemisi kaplama malzeme araştırmalarında yer aldı. Almanya’da; 1990’da kurduğu Akart Lamp’da teknik tasarımlar yaptı. 1992’de Iltis Consulting’de, Almanya’nın birçok bölgesinde Alman otomotiv sektörünün 2000’e yakın üst düzey yöneticisine teknik ve pazarlama eğitimleri verdi. Güvenli-akıllı şehir ve akıllı trafik odağında faaliyet göstermek üzere 1998’de İstanbul’da Ekin Teknoloji’yi kurdu, 2013’te Ekin Patrol adı ile dünyanın ilk akıllı devriye aracını geliştirdi.