Güncelleme Tarihi:
Pandemiden kurtulamadan etkisini artıran iklim değişikliği gıda fiyatlarını da vurdu.
Sadece ülkemiz değil, dünya da fahiş gıda fiyatları ile mücadele ediyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) raporuna göre küresel gıda fiyatları geçen yılın aynı dönemine göre 3'te bir oranında arttı. Bu rakam “gıda fiyatlarının ölçüldüğü” 1961'den beri en kötü seviye.
SALGINA ARTAN İKLİM KRİZİ ETKİSİ EKLENİNCE...
Uzmanlara göre; dünya genelindeki gıda fiyatı artışlarının en büyük nedeni koronavirüs salgını. Çünkü salgın tedarik zincirlerini kökünden etkiledi.
Salgın süresince taşıma maliyetleri de yükseldi. Örneğin Dünya Ticaret Örgütü istatistiklerine göre konteyner fiyatları bir yılda yüzde 351 arttı.
Salgının dışında iklim krizine bağlı kuraklık ve yangınlar üretimi de düşürdü. Tüm bu etkenler bir araya gelince özellikle gıdada yüksek enflasyon baş gösterdi.
2050 ALARMI!
Araştırma ve Düşünce kuruluşu Chatham House, 2030'a kadar karbon emisyonlarında ciddi bir düşüş olmaması durumunda; buğday, mısır gibi temel mahsul veriminin 2050'de üçte bir oranında düşeceğini, çiftçilerin yüzde 50 daha fazla üretim yapmak zorunda kalacağını rapor etti.
TBMM RAPORUNA GÖRE DE DURUM VAHİM!
TBMM'ye sunulan iklim raporuna göre, durum endişe verici boyutlarda. Meclis'in "Küresel İklim Değişiklinin Nedenlerini ve Alınacak Önlemleri Araştırma Komisyonu"nun taslak raporunda dikkat çeken tespitlere yer verildi.
SICAKLIKLAR ARTACAK YAĞIŞ AZALACAK
İklim değişikliğinin Türkiye'ye etkilerine ilişkin analizlerin yer bulduğu raporda, 2071 ile 2099 yılları arasında Türkiye'de yaz aylarında sıcaklıklar 6 dereceye kadar artabilir. Yağış miktarlarında ise aynı dönemde yüzde 60'lık azalma görülebilir.
Rapora göre; iklim krizi, tarımda ve hayvancılıkta da verim kayıplarına yol açacak.
34 derecenin üzerinde her 1 derecelik artış, hayvan dengesini bozarak et ve süt üretiminde kayıplara neden olacak.
Bitkisel üretiminde yapılan verim çalışmalarında 2050 yılında Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinde; buğdayda yüzde 7,58, mısırda yüzde 10, ayçiçeğinde yüzde 6,35, pamukta yüzde 2,19 gibi verim azalmalarının olması öngörülüyor.
Buna göre; 2050-2080 arasında incir üretimi de yüzde 9 ile 14 oranlarında azalacak.
NASIL BİR GELECEK BEKLİYOR?
Birçok ülke, özellikle iklim krizi yüzünden, tarımda yeni arayışlara yöneldi. Örneğin Romanya çiftlik depolama ve işleme yatırımları için 760 milyon avro ayıracağını duyurdu. Dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi Hindistan ise tahıl sübvansiyonlarını artırma kararı aldı. ABD ve Rusya gibi devler de ithalat vergisi düzenlemesi gibi yeni ticaret kurallarını araştırıyor.
Türkiye'de; çiftçiler için sübvansiyonların artırılması, su kaynaklarının kurumasının önüne geçmek için damla sulama sistemine teşvik gibi birçok “önlem amaçlı” projeleri sürdürüyor.
Hurriyet.com.tr'ye değerlendirmede bulunan Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Hüseyin Demirtaş, Türk tarımının geleceğine dair acı tespitlerde bulundu.
İki yılı aşkın süredir hem kuraklık hem de pandemi koşullarıyla uğraşan üreticinin orman yangınlarıyla birlikte daha zor duruma sürüklendiğini belirten Demirtaş, ülkenin örtü altı üretimde kalbi olan Antalya’nın yangınlar nedeniyle de büyük hasar aldığına işaret etti.
'ŞİMDİDEN KAYIPLAR BAŞLADI'
Demirtaş, “Örneğin Adana'da, sulu şartlarda dekara 700-800 kilogram buğday rekoltesi düşerken kurak şartlarda bu rakam yaklaşık 300 kilogram olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla çiftçinin zararı şimdi bile çok büyük. İç Anadolu Bölgesi'nin buğday ambarı dediğimiz Konya'da, büyük kuraklık yaşanırken bununla beraber Güneydoğu da aşırı sıcakların etkisiyle ürünler ciddi zarar gördü. Özellikle Şanlıurfa, Diyarbakır ve Mardin'de kırmızı mercimekte büyük kayıplar yaşadık. Türkiye olarak buğday üretimimiz 18-22 milyon ton arasında değişirken, bu sene yaklaşık 4 milyon ton kayıp verdik” bilgisini paylaştı.
'TÜM DÜNYA YÜZDE 50'DEN FAZLA ÜRETİM YAPMAK ZORUNDA KALACAK'
Kuraklık, pandemi ve tarımsal girdilerin artması nedeniyle dünya genelinde de gıda fiyatlarının arttığına işaret eden Demirtaş, “Biz hem kuraklıkta hem de gıda fiyatlarında bir artış gördük. Küresel iklim krizine bağlı olarak gelecekte ülkeler yüzde 50 oranında daha fazla üretim yapmak zorunda kalacak” dedi.
ÜRETİMİ ARTIRMANIN YOLLARI
Türkiye için önemli bir noktaya dikkat çeken Demirtaş şunları söyledi:
“Ülkemizde 4 milyon hektara yakın tarım arazi işlemiyor. Tarımsal girdilerin çok olması, üreticinin umduğunu bulamaması nedeniyle ekili tarım arazimiz azalıyor. Durum kronik bir hale geldi. Buradaki en önemli nokta, sorunu kökten çözmeye odaklanmak olacaktır. Fiyatların azalması için üretimin artırılması gerekiyor, üretimin artırılması için de çiftçinin desteklenmesi gerekiyor.”