Güncelleme Tarihi:
TÜSİAD’ın Olağan Genel Kurul Toplantısı’nın açılışına koronavirüs testi negatif çıkan ancak bazı semptomlar göstermesi nedeniyle video konferans yöntemiyle katılan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaslowski, “Dünya ekonomisinde, geçmişe göre çok farklı dinamiklerin harekete geçtiğini görebiliyoruz. Dünyanın yeni düzeni, belli ki inşa ediliyor. 2021 de gelecek 10 yılın temel taşlarının döşeneceği yıl olacak. Türkiye’nin, bu tarihi anı, fırsat ve risklerini iyi değerlendirmesi lazım” diye konuştu.
GÜVENİ KAZANDIRMALIYIZ
Hükümetin yeni bir ekonomi paketiyle piyasalara olumlu mesaj vermeye çalıştığını ifade eden Kaslowski, “Bu çabayı olumlu karşılıyoruz. Atılması planlanan adımların, somutlaştırılarak paylaşılması ve rakamsal hedeflerin netleşmesi, programı daha verimli ve kredibilitesi daha yüksek hale getirecektir” diye konuştu. İstikrarlı büyüme hattına oturulması için ana hatları ve gereklilikleri herkesçe bilinen yapısal reformların bir an önce hayata geçirilmesinin şart olduğuna işaret eden Kaslowski, şunları kaydetti: “Aksi taktirde had safhaya varan işsizliğin de etkisiyle, alım gücündeki azalma, enflasyonun yükselmesi, büyümenin finansmanı gibi temel sorunların çözülmesi mümkün değildir. TL’ye, kaybettiği güveni mutlaka yeniden kazandırmalıyız. Aksi halde krizden çıkışımızın çok zorlaşacağı kanısındayız. TL’nin zayıflığı bizi de dışsal şoklar karşısında sürekli zayıf bırakacaktır.”
MEŞAKKATLİ SÜREÇ
Zaman zaman çeşitli reform paketlerinin açıklandığını anımsatan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan ise, “Sonuncu pakette de gördüğümüz gibi ele alınan reformların hepsi iyi, hepsi yerinde. Ama reformlar uzun ve meşakkatli süreçlerdir. Israrlı uygulama ve sürekli takip gerektirir. Bu yüzden reform süreçleri, siyaset ve bürokrasideki değişikliklere karşı hassastır. Reform hevesi zaman içinde azalır ve efor yeniden semptomların tedavisine kayar. Bu nedenle sık sık reform paketleri açıklanır ama bu paketlerin yapısal sorunları çözmedeki etkisi pek sınırlı olur” dedi. Yüksek faiz oranlarının ise tasarruf açığının sonucu olduğunu savunan Özilhan, tasarrufların artırılmaması, TL’ye güven tesis edilip uzun vadeli dış kaynak çekilmemesi halinde hiçbir faiz indiriminin kalıcı olmayacağını vurguladı.