Dünya devleriyle 160 metrekarede yarışıyor

Güncelleme Tarihi:

Dünya devleriyle 160 metrekarede yarışıyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 2008 01:42

Yüzde yüz yerli bir firma olan İsacco, futbol hariç, spor dünyasının neredeyse tamamını giydiriyor. Firma sahibi Moşe Baharhak'la bugünlere nasıl geldiğini konuştuk.

Haberin Devamı

Çalışma hayatına başlayışınızı anlatır mısınız?

 

Her öğrenci ilkokul, ortaokul ve lise çağlarında özlemle sömestr, bayram ve yaz tatillerini beklerdi. Ben ise tatillerde bu dükkana gelmeyi beklerdim. Bütün bu tatil süreçlerim buralarda geçti. Artı, terhis olduğumun ertesi günü, sanki dün akşam işten çıkmışım gibi, işime devam etmeye başladım. Yaklaşık 33 yıl bifiil bu işle iştigal ediyorum. Bu meslek, geçen yıllar içerisinde babadan oğula devroldu. 12 yıldır tek başıma çalışıyorum. 

 

Spor malzemesi piyasasına nasıl girdiniz?

 

Babamla beraber çalıştığımız yıllarda ismini vermek istemediğim dünyaca ünlü ve Türkiye’deki diğer markalara üretim yapıyorduk. İşi babamdan devraldıktan sonra “bu ürünleri firmalara ve kulüplere niye ben vermiyorum” diye düşünmeye başladım. Ve bu firmalarla görüşmelere başladım. Görüşmelerimde, bizden alınan ürünlerin çok astronomik şekilde kulüplere verildiğini gördüm.

Haberin Devamı

 

Biz zer zaman kârdan ziyade müşteri memnuniyetini öne koyduk. Enflasyonun yüzde 80 olduğu dönemlerde dahi en iyi ürünü zarar etme pahasına kaliteden ödün vermeden üretmeye devam ettik. O günlerde bize enayi gözüyle bakılıyordu. Biz de birbirimize “acaba enayi miyiz” demeye başlamıştık. Ancak gördük ki enayi değilmişiz, biz o günlerin ekmeğini bugün yiyoruz. O ciddiyet, o hassasiyet bize bu günleri sağladı.

 

Büyük firmalara iş yaparken o firmalara rakip oldunuz, diyebilir miyiz?

/images/100/0x0/55eafcc8f018fbb8f8a3a1bd

Bilmiyorum, takdir sizin.

 

İsacco markası nasıl doğdu?

1997’de kurduk. Biz baba-oğul ele vermiştik, baba-oğuldan ziyade iki kardeş gibiydik. İki sağlam arkadaştık. Babam sağ, onunla iftihar ediyorum ki bana bu altın bileziği takmayı başardı. Ve onun sayesinde bu piyasada bir isim sahibi olabildim.

Haberin Devamı

 

Spor kulüplerini sadece verdiğiniz düşük fiyatla mı ikna ettiniz?

Hayır. Kesinlikle fiyat politikası yoktu bu işin içinde. Bana göre “kalite” vardı. Tekstil piyasasında Medium (M), Large (L), Xlarge (XL) diye sınıflandırılan bir beden sistemi varken, uzun yılların çalışması ile kilo ve boy olarak siparişleri alıyor ve her sporcuya ısmarlama mal üretmeye başladım. Bu, ilerlemem için birinci etkenim oldu.

 

İkincisi ise, kumaşların üzerindeki, yapılan spora uygun tekniği verebildiğimde gördüm ki daha başarılı olunabiliyor. Örneğin bir basketbol formasının, sporcu o sporu yaparken, bedeninin o anda aldığı şekilleri absorbe edecek, rakibinden onu koruyabilecek, her türlü darbeden forma yırtılmadan kendini muhafaza edebilecek kumaşları imal ettim. Ve ayrıca kumaşlarda dünyanın en iyi boyalarını kullanarak, “istediğiniz gibi yıkayın, bu boya bir dirhem çıkmayacak ve üründe çekme olmayacak” diyerek müşterilerimi ilk etapta zorla ikna ettiysem de bugün bunları söylememe gerek olmadan onlar, İsacco’dan aldıkları üründe bu tarz hataların oluşmayacağının bilincindeler.

Haberin Devamı

 

Kumaşlarınızı nasıl seçiyorsunuz?

Gerek kumaşlar, gerek tasarımlar, hepsi İsacco firmasına ait. Makinelerimizin başında bizzat ilgilenip imal ediyoruz. Kalıpları bizzat ben çıkarıyorum. Tasarım ve kataloglar dahil, iplik girişinden ürün çıkışına kadar herşeyi 12 yıldır tek başıma idare ediyorum.

 

Türkiye dışında üretim yaptığınız kulüpler var mı?

Hayır, yok. Şu an için yerel bir firmayız. Ancak ne mutlu ki Türkiye’de tanımayan kulüp yok. Buradan giyinmenin ayrıcalık olduğunun bilincindeler.

 

Peki fiyatlarınız nasıl? Fiyatlarınızı belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz?

Kimse zannetmesin ki fiyatlarımız astronomik. Tam tersine aldıkları ürüne ve kalitesine göre oldukça ucuz. Ucuz üretim yaptığımın farkındayım. Ama ben yine ucuz ve kaliteli ürün üretmeye devam edeceğim.

Haberin Devamı

 

Sizin bu söyledikleriniz ve yaptıklarınız karşısında büyük spor firmalarının önlemleri ne oluyor?

 

Bu dünyaca ünlü dediğimiz firmalar, benim mal verdiğim kulüplere sponsor olup bedelsiz veya sembolik ücretlerle mal veriyorlar. Yeter ki benden mal almasınlar diyerek.

 

Ama ben yine seviniyorum; o dünya firmalarının 160 metre karelik atölyede çalışan bir iş sahibiyle bu denli uğraşmaları bana ayrı bir gurur veriyor.

 

Kendinize has tasarım veya üretimleriniz var mı?

 

Voleybol için dünyada ilk defa üretilen “clima comfort” denilen kumaşın mucidiyim. Ancak gelin görün ki, bunun mucidi benken ekmeğini gerektiği gibi yiyemedim. Bugün, dünyaca ünlü spor firmaları o kumaşı değişik isim altında, ama onu (clima) vurgulayarak mal üretiyor. Ancak tüketiciler, benim ürettiğimle uzaktan yakından ilgisi olmadığını dile getiriyor. Ben bu durumla gurur duyuyorum. Dünyada buna benzer 3 tane kumaşımız var. Bunlardan biri (clima comfort) benim diğer ikisi ise babamın spor dünyasına hediyemizdir.

Haberin Devamı
 

Dünya devleriyle 160 metrekarede yarışıyor

MOŞE BAHARHAK

15 Ocak 1954 İstanbul doğumlu. Sırasıyla Nakkaştepe ve Moda İlkokulu, Marmara Koleji ve Kadıköy Lisesi’nde öğrenimini tamamladı. Üniversite eğitimi almayan Baharhak, okuldan sonra hiç ara vermeden çalışma hayatına başladı. 1974’te askere gitti. 1976 Temmuz ayında askerden döner dönmez tekrar çalışmaya başladı ve o günden bugüne kadar aralıksız işin başında.

Piyasada yaşadığınız sıkıntılar neler?

 

Bu piyasada hepimiz emek veriyoruz. Ancak büyük firmaların yapmış olduğu modellerin bire bir sahtesini yapıp para kazanmanın, yapan firmalara en ufak bir katkı sağlamadığı kanaatindeyim. Güne geçirmek üzere bir eylem diye düşünüyorum. Bu güne kadar bir tane bile sizin yaptığınız ürünü taklit etmeyi düşünmedim. Her şeyi sıfırdan bize ait olarak tasarlamyı yeğledim. 

 

Kumaşlar ve tasarım konusunda bir eğitim aldınız mı?

 

Doğal yetenek, tabir doğru ise “alaylıyım.” Babam bana “bu dükkandan çıkmayacaksın, gerekirse her gece burada yatacaksın” diyerek işi ve kumaşları öğrenmemi sağladı. Tasarımlara gelince çektiğim doğa fotoğrafları olsun hayvan fotoğrafları olsun karşısına geçip uzun uzun düşünerek, değişik tasarımlara imza atabiliyorum.

 

İŞÇİ ÇIKARTIRSAM BEN DE ÇIKARIM

 

Hükümetin dünyada yaşanan ekonomik krize bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu ekonomik kriz sonrası hükümetimizin aldığı kararlara yüzde 100 katılmıyorum. Bu olay Türkiye’yi teğet geçmemiştir, bana göre kalbinden vurmuştur. Ekonomik tedbirlerin yeterince ciddi alınamadığından dolayı, içinde yaşadığımız fırtınanın daha başında olduğumuzu, önümüzdeki günlerde bizi daha ciddi bir ekonomik krizin beklediği kanaatindeyim.

 

Söz açılmışken sektörümüzle, sporla ilgili bir konuya değinmek istiyorum. Türkiye’de bir çok spor kulübü ve binlerce imalatçı var. Ne yazık ki benim spor bakanım, sponsorlara kanarak, dış kökenli firmaların ürünlerini gururla yurtdışında taşıyarak onların reklamını yapıyor. Yurtiçinde üretilen, dünyaya hitap edilen tekstili sporla veya başka yollarla tanıtmamız gerekirken, o büyük firmaları tanıtmayı yeğliyoruz, üç kuruşun uğruna. Acaba benim devletim bedava mal alacak ve onu tercih edecek kadar fakir mi ki! Ben buna inanmıyorum.

 

Bakanlık düzeyinde çalışmalarınız oldu mu? Kendinizi gösterebildiniz mi?

 

Birkaç görüşme yaptım. Ancak önüme çıkan netice şuydu; sponsor olabilir misin? Hayır, olamam. Çünkü benim maddi gücüm buna yetmiyor. Bugün bir futbol külübünü, milli takımı giydirmek istersem, yaklaşık yıllık cirom kadar bedeli vermem gerekiyor ki bu da benim boyumu aşıyor. Ancak o büyük firmalar verebiliyorlar. Bu nedenden dolayı bu tip organizasyonlara katılamıyorum.

 

Ama kendi gücüm nispetinde gerek voleybol milli takımına, uluslar arası üniversiteler hentbol turnuvalarına ve daha küçük bazı turnuvalara sponsorluk yapıyorum. Bunu yaparken de yoruldum ve ciddi anlamda zarar ettim. Devletten en ufak bir destek almadan markamı tanıtabilmek için bu yollara katlanıyorum. Devletimiz, milli takımların kıyafetlerini Türkiye’deki herhangi 10 firmadan birinden alsa, inanıyorum ki daha sonra o firmalar ürünlerini ihraç edecek, ülkemize büyük bir katkı sağlanacak. Türkiye’deki spor malzemesi ihracatının çok düşük oranda olduğunu düşünüyorum. Burada da suçlu olan yine benim hükümetim.

  

Dünyada ve dolayısıyla ülkemizde yaşanan ekonomik kriz sizi nasıl etkiledi? Önlemleriniz ve krizden çıkış planlarınız nedir?

Bu ekonomik kriz ülkemizi etkilediği kadar beni de yaralamış durumda. Tahmin ediyorum bütün esnaflar bu işten etkilendik. Euro ve doların yaklaşık yüzde 35 artmış olmasına rağmen, ben hala inatla zam yapmadım. Dayanabildiğim kadar zam yapmamayı düşünüyorum. Euro ve dolardaki artışın belli bir noktada duracağı ümidiyle bekliyorum. Ancak hammadde alışlarımda fiyatlar değişti.

 

Zam düşüncesi kaçınılmaz diyebilir miyiz?

Satın aldığımız her şeyin fiyatları değişiyor sürekli. Benim kar marjım büyük olmadığından dolayı bunun karşısında ne kadar dayanabilirim, bilmiyorum. Yılbaşına kadar yine aynı fiyatlarımla devam edeceğim ancak yılbaşından sonra yine karımdan feragat ederek, küçük bir farkla ayakta durmaya gayret edeceğim.

/images/100/0x0/55eafcc8f018fbb8f8a3a1c1

 

Üretiminizi nerede yapıyorsunuz?

160 metre kare küçük bir atölyem var. Elemanlarımın hepsi birbirinden kıymetli. Henüz işçi çıkartmadım. Çıkartmayı da düşünmüyorum. En son arzu ettiğim şey. Eğer işçi çıkartırsam ben de dahil olmak üzere birlikte çıkarız diye düşünüyorum. Çünkü her elemanım birbirinden daha değerli. Artık elemanın dışında birbiriyle kardeş gibi olmuş bir ekibiz.

 

Son yaşanan krizle birlikte ödeme güçlüğü başladı. Çalıştığım büyük firma ve holdingler dahil ödeme planlarını ciddi şekilde aksatmaya başladılar. Siparişler yaklaşık yüzde 40 düzeyinde aşağı çekilmiş durumda. Daha ziyade eksik tamamlayarak yola devam eden kulüplerimiz var. Ben onlara saygı duyuyorum. Onlara hizmet vermeye devam ediyorum ve edeceğim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!