A.A
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2006 13:59
Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin, tarımdaki kişi başına düşen gelirin ülke ortalamasının dörtte biri olduğunu ifade ederek, “Dolayısıyla çiftçi kesimi söz konusu olduğunda Türkiye'nin yoksulluğunu, açlığını dörtle çarpmak gerekiyor” dedi.
Yetkin, Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla İçkale Otel'de basın toplantısı düzenledi.
Kutlama yapılması gereken bu günü, üzüntü içinde geçirdiklerini ifade eden Yetkin, “çiftçinin açlıkla boğuştuğunu” söyledi.
Türkiye'de kişi başına düşen milli gelirin 5 bin
dolar olduğunu, tarım kesiminde ise “en iyimser yaklaşımla” 1.500 dolar düzeyinde kaldığını ifade eden Yetkin, “Tarımda kişi başına düşen gelir, ülke ortalamasının dörtte biri. Dolayısıyla çiftçi kesimi söz konusu olduğunda Türkiye'nin yoksulluğunu, açlığını dörtle çarpmak gerekiyor” dedi.
Yetkin, son 1 yılda, 1 milyondan fazla çiftçinin sektörden ayrıldığını ifade ederek, dünyanın hiçbir ülkesinde tarım nüfusunda bir yılda bu kadar büyük bir azalma yaşanmadığını kaydetti. Bunun bir gelişme gibi gösterildiğini ancak tarım ile geçinemeyen insanların kentlere göç ederek daha farklı sosyal sorunlar yarattığını anlatan Yetkin, “Kentlerde artan işsizlik, gasp, kapkaç gibi olayların temelinde üretimden sökülüp açlığa mahkum edilen bu kesim var” diye konuştu.
Yetkin, tarım nüfusunu azaltmanın, “üretimden soğutarak, fakirleştirerek” değil, yerinde kalkınma ve tarımda sanayi yöntemleriyle sağlanması gerektiğini söyledi.
“TARIMDA BAŞ AŞAĞI GİDİŞ...”
“Çiftçilerin büyük bölümünün açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verdiğini” belirten Yetkin, 2004-2005 döneminde, girdi fiyatları yüzde 20 artarken, ürün fiyatlarının yüzde 45 düştüğüne dikkati çekti. Yetkin ayrıca Türk çiftçisinin, dünyanın en pahalı mazotu, elektriği ve gübresi ile üretim yapmaya çalıştığını vurguladı.
Türk çiftçisinin bu koşullarda, keskin rekabet ortamına uyum sağlayamayacağını ifade eden Yetkin, tarıma ayrılan kaynakların azaltılmasından da yakındı.
Yetkin, Türkiye'deki tarım ortamına ilişkin şu bilgileri verdi:
- Tarım alanı, 1990 yılında 27,3 milyon hektardı, günümüzde ise 26 milyon hektar.
- Buğday ekim alanı, 1994'de 9,8 milyon hektar iken 2003'te 9,3 milyon hektara geriledi.
- Şekerpancarı üretimi, 2000 yılında 18,8 milyon tondu. IMF'ye verilen ekim alanlarının daraltılması taahhüdü ve Şeker Kanunu hükümleri doğrultusunda 2004'te 13,5 milyon tona geriledi.
- Tütün Kanunu ile tütünde destekleme alımları kaldırılarak, sözleşmeli üretim sistemine geçildi. Bunun sonucunda 2000-2005 döneminde ekici sayısı, bölgelere göre yüzde 20 ile yüzde 60 arasında azaldı.
İbrahim Yetkin, tarımda, 2001 yılından bu yana “devamlı bir baş aşağı gidiş” olduğunu ifade ederek, “Bu gidiş tersine dönmediği takdirde Dünya Çiftçi Gününü, Türkiye'de 'çiftçiliğin vefat günü' olarak ilan etmek daha doğru olacaktır” dedi.
“İTHAL ÜRÜNLERİN İŞGALİ”
Aşırı değerli YTL nedeniyle Türkiye'nin yabancı tarım ürünlerinin ”işgali altında” kaldığını kaydeden Yetkin, son ekonomik gelişmeleri değerlendirirken de dövizdeki artışı, tarım sektörünün lehine gördüklerini söyledi.
Yetkin, “Süreklilik, tavana vuran bir yükseliş değil ama, bu 3-4 günde yaşananların koşul olarak getirdiği şu andaki gelişmeleri, tarım sektörü açısından, tarım ürünlerinin değer kazanması anlamında, olumsuz değil, olumluluk olarak değerlendiriyorum” diye konuştu.
Şeker pancarı üretimindeki azalma ile bağlantılı olarak “nişasta bazlı şeker üretimi ve Cargill'in pozisyonuna” ilişkin soru üzerine Yetkin, “yabancı sermaye girişinden ciddi biçimde endişe ettiklerini” söyledi. Yetkin, kapalı ekonomiyi savunmadıklarını ancak yabancı sermaye girişinin de daha sağlam kurullara bağlanması gerektiğini kaydetti.