Dünya Bankası raporu: "Reformlar başarılı olacak"

Güncelleme Tarihi:

Dünya Bankası raporu: Reformlar başarılı olacak
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2000 00:00

Dünya Bankası, Hazine Müsteşarlığı ve Türkiye Bankalar Birliği'nin işbirliği ile Dünya Bankası tarafından hazırlanan ülke raporunda, mevcut reformların başarılı olma şansının oldukça yüksek olduğu bildirildi.
Haberin Devamı

Dünya Bankası'nın "Türkiye raporu: Sürdürülebilir Büyüme için Yapısal Reformlar" başlıklı ülke ekonomik raporu, İstanbul'da raporun sunumunu içeren toplantıda açıklandı. Raporda, Türkiye'nin 3 önemli ekonomik soruyla karşı karşıya bulunduğu vurgulanarak, bunlardan temel ekonomik dengelerin sürdürülebilir ve kalıcı mali tedbirlerle sağlanması ve verimliliğin yüksek maliyetli ve piyasa dengelerini bozan teşviklerin kaldırılması yoluyla desteklenmesinin ana konuları oluşturduğu kaydedildi.

Raporda, son 20 yıldır gerçekleştirilen etkileyici başarılara karşın Türkiye ekonomisinin sürekli mali dengesizlikler, kronik yüksek enflasyon ve üretimdeki keskin iniş ve çıkışların hüküm sürdüğü hassas bir ortamda varlığını sürdürmeye devam ettiği belirtildi.

İstikrarsız politikalar enflasyonu artırdı

Türkiye'nin yüksek büyüme oranını sürdürmekte başarısız olmasının diğer pekçok unsurun yanı sıra makro ekonomik istikrarın bulunmamasıyla yakından bağlantılı olduğu vurgulanan raporda, şöyle denildi:

"Sürdürülebilir olmayan mali politikalar Türk Lirası üzerinde tekrar tekrar baskı yaratmış ve sonuçta kronik ve yüksek enflasyonu yol açmıştır. Kriz dönemlerinde uygulanan mali politikalar özel sektör üzerinde rahatlatıcı bir etki yaratamamış, tam tersine küçülmeye yönelik politikaların izlenmesi şokların etkisini daha da artırmıştır. Bulgular, ekonomik istikrarın sağlanması için gösterilen daha önceki gayretlerin mali açığa sebep olan yapısal sorunlar üzerinde durulmadığı için kesin olarak başarısız olduklarını göstermektedir."

Raporda 1999 yılının ortasında başlatılan mevcut reform programının Türkiye'nin mali dengesizliklerini ve hayal kırıklığı yaratan büyüme performansının merkezindeki yapısal sorunların birçoğunu kapsadığı için başarılı olabileceği ifade edilerek, yeni programın ekonomik mevzuat, yapısal mali reformlar, finansman, altyapı ve özelleştirmeye ilişkin ikinci kuşak yapısal reformlara öncelik verdiği kaydedildi.

Mali tedbirler alınmalı

Raporda şu görüşlere yer verildi: "Programın başlıca unsurları şöyledir; mali tedbirlerin alınması, önceden açıklanmış bir kur politikası, kamu sektöründe ileriye dönük bir gelir politikaları, sosyal güvenlik sistemi ve kamu harcamaları yönetiminin yanı sıra tarım, altyapı ve mali sektörde yapısal reformlar ve özelleştirmenin hızlandırılması. Yapısal reformlar konusundaki mevcut ivme mali açığı kalıcı olarak düşürebilir ve enflasyonu azaltabilir.

Hükümet sosyal güvenlik sisteminde reform yapmak için harekete geçmiştir. Reformun önemi oldukça büyüktür. Sistem 1998 de gayrisafi milli hasılanın (GSMH) yaklaşık yüzde 3'üne ulaşan ve 2010'a kadar GSMH'nin yüzde 5'ine, 2030'a kadar da GSMH'nin yüzde 10'una ulaşması beklenen bir açıkla hızla iflasa doğru sürüklenmekteydi. Şu anda ise, bu açık kontrol altına alınmış ve hükümet uzun vadede çok ayaklı bir sosyal güvenlik sistemine giden yolu hazırlamak için zaman kazanmıştır.

Reform programı çerçevesinde kredi sübvasyonlarına son verilmiş bulunmaktadır ve fiyat destekleri çiftçilere yapılan doğrudan gelir desteği lehine aşamalı olarak kaldırılacaktır. Özellikle telekomünikasyon ve enerji sektörlerinde hızlanan özelleştirme istikrar sürecinde önemli bir yere sahiptir."

Reform programının güvenilirliği

Dünya Bankası, Hazine Müsteşarlığı ve Türkiye Bankalar Birliği'nin işbirliği ile Dünya Bankası tarafından hazırlanan ülke raporunda, "Hükümet, başarılı olmak için reform programının güvenilirliğini açık ve kararlı adımlarla sürdürmeli ve güçlendirmelidir" denildi.

"Türkiye raporu: Sürdürülebilir büyüme için yapısal reformlar" başlıklı raporda, güvenilirliğin, kararlı ve cesur adımlar gerektirdiği vurgulandı. Raporda, bu yıl başlatılan ve birçoğu gelir artışlarına dayalı olan mali tedbirler sürecinin uzun vadede devam ettirilmesi gerektiği kaydedildi.

Reforma ilişkin takvim açıklanmalı

Hükümetin daha önceki başarısından yararlanması ve reform programının yapısal bölümlerini uygulamaya devam etmesinin gerektiği dile getirilen raporda, sosyal güvenlik, bankacılık ve diğer alanlarda şu ana kadar elde edilen kayda değer ilerlemeye karşın, en güç yapısal sorunlarla gelecekte tekrar karşılaşılacağına dikkat çekildi. Raporda, "Reforma ilişkin amaçların ve takvimlerin kamuoyuna açıklanması ve bunlara uyulması gerekmektedir" görüşüne yer verildi.

Sosyal güvenlik reformunda önemli ilerlemeler kaydedildiği ancak sosyal güvenlik sisteminde ilave değişikliklerin zorunlu olduğu belirtilen raporda, şu görüşlere yer verildi:

"Uzun vadede ortalama yaşam süresinin artışına paralel olarak yaşlanan nüfusun gereksinimlerini karşılamak için Türkiye'nin sosyal güvenlik sisteminde daha derin yapısal reformlar uygulaması gerekecektir. Bu reformlar sistemin, tasarrufların ve büyümenin artırılmasına yaptığı katkıyı arttıracaktır."

İşsizlik sigortası sosyal güvenliği güçlendirir

Raporda, sosyal güvenlik reformunun kazandığı ivmenin, sağlık sektöründe daha geniş bir reformu başlatma potansiyeline sahip bulunduğu da dile getirilerek, işsizlik sigortasının sosyal güvenlik sektörünü güçlendirebileceği kaydedildi.

İşsizlik sigortasının mali etkilerinin izlenmesi ve işçilerin korunması ile çalışmamaya teşvik etme arasında bir denge kurulması için başka adımların gerekli olacağı belirtilen raporda, işsizlik sigortasının uzun vadedeki mali sonuçlarının belirsiz olduğu ve sistemin dikkatle izlenmesinin gerekeceği vurgulandı.

Altyapı reformunun, Türkiye'nin gelecekteki büyümesi ve mali istikrarının temel taşlarından biri olduğu anlatılan raporda, elektrik sektörü reformlarının hızlandırılması istendi.

"Telekom reformları iyi bir şekilde ilerlemektedir, ancak gerçek sorunlar ileride ortaya çıkacaktır" görüşüne yer verilen raporda, mevcut tarımsal destekleme politikalarının büyümeyi engellediği kaydedildi.

Çiftçilerin, yeni ortama uyum sağlamalarına yardımcı olmak için uzun vadeli reformlara ihtiyaç duyulacağı bildirilen raporda, sağlam bir bankacılık sektörünün istikrar ve büyümeyi desteleyeceği de vurgulandı.

Bankalar direnç gösterebilirler

Türkiye'de mali sektörün güçlendirilmesine yönelik önemli çalışmaların devam ettiği anlatılan raporda, oluşturulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun siyasi müdahalelerden uzak olmasının beklendiği bildirildi.

Bankacılık sektörü için yeni çerçevenin güçlendirilmesinin ardından gelecek aşamanın, bu yeni mevzuatın tam olarak uygulanması ve yeni standartlar yürürlüğe girdikçe bankaların bunlara uymasının izlenmesi olduğu kaydedilen raporda, şu görüşlere yer verildi:

"Yeni ve daha sıkı düzenlemelerle birlikte enflasyonun düşürülmesine yönelik süreçten kaynaklanan yeni teşvik edici çerçeve, bankacılık sektörü üzerinde değişim için önemli bir baskı yaratacak ve muhtemelen önemli birleşmeler ve bölünmelere yol açacaktır. Bunun sonucunda daha güçlü, rekabete açık esnek bir bankacılık sektörü ortaya çıkaracaktır. Ancak geçiş döneminde ilgili makamların etkin denetimi gerekli olacaktır. Bu süreç içinde bankalar bir ölçüde direnç gösterebilirler. İlgili makamların, yeni ortama geçişin mümkün olduğu ölçüde pürüzsüz gerçekleşmesini sağlamak için bankacılık sektörü liderleri ile yakın işbirliği içinde çalışmaları gerekecektir."

Raporda, devlet bankacılığı sektöründe reform yapılmasının, bir bütün olarak sistemin gücünün ve verimliliğinin artırılması açısından önem taşıdığı da dile getirildi.

İyi ve kötü senaryo

Orta ve uzun vadeli tahminlere de yer verilen raporda, orta vadeli projeksiyonların, Türkiye'nin enflasyonu düşürme ve büyüme hedeflerini gerçekleştirebilmesi için süreklilik arzeden bir mali uyum döneminin gerekli olduğunu gösterdiği vurgulandı.

IMF ve Dünya Bankası tarafından desteklenen ekonomik istikrar programının, enflasyonu tek haneli rakamlara düşürülmesini amaçladığı hatırlatılan raporda, program hedeflerinin gerçekleştirilmesinin, kamu harcaması yönetimi, kamu iktisadi teşebbüsleri, sosyal güvenlik, düzenleyici çevre, sübvansiyon programları ve özelleştirme gibi alanlardaki yapısal sorunların çözülmesi için kararlı tedbirlerin sürdürülmesini gerektirdiği belirtildi. Raporda, senaryolara da yer verilerek, şöyle denildi:

"Sürdürülebilir Reform Senaryosu kapsamında, hızlı ve kaliteli mali tedbirler, kamu sektörü borçlanma ihtiyacında sürekli bir azalma sağlamak ve kamu borçlarını sabitlemek için yeterli olacaktır. Kapsamlı reformlar, özel sektörden olumlu tepki alacak ve dış kredi itibarında önemli bir iyileşme sağlayacaktır. Kişi başına sabit dolar cinsinden gelir de 1999 yılına göre 2003 yılında yüzde 18 daha fazla olacaktır.

Reformların yarım kalması, yakın gelecekte mali krizin tekrarlanması konusunda ciddi riskler yaratacak ve orta vadede bu reformlar sürdürülemeyecektir. Türkiye'nin kredi itibarı azalacak ve ekonomi dış ve iç şoklar karşısında büyük ölçüde korunmasız kalacaktır. Ekonomik büyüme, potansiyelinin oldukça altında kalacak ve enflasyon tehlikeli bir şekilde artacaktır. Stagflasyonla karşı karşıya kalan hükümetin, Türkiye'nin sosyal önceliklerini ve kalkınma ihtiyaçlarını finansa etme kabiliyeti önemli ölçüde sınırlandırılacaktır."

Yarım kalmış reform senaryosu

Raporda, ekonomik reformların 2000 yılının son çeyreğinde hızını kaybedeceği bir Yarım Kalmış Reform Senaryosu'nda sürdürülebilir mali istikrarın temel şartlarının sağlanamayacağı belirtildi.

Muhtemelen kamu gelirlerinin aşamalı olarak azalacağı, kamu harcamalarının genişleyici maliye politikaları nedeniyle artacağı anlatılan raporda, şu görüşlere yer verildi:

"Kamu sektörü borçlanma ihtiyacında artış olacak ve enflasyonu düşürme yönünde kaydedilen ilerleme duracaktır. Zor bir makro ekonomik ortamda, enflasyon ve büyüme arasında seçim yapma tercihi ile karşı karşıya kalınacaktır. Politikalar muhtemelen büyümeyi tercih edecektir. Ancak kesintiye uğrayan politikalar, faiz oranlarının yükselmesine ve dalgalanmasına ve ödemeler dengesinin bozulmasına neden olacaktır. Bu gelişmeler büyüme oranlarını düşürecek ve üretimdeki dalgalanmaları artıracaktır. Enflasyonun tekrar üç haneli rakamlara çıkma ihtimali söz konusu olacaktır. Enflasyonun ve faiz oranlarının yeniden yükselmesi özel sektörün yatırımlarını engelleyecektir. Bu nedenlerle 2000-2003 dönemindeki GSMH artışı yüzde 3'ün altında olacaktır."

Hükümet için 6 maddelik gündem

Orta ve uzun vadede sürdürülebilir büyümeyi gerçekleştirmeye yönelik temel yapısal politika tavsiyelerinin, hükümet için altı maddelik bir gündem oluşturduğu da vurgulanan raporda, bunlar şöyle sıralandı:

"Büyümenin ve makroekonomik istikrarın desteklenmesi için 2000-2003 yılları arasında GSMH'nın en az yüzde 3'ü düzeyinde faiz dışı bütçe fazlası sağlayarak, istikrarlı bir makro ekonomik ortam oluşturulmalıdır.

Mali uyumun kalitesinin artırılması ve kamu sektörünün insan kaynaklarına yaptığı yatırımların korunması için, kamu harcamaları ve kuruluşları kapsamlı olarak incelenmelidir. Bu yönde politika ve kurumsal reformlar uygulanmalıdır.

Sosyal güvenliğe ve sosyal yardıma öncelik verilmelidir. Uluslararası uygulamalar ve AB normlarına paralel olarak enerji ve haberleşme sektörleri serbestleştirilmelidir.

Mevcut tarımsal reform gündeminin tamamlanması ile destekleme politikalarının modernleşmesi sağlanacak ve devletin üretim ve pazarlamadaki rolüne son verilecektir. Sulama ve ormancılıktaki temel yapısal sorunların çözümlenmesi için de ilave önlemler alınmalıdır. Ayrıca devlet kuruluşları yeniden yapılandırılmalıdır.

Mali sektörde verimliliğin artırılması ve istikrarın desteklenmesi için mali sektör reformuna devam edilmelidir. Bankaların denetimine ilişkin yeni hukuki çerçeve güçlendirilmelidir. Özel bankaların yeni düzenlenen hukuki ortama uyumu denetlenmeli ve kamu bankalarında başlatılan reform tamamlanmalıdır."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!