Güncelleme Tarihi:
KÜRESEL krizle birlikte gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisi içindeki ağırlığının artması, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi kuruluşların başkanlıkları için yarışı da kızıştırdı. İki kurumun başkanlıklarının Avrupa ve ABD arasında paylaşılması geleneğinin bozulması için baskılar artıyor. Daha önce IMF başkanlığı seçiminde ortaya çıkan bu tartışma şimdi de nisan ayı içinde sonuçlanması beklenen Dünya Bankası Başkanlığı için gündemde. Kurulduğu 1944 yılından bu yana başkanlık koltuğuna ABD’den bir ismin oturduğu Dünya Bankası’nda başkanlık için ilk kez farklı ülkelerden adayların da adı geçiyor. Dünya Bankası eski Başkan Yardımcısı ve Nijerya’da Ekonomi Bakanı olarak görev yapan Ngozi Okonjo-Iweala ve Kolombiya eski Ekonomi Bakanı Jose Antonio Ocampo, aday gösterme süresinin son günü olan bugün aday gösterilecek. Gelişmekte olan ülkelerin sürpriz şekilde bir aday daha açıklayabileceği belirtiliyor.
ABD ısrarcı olacak
Baskılara rağmen kendi adayını açıklaması beklenen ABD’nin, eski Hazine Bakanı Lawrence Summers ya da ABD’nin eski Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Suzan Rice’ın başkanlığı konusunda ısrar edeceği tahmin ediliyor. Summers halen zorlu bir aşamada olan küresel kriz sürecinde çok iyi bir ekonomik birikime sahip olmasıyla öne çıkarken, Rice’ın da, ABD dışındaki deneyimleriyle koltuğu doldurabileceği belirtiliyor. ABD’den bir başka aday ise, Kolombiya Üniversitesi Dünya Enstitüsü başkanı Jeffrey Sachs. Ancak Sachs’ı ABD değil bazı küçük gelişmeke olan ülkeler aday gösteriyor.
Her yerde iyi aday
Şu ana kadar dünya çapında en geniş desteği gören isim, Nijerya’da kayıtdışı
ile mücadelede büyük başarı yakalayan Ngozi Okonjo Iwela oldu. Nijerya hükümetinden bir yetkili Iweala’nın
“Bakan Iweala başkan olmaya çok hevesli ve bu işi çok iyi yürütecek bir isim” diye konuştu. Küresel krizden en çok etkilenen ve hatta krize neden olan ABD’nin dünya ekonomisi içindeki gücünün giderek azaldığına dikkat çeken Kolombiya eski Ekonomi Bakanı Ocampo, da “Gelişmiş ülkelerin uluslararası kurumların başkanlığı için iyi adaylara sahip olduklarına dönük bir inanış var. Ancak gelişmekte olan ülkelerden de en az onlar kadar iyi adaylar çıkacağı bilinmeli” dedi.
Tartışma ciddi
Yazılı bir kural olmasa da, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kurulan IMF’nin başkanlığına her zaman bir Avrupalı ve Dünya Bankası’nın başına da her zaman bir ABD’li isim oturuyor. Ancak bu kural ilk kez geçen yaz yeni başkan seçen IMF’de sorgulanmaya başlandı. Sonunda Fransa eski Ekonomi Bakanı Christine Lagarde Başkanlık koltuğuna otursa da, bu geleneğin artık değişmesi gerektiğinin altı çizilmiş oldu. Şimdi aynı sorgulama Dünya Bankası başkanlığı için yapılıyor ve IMF için o dönemde ciddi olmayan tartışmaların bu kez çok ciddi boyutta ele alınacağı belirtiliyor.
Oyların yarısı Avrupa ve ABD’nin elinde
IMF ve Dünya Bankası dışında, Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD) başkanlık seçimlerinde istenildiği kadar rekabet edilebildiğiniği belirten Jose Antonio Ocampo, “IMF ve Dünya Bankası’nda ise, geleneklere bağlı seçim yapılıyor. Bunun artık bozulması gerekiyor. Gelişmekte olan ülkeler en az bir aday üzerinde anlaşmalı” değerlendirmesini yaptı. Dünya Bankası’nda başkan 25 üyenin bulunduğu direktörler kurulu tarafından seçiliyor. Dünya Bankası’na koydukları sermaye ile doğru orantılı oy hakları bulunan Dünya Bankası’nda Avrupa ve ABD tüm oyların yarısını kontrol ediyor. Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick 5 yıllık görev süresinin dolduğu haziran 2012’de başkanlığı bırakacağını açıklamıştı.