Güncelleme Tarihi:
TÜM Türkiye nefesini tuttu dolar ve Euro’daki hareketi izliyor. Türkiye’de önceki günlerden farklı olağanüstü bir durum olmamasına karşın doların da Euro’nun da ateşi sönmüyor. Önceki gün Merkez Bankası’nın piyasaya 1.5 milyar dolar sağlayan hamlesine rağmen yükseliş durmadı. Dün dolar 3.9076 liraya yükseldi, Euro ise 4.1106 ila tarihi zirvesini gördü. Merak edilen bu yükseliş nereye kadar devam edecek? Analistler ilk seviyenin 3.90 lira olduğunu belirtiyor. Üzerinde kalınırsa 4.00-4.05 lirayı görmek içten bile değil. Düşüş için ise en önemli nokta 3.65 lira. Türkiye’nin gösterge tahvil faizleri de dün yükseldi. On yıllık gösterge tahvil faizi yüzde 11.96’ya, iki yıllık gösterge tahvil faizi yüzde 11.55’e çıktı. Analistler, 20 Ocak’ta Trump’ın görevi devralması, 24 Ocak’ta Merkez Bankası Para Politikası Kurulu ve son olarak 27 Ocak’ta Fitch’in not kararının ardından kurların nefeslenebileceği görüşünde.
Yılbaşından bu yana dolara karşı TL’deki değer kaybı yüzde 10’u aştı. Yatırım bankası JP Morgan’ın dünkü raporunda, Merkez’in duyduğu endişeyi dile getirmesinin adım atma olasılığını artırdığını belirtilirken, “Kurda istikrarın sağlanması için 150-200 baz puan artırım gerekiyor” denildi. Dolarda ve Euro’da dün ilk rekor Asya piyasaları açıkken, düşük hacimde geldi. Türkiye piyasası kapanışına yakın dolardaki yükseliş hızladı ve 3.90 lirayı geçti. Dolarda rekor bankalararası piyasada son işlemlerde geldi. Dolarda son işlemler 3.9076 liradan, Euro’da ise 4.0971 liradan yapıldı. Türkiye piyasaları kapandıktan sonra yarım saat içinde dolar 3.9422, Euro 4.1292 liraya fırladı. Ardından dolarda 3.89 lira seviyelerine inildi.
KapitalFX Araştırma Müdür Yardımcısı Enver Erkan, “Ay sonunda Fitch’in yatırım yapılabilir notumuzu kırma ihtimalini arttı. Fitch’in indirimi TL’nin kırılganlığını artıracaktır” dedi.
BİZ KAPALIYKEN DAHA DA YÜKSELİYOR
DENİZBANK Özel ve Yatırım Grubu Yönetmeni Orkun Gödek de, ekonomide siyasi kesimin de dile getirdiği önemli bir yorgunluk, momentum kaybı olduğunu belirterek, “Büyüme, para politikası açısından TL’nin savunulması sürecinde önemli bir role sahip. Bugün, TL’yi savunmak adına yapılan faiz artırım çağrılarının doğru zamanlamada fiiliyata geçirilmemesi halinde kurşunun boşa harcandığını ve maliyetlerin yükseltildiğini görebiliriz. Evet, ekonomi açısından bu bir risk. Öte yandan TL’de yaşanan değer kaybının ise fiyat istikrarını ve makro dengeleri tercih eder noktaya doğru ilerlediği konusu sıklıkla dile getiriliyor. Piyasa faizleri ile politika faizleri arasında 150-200 baz puana ulaşan açılma var. Eğer volatiliteden ve gidişattan rahatsız olunuyorsa buna karşı ciddi bir mesaj verilmeli. Zira açık TL pozisyonları hacmin düşük olduğu, yerel bankaların devrede olmadığı işlem saatlerinde kurun daha da yükselmesine neden oluyor” dedi. Gödek, Merkez Bankası’nın TL likiditesinin günlük operasyonlarda azaltması, haftalık repo ihalelerini açmayarak “şok” etkisi yaratabileceğini kaydetti.
ENFLASYON ARTACAK
“Son enflasyon verisinin ardından benzer ligde olduğumuz ekonomiler yüzde 2.5 üzerinde reel faiz verirken, bizimki eksi yüzde 0.50 oldu” diye konuşan Enver Erkan, “Bunlar gibi reel faiz sunabilmemiz için, 350 – 400 baz puan gibi bir faiz artırımı yapılmalı. Çünkü enflasyon da kur geçişkenliğinin etkisiyle yukarıya gidecek hatta birkaç ay içinde yüzde 10’u aşabilir. Merkez Bankası’nın son derece proaktif davranması gerekli, aksi her türlü hamle piyasa oynaklığı önüne geçemeyeceği gibi kredibilite açısından da olumsuzluk yaratacak” dedi.