Güncelleme Tarihi:
Başçı, Merkez Bankası 80. Hesap Dönemi Olağan Genel Kurul Toplantısında yaptığı konuşmada, 2011 yılında gerçekleşen küresel ekonomik gelişmeleri ve Türkiye'de yaşanan temel makro ekonomik gelişmeleri değerlendirdi.
Başçı, Türkiye'nin geleneksel dış pazarlarında hüküm süren zayıf dış talep koşullarına rağmen, döviz kurlarının sağladığı rekabet avantajı ve pazar çeşitlendirmesinin de katkısıyla, ihracatın yıl genelinde ılımlı bir artış sergilemeye devam ettiğini, ithalat artış hızında yılın ikinci yarısında gözlemledikleri yavaşlamaya karşın, 2011 yılında dış ticaret açığının artışını sürdürdüğünü söyledi. Aynı dönemde, cari işlemler açığının milli gelire oranının, 2010 yılındaki yüzde 6,4 seviyesinden, yaklaşık yüzde 10 seviyesine yükseldiğini ifade eden Başçı, şöyle devam etti:
"Son dönemde açıklanan veriler, ithalat artış hızının aldığımız tedbirler doğrultusunda yavaşladığını, ihracatta ise dış talepteki göreli zayıf seyre rağmen kademeli toparlanmanın devam ettiğini gösteriyor.
Öte yandan, aldığımız makro ihtiyati tedbirlerin de katkısıyla, cari açığın finansman yapısı sağlıklı bir yönde değişmeye başladı. 2011 yılında bir önceki yıla kıyasla Türkiye'ye yönelen kısa vadeli sermaye akımlarının cari açığın finansmanındaki payında önemli bir azalış ve uzun vadeli sermaye akımlarının cari açığın finansmanındaki payında ise belirgin bir artış gözlüyoruz. Bu durumun, cari açığın sürdürülebilirliği açısından son derece olumlu bir gelişme olduğunu ise özellikle vurgulamak istiyorum.”
-“Döviz kuru hedefimiz yok”
Merkez Bankası Başkanı Başçı, uygulamakta oldukları kur rejiminde, döviz kurunun bir politika aracı olmadığını ve yüzde 5 olan enflasyon hedeflerinin dışında nominal ya da reel herhangi bir döviz kuru hedeflerinin bulunmadığını vurgulayarak, Türk lirasında gözlenen dalgalanmaların, küresel ve yerel gelişmeler ile bunlara karşı verilen para politikası tepkilerinin bir sonucu olarak ortaya çıktığını bildirdi.
Geçen yılın ilk çeyreğinde, Türkiye'ye yönelik sermaye girişlerinin güçlü seyretmesi nedeniyle döviz alım ihalelerine devam ettiklerini hatırlatan Başçı, şöyle devam etti:
“Daha önce de ifade ettiğim gibi, 2011 yılının ikinci çeyreğinde Avro Bölgesi'nde yaşanan borç krizinin giderek derinleşmesi sonucu bozulan risk iştahının, aralarında ülkemizin de bulunduğu gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını olumsuz etkilediğini gözledik. Bu gelişmeyi dikkate alarak, 2011 yılının Mayıs ve Haziran aylarında yaptığımız düzenlemelerle, günlük döviz ihalelerinde alımı yapılacak tutarı düşürdük ve 25 Temmuz 2011 tarihi itibarıyla döviz alım ihalelerine ara verdik. Avro Bölgesi borç krizinin yoğunlaşması sonucu belirsizlik ortamının giderek artması üzerine, 5 Ağustos 2011 tarihinden itibaren, gerekli gördüğümüz günlerde piyasaya döviz likiditesi sağlamak amacıyla döviz satım ihaleleri düzenleme kararı aldık.”
“2012 yılında 8 milyar dolar civarında döviz satın almayı öngörüyoruz”
Buna ek olarak, geçen yılın Eylül, Kasım ve Aralık aylarında döviz satım ihalelerine yönelik önemli düzenlemeler yaptıklarını aktaran Başçı, 18 Ekim ve 30 Aralık 2011 tarihlerinde de kurlarda sağlıksız fiyat oluşumları gözlemleyerek, piyasaya satım yönünde doğrudan müdahalede bulunduklarını ifade etti.
Başçı, “2009 yılında Lehman krizi sonrasındaki toparlanma döneminde başlattığımız döviz alım ihaleleri ile piyasadan yaklaşık 26 milyar dolar satın aldık. Avrupa borç krizi sırasında ise bunun yaklaşık 16 milyar dolarlık kısmını piyasanın döviz likiditesini desteklemek amacıyla arz ettik. Altın dahil brüt döviz rezervimiz bugün itibarıyla yaklaşık 93,5 milyar dolar düzeyindedir. 2012 yılında ise ihracatçılarımızdan reeskont kredileri aracılığı ile toplam 8 milyar dolar civarında döviz satın almayı öngörüyoruz” diye konuştu.