Oluşturulma Tarihi: Ağustos 09, 2004 00:00
PİYASALARDA bir süredir,
Merkez Bankası’nın ‘döviz alım ihalelerine yeniden başlaması’ konuşulmaya başladı. Bugünden başlayarak, bu tartışmaların alevlenmesini bekliyoruz.Peki, Merkez Bankası bu hafta, yeniden döviz alım ihalelerine başlar mı?Merkez Bankası, bu kararı vermeden önce piyasalardaki hareketi gözleyecek. Yani; bugünden başlayıp piyasanın izleyeceği seyir, piyasada bir döviz fazlalığının bulunup bulunmayacağı, Başbakan Tayyip Erdoğan‘ın ilk kez resmi olarak ‘IMF’le stand-by anlaşması yapacağız’ açıklamasının piyasaları nasıl etkileyeceği beklenecek.Merkez Bankası bundan yaklaşık 3 hafta önce
dolar kurunun 1 milyon 420 bin liraya inmesi üzerine, bankalara telefon açıp, bir döviz arzı fazlalığı bulunup bulunmadığını, döviz alım ihalelerine yeniden başlanmasının gerekip gerekmediğini sordu. Bunun üzerine, yani sadece Merkez Bankası’nın bu piyasayı yoklama telefonları neticesinde dolar kuru birdenbire 1 milyon 480-490 bin liralara çıkıverdi. Yani piyasa döviz alım ihalelerine gerek duyulmadan kendi kendine bir düzeltme yaptı.Bence, şimdi de benzer bir yol izlenecek.Şundan eminim ki; Merkez Bankası bankalara sormadan kesinlikle yeniden döviz alım ihalelerine başlamayacaktır. Yani piyasaların ihtiyacı yoksa, talep etmezlerse bu yola girilmeyecektir. Eğer piyasa isterse o zaman alım ihaleleri başlayabilir.ETKİSİ NE OLACAK?Kısacası; Merkez Bankası piyasalardaki gelişmeleri izleyip, ona göre karar verecek.Bu kararın alınmasında en önemli unsurlardan biri, Tayyip Erdoğan’ın hem de Parti yönetimi toplantısının ardından ‘yeni kaynak öngören stand-by anlaşması’ açıklamasına, piyasaların vereceği tepki olacak. Bu tepkiyi bugünden itibaren görmeye başlayacağızÖBu tepki konusunda çeşitli tahminler var. Kimileri ilk kez böyle güçlü bir açıklama olduğunu ve IMF ile ilke olarak bu tür bir anlaşma konusunda uzlaşmaya varıldığının anlaşıldığını belirterek, piyasaların buna çok olumlu bakacağını, dolayısıyla faizlerde ve döviz fiyatlarında önemli gerilemeler yaşanabileceğini söylüyorlar. Bu açıklama ile birlikte hala yüksek görünen Hazine faizlerinden yararlanmak için yabancı girişi olabileceği, bunun da faiz ve kurların daha da düşmesine yol açabileceği tahmin ediliyor.Bu tahmin tutarsa önemli miktarda yabancı girişi olabilir yani bir döviz arzı fazlalığı olabilir ve Merkez Bankası bunu saptarsa, bir-kaç gün içinde döviz alım ihalelerine başlayabilir.Bir tahmine göre ise Tayyip Erdoğan’ın açıklaması geç kaldı. Zaten piyasalar bu olasılığı, açıklama gelmeden fiyatladılar ve bu açıklamanın etkisi fazla olmayacak. Bu tahmin içinde artık piyasaların cari açıkla ilgili gelişmelere daha fazla baktığı, dolayısıyla önümüzdeki günlerde gelecek yeni cari işlemler açığı rakamlarının ‘aşırı iyimserliği’ önleyeceği .beklentisi de yeralıyor. Bu tahmin içinde yabancıların önemli bir girişi de beklenmiyor.Bu takdirde artı bir döviz arzı olmayacağı için Merkez Bankası mevcut konumunu sürdürür.TÜSİAD doğalgaz sorununa el atıyorENERJİ Bakanlığı’nın TBMM gündemine kadar getirmeyi başardığı, elektrik ve doğalgaz piyasalarında elde edilen serbestleşme kazanımlarını geri götüren yasa taslağı, beklemeye alındı. Son anda, getireceği sakıncalar görülerek, bu taslak TBMM’nin yeni yasama dönemine ertelendi. Önümüzdeki dönemde bu taslak hakkında yeni tartışmalar olacak.Bu arada TÜSİAD’ın, TBMM komisyonlarında görüşülürken gözden kaçırdığı bu düzenlemeleri incelemeye aldığını ve önümüzdeki dönemde bu konuda bir rapor hazırlayıp, Başbakan Tayyip Erdoğan ile konuyu görüşmeyi planladığını öğrendik.TÜSİAD yönetimi, üyeleri Tuğrul Erkin’in uyarısı üzerine bu konuyu gündemine aldı. Yakında bir toplantı yapılıp, yeni düzenlemenin getireceği sıkıntılar ele alınacak.Enerji konusunda özel sektördeki en deneyimli isimlerden biri olan Erkin, eski bürokratlığı nedeniyle konunun tüm yönlerine de hakim durumda.Erkin, TÜSİAD Enerji Komisyonu Başkanlığı’na gönderdiği, konunun incelenmesini isteyen talebinde, 4646 sayılı yasanın uygulanması beklenirken TBMM’ye sunulan yasa değişiklik tasarısının gerekçesinde ‘Hükümetin liberal piyasa oluşturmaktan vazgeçerek devlet tekeli Botaş’ı güçlendirmek ve piyasaya hakim kılmak görüşü’nün öne sürüldüğünü hatırlatıyor. Erkin, bu değişiklik tasarısını ‘tümüyle geri dönüş yasası’ olarak adlandırarak, bu yasayla yalnız doğalgaz liberalleşmesinden geriye dönülmediğini, aynı zamanda AB direktiflerinden geriye dönüldüğünü, Dünya Bankası ve IMF’ye verilen taahhütlerden geri dönüldüğünü , 2001 yılında çıkarılan 4646 sayılı yasaya dayanarak ve güvenerek gelen yabancı sermayeli şirketlere verilen sözlerden de geriye dönüldüğünün altını çiziyor.Tuğrul Erkin, ‘TÜSİAD Yönetim Kurulunun Sayın Başbakan nezdinde yapacağı bir girişimin yararlı olacağına inandığını’ söyleyerek kaleme aldığı talep yazısında, önerdiği şu değişikliklerle tasarının sakıncalarının giderilebileceğini söylüyor. Önerileri şunlar:- EPDK üzerinde bir kurul oluşturmak yerine EPDK Başkanının yönetiminde bir danışma kurulunun oluşturulması,- Botaş’ın elindeki ithal lisansları miktarının kesinlikle yüzde 50’nin altına indirilmesi,- Her yıl devredilecek ithal lisansları miktarının en az yüzde 10’la sınırlandırılması,- Botaş’ın faaliyet alanlarına göre hesap ayrımına gitmesi ancak farklı aktivitelerin bağımsız şirketlerce yürütülmesi,- Botaş’ın elindeki ithal lisanslarının özel şirketlere devir işleminin mevcut yasada öngörüldüğü gibi Botaş’ca yapılmasının mümkün olmadığı, doğru da bulunmadığı. Bu devirlerin tarafsız EPDK tarafından, uygulanabilir kriterlerle yapılmasının uygun olacağıÖ.TÜSİAD yönetimi, umarız Türkiye’nin AB ile uyumu açısından, piyasa ekonomisinin uygulanması ve bağımsız kurumların artık yerleştirilmesi açısından çok büyük önem taşıyan bu konu üzerinde durur da, gerekli uyarıyı yapar. Aksi takdirde ele geçirdikleri yerde oyun alanlarını yeniden genişletmeye çalışan ve bunun için devletçiliği hortlatan bürokratlar ve bunlara uyan bakanlar kazanmış olacak. Bunların kazanması, Türkiye’nin geriye gitmesi, tüketicinin rekabetin önlenmesi nedeniyle zarar görmesi anlamına gelecek. IMF döviz alımını hep istiyorPEKİ, IMF geçen hafta Merkez Bankası’nın döviz alım ihaleleriyle ilgili nasıl bir tavır takındı?Yetkililer, IMF’in geçmişte olduğu gibi şimdi de ‘mümkün olduğunca döviz rezervlerinin güçlendirilmesi’ni istediğini, bu nedenle döviz alım ihalelerine sıcak baktığını söylüyorlar. Yani geçtiğimiz haftaki toplantılarda da IMF Heyetinin yine benzer istekleri olmuş ama Merkez Bankası, piyasalardaki duruma göre kendisinin karar vereceğini , dalgalı kur politikasını etkileyecek önemli sapmalara izin vermeyeceğini söylemiş.Yani IMF’in tutumunda bir değişiklik yok, o hep döviz alımını istiyor.Buna karşılık Hükümetten bu konuda somut bir baskının gelmediği, başta Devlet Bakanı Ali Babacan olmak üzere bu konuda bir telkinin bulunmadığı belirtiliyor.Buna karşılık ihracatçılardan ‘
döviz kuru yükselsin’ gibi alıştığımız, dayanaksız talepler devam edecektir. Bugünlerde bu konuda sesler yeniden yükselirse, kimse şaşırmasın.Merkez Bankası açısından bunun tercih edilen bir yol almadığı açık.Ancak daha önce dediğimiz gibi piyasadan talep gelir, döviz arzında fazlalık görülürse zorunlu olarak bu kararın alınacağı da kesin.Herkesin gözden kaçırdığı husus; döviz alım ihaleleri sonucunda bazıları yüksek fiyattan Merkez’e döviz satıp, daha sonra düştüğünde düşük fiyattan alıyor ve buradan önemli karlar elde ediyor. Bu nedenle çok tercih edilen bir yol olmamalı. Merkez Bankası’nın bu nedenle geçen yıl yüksek zararlara uğradığı unutulmasın,. Ayrıca şimdi ‘döviz alsın’ diyenlerin daha sonra ‘Bankalara düşük fiyattan döviz satıp yüksek fiyattan aldı’ diyeceklerini şimdiden görebiliyorum. Bu hep böyle olmadı mı?
button