Güncelleme Tarihi:
Dünya değişiyor, vakit daralıyor. Adım atmak için beklenen her gün bizi yaşanabilir bir dünyadan daha da uzaklaştırıyor. Değiştirmemiz gereken en önemli küresel alışkanlıklarımızdan biri de enerji. Bu alanda şimdiye kadar gezegene insan eliyle verilen zararın hesabı oldukça kabarık. Yapılması gerekenlerse oldukça basit. Daha az karbon ve atık üretmek. Bunun yanında temiz ve sürdürülebilir kaynakların varlığını arttırmak.
GÖRÜNÜRLÜĞÜ DÜŞÜK
Enerji verimliliği yatırımlarının uzun zamandır yapılan ancak Türkiye’de görünürlüğü az olan bir alan olduğunu vurgulayan SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, Hürriyet’e yaptığı değerlendirmede, “Türkiye’de son 20 yıldır birim üretim başına enerji tüketimi yıllık yaklaşık yüzde 1.5 oranında azalıyor. Bu düşüşte enerji verimliliğine dolaylı katkısı olan modernizasyon ve yenileme yatırımları kadar eski verimsiz elektrik motorlarının daha verimli olanlarla değiştirilmesi, birleşik ısı ve elektrik üretimi yatırımları (kojenerasyon), proses iyileştirmeleri, izolasyon, verimli aydınlatma gibi doğrudan enerji verimliliğine yönelik yatırımlar da etkili oldu. Bu yatırımların görünürlüğünün az olmasının başlıca nedeni yatırım ve finansman aşamasında enerji verimliliğinin doğrudan hedeflenip ölçümünün yapılmamış olması ve ilk aşamalarda çok düşük yatırımlarla çok büyük verimliliğin sağlanabilmiş olması” ifadelerini kullandı.
HEDEF PAZAR STANDARTLARI
Peki Türkiye’de enerji dönüşümünde hangi sektörler önde? Alkım Bağ Güllü’ye göre büyük ve çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren, uluslararası zincirlere entegre şirket grupları bu alanda öncü rol oynuyor. Türkiye’deki şirketler için bu anlamda en büyük itici gücün, tüketicilerin özellikle uluslararası markalardan karbon ve kirletici emisyon yoğunluğu düşük ürünleri talep etmesi olduğunu vurgulayan Güllü, “Bunun yanında hedef pazarlardaki ürün standartları da dönüşüm motivasyonunda etkili. Bu doğrultuda beyaz eşya ve tekstil/hazır giyim gibi sektörlerin öne çıktığını görüyoruz” dedi.
FİNANSMAN MODELİ EKSİKLİĞİ HİSSEDİLİYOR
Hem sanayide hem de binalarda karbonsuzlaşma ve verimlilik odaklı entegre enerji yönetimi yaklaşımına doğru gidilmesi gerektiğini ifade eden Alkım Bağ Güllü, “Bu alanda kolaylaştırıcı hizmet ve finansman modellerinin eksikliği hissediliyor. Tüketim birimleri ölçeğinde kapsamlı değerlendirmelerle birlikte enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve elektrifikasyonu birleştiren projelerin yönetimi ve finansmanını bir arada sağlayabilecek kolaylaştırıcı mekanizmaların geliştirilmesi bu kapsamda önem taşıyor” şeklinde konuştu.
ETKİN PLANLAMA ŞART
Net sıfır taahhütlerinin yerine getirilebilmesi için hem dünyada hem de Türkiye’de yatırımların geçmişteki seviyelerinin 2-3 katına çıkması gerektiğini söyleyen Güllü, “Türkiye’nin bunun için ihtiyaç duyduğu kaynaklara ulaşabilmesi mümkün, ancak bu doğrultuda etkin planlama ve koordinasyona ihtiyaç var” dedi.
YATIRIMDA YEŞİL HİDROJEN ZAMANI
Diğer taraftan, AB’nin 2026’dan itibaren uygulamaya geçecek olan Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması kapsamında yer alan çimento, demir-çelik, alüminyum ve gübre sektörlerinde de emisyon azaltımına yönelik yatırımların yapılması gerekiyor.
Alkım Bağ Güllü, “Şimdilik bu sektörlerde faaliyet gösteren belli başlı kuruluşların yenilenebilir elektrik üretimi yatırımlarına yönelerek elektrik tüketiminden kaynaklanan emisyonlarını azaltmaya yöneldiğini görüyoruz. Ancak, mevcut elektrik tüketiminden kaynaklanan karbon salımı bu sektörlerin toplam sera gazı emisyonlarının küçük bir bölümünü oluşturuyor. Üretimde yüksek ısı ihtiyacı nedeniyle elektrifikasyon potansiyelinin kısıtlı olduğu bu sektörlerde önümüzdeki yıllarda yeşil hidrojen başta olmak üzere alternatif yeşil enerji kaynaklarına yönelik yatırımların ön plana çıkması bekleniyor” diye konuştu.
MALİYETİNİN 3 KATI FAYDA SAĞLIYOR
Enerji dönüşümü yatırımlarının hem finansal hem de sosyoekonomik açıdan önemli avantajları olduğunu anlatan Alkım Bağ Güllü, şu değerlendirme bulundu: “SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından yapılan çalışmalar enerji verimliliğinde mevcut hedeflere kıyasla yüzde 10 ek iyileşme sağlayacak yatırımların her bir 1 birim harcamaya karşılık 1.2 birim finansal fayda sağlayacağını ve ek olarak ithal yakıt giderlerini düşürerek ülke ekonomisine katkıda bulunacağını saptıyor. Yine SHURA çalışmaları, enerji dönüşümüyle birlikte sanayi katma değeri, emisyonların azalmasının dışsal faydaları ve genel refah artışının getirisi de dahil edildiğinde dönüşümün faydasının maliyetinin üç katı seviyesinde olabileceğini gösteriyor.”